GÖKSAN GÖKTAŞ
Modern hayat, modern tıp, modern psikoloji... Cümleye, modern diye başladığımızda çok havalı durduğu kesin! Ama sanki hep bir başkasından bahseder gibi başlıyoruz konuşmaya bu girizgâhla. Aslında toplumun her katmanından, her meslekten, her cins ve yaştan insan, yani hepimiz o bahsettiğimiz 'modern'in içindeyiz. Bugünü, içinde olduğumuz zamanı, kaçabildiğimiz kaçamadığımız tuzaklarıyla içinde yuvarlanıp gittiğimiz sistemi tanımlıyor, modern.
İşte içinde yaşadığımız dönemin, yani o modern hayatın arızalarından birini masaya yatırmaya gittik, sadece bir zihin hekimi değil hakiki bir ruh hekimi olarak çalışmasının yanı sıra, yazdıklarıyla anlattıklarıyla da yaralı ruhlara şifa dağıtan Kemal Sayar'a...
Yeni makalelerle genişletilen yeni baskısıyla Yavaşla adlı kitabında da Sayar'ın altını çizdiği; modern hayatın, artık en küçük bir kederi, hayatın getirdiği tatlı hüzünleri bile hastalık diye kodlamasının üzerimizdeki etkisini konuştuk. İnsanoğlunun doğal yaşam süreçlerinin, yaşlanmanın, ölümün, hüznün, kederin nasıl hayatın dışına itildiğini, içinde yaşadığımız haz ve hız toplumunun hastalıklar hanesine bir çentik daha atmaktan ne çıkar güttüğünü kurcaladık. "Bir derdim var, bin dermana değişmem" deyişinin çıktığı coğrafyada nasıl oluyor da insanlar artık hayatın getirdiği en ufak bir hüznü, kederi, derdi hastalık olarak tanımlayıp sorununun anında çözülmesini istiyor? Bu yüzden neleri ıskalıyor, kişisel varoluş, tamamlanma süreçleri nasıl eksik kalıyor? Hepsini ve daha fazlasını anlattı Sayar...