Bir dönemin en dikkat çeken yakışıklı oyuncusu, ekranların aranan yüzüydü. Kariyerinin en parlak zamanlarında ortadan kayboldu. Şimdiki yaşantısını hepsinden daha gerçekçi buluyor. Hayatın anlamını doğa ve toprakta bulmuş. Pandemi nedeniyle askıda olsa da bir de sinema filmi çekti. Toprak Sergen Posta'ya verdiği röportajda hem geçmişe yolculuk yaptı hem de artık nasıl bir yaşamı olduğunu anlattı.
Bir zamanların en çok konuşulan oyuncusuyken bir anda yok oldunuz.
Aslında yok olmadım. Ekranlardan uzaklaştım. O klişeden uzaklaşmak istedim. Zaten bu sektörün çok da içinde durulması gerekmiyor bence.
Size bunu düşündüren bir olay mı yaşadınız?
15 yıl önce oynadığım dizileri 45 dakika boyunca bile anlatmaya sıkılırken şimdi dizilerin iki saat civarında olması düşündürücü. Ben senaryoyu okurken sıkılıyorum, izleyicinin nasıl olup da sıkılmadığını anlayamıyorum ama çok sıkılıyorlardır. Ben bu işe 11 yaşında başladım. 41'inci yılımdayım ve artık her şeyin değiştiğini görüşüyorum. Ayrıca ben doğayı çok seviyorum, doğa tutkum beni ekranlardan uzaklaştırdı.
HİÇBİR ZAMAN ŞÖHRET HASTALIĞINA YAKALANMADIM
Şöhreti ve ilgiyi kaybetmek zor gelmedi mi size?
Ben hiçbir zaman şöhret hastalığına yakalanmadım. Şöhret denen geçici şey beni zehirleyemedi. Beni özleyen, ekranda olmamı isteyen çok izleyici var, saygı duyuyorum ama ben böyle iyiyim. Keyfim de çok yerinde. O insanlar beni ekranlarda olduğum için değil karakterim ve başarım için sevdiler. İnsanları göreceğiniz tek mecra artık televizyon değil. Önemli olan performansın kalitesi ve farklılığı.
EKRANDA OLMAYI HİÇ ÖZLEMİYORUM, DOYDUM VE EGOLARIMDAN ARINDIM
Hiç mi özlem duymuyorsunuz cidden?
Ekranda olmayı hiç özlemiyorum. Doydum ve egolarımdan arındım. Daha fazla bencilleşmeden sıyrıldım. Aşırı şöhret tutkusu iyi bir şey değil. Ona kapıldığın anda sürekli kendini her yerde görmek istiyorsun, tüm dizilerde, haberlerde… Ben kaliteye inanıyorum, bir şey yap ve yıllarca unutulmasın. 'Kara Melek', 'Aşkım Dağlarda Gezer', 'Ay Işığında Saklıdır' gibi daha nice şey bırakmışım arkamda ve o diziler, filmler hafızalardan hiç silinmedi. Bu bile bana yeter. Ayrıca sinemanın dilini, hayata bakışını daha çok seviyorum.
