MEDCEZİR'İN BİR FENOMEN OLACAĞINI BİLİYORDUM
Türkiye'de neredeyse hiç dizi seyretmedim ben ondan sonra bir 10-15 sene. Kuzey Güney oynuyordu, ilk sezonuna baktım. Televizyon seyretmeyi çok sevmem, baktım çok güzel akan bir şey var. Dedim ki, "Ben bu sektöre dönebilirim. Bunu yazan çeken bir firmayla başlayabilirsek bakarız." Ertesi sezon da dizi devam etti, ben de piyasa araştırması yaptım. Bir menajer buldum, "Hadi bakalım bizi bir yerlere angaja et." dedim. Bir kanal çok istemiş beni o tarihlerde fakat ben özellikle Medcezir'i tercih ettim. Çünkü Kuzey Güney'i yapan Ay Yapım yapıyordu, Ece (Yörenç) ve Melek (Gençoğlu) yazıyordu onun gibi, insan daha belasını ister yani. Ki diğer işin üçte biri fiyat verdiler oradan, "Benim parayla işim yok, burayla anlaş" dedim menajerime. Medcezir'in bir fenomen olacağını biliyordum. Sonra oradan Melek Gençoğlu ayrıldı, biz Ece'yle devam ettik. Sonra Bodrum Masalı'ndan teklif geldi. Bodrum Masalı'nın yönetmeni de Kuzey Güney'in ikinci sezon yönetmeni olan Mehmet Ada Öztekin'di. Sonra Ay Yapım'dan Şahin Tepesi geldi bana. Medcezir'den ayrılan Melek onu yazıyordu. İlk sezonu çeken Hilal Saral da Şahin Tepesi'ni çekiyordu. Dedim tamam böyle bir çember var, onu tamamlamak için de Şahin Tepesi'ni kabul ettim. O dönem attığım tweet hala duruyor mudur bilmiyorum, "Bunu yazan, çeken, yapan insanlarla çalışmak istiyorum" dedim, hepsiyle çalıştım sektörde. Süper şanslı bir insanım.
-Evet, baktığımız zaman çok güzel işlerde boy gösterdiniz; Medcezir, Bodrum Masalı, Mucize Doktor, Yasak Elma ve niceleri. "Şunun yeri başkaydı" dediğiniz bir iş var mı?
Hepsi birbirine sıçrattığı için beni, hepsinin yeri ayrı. Benim başlangıç kabul ettiğim iş Medcezir. O beni bir noktaya taşıdı ama insanlar benim Bodrum Masalı'nda nasıl bir derinliğim olduğunu fark ettiler. Çünkü hep şey deniyordu, "Adamdan nefret ediyoruz ama yaptığı şeyi yapmak istiyoruz." Çok sevilen kötü adamlardan biri oldum. Arada kısa diziler oldu tabii, Şahin Tepesi ve Maral gibi. Onların da kısa süreceğini ben yapımcıya da yönetmene de ben söylemiştim. Çok sinir bozucu bir insanımdır yani toplantılarda (gülüyor). Sonra İstanbullu Gelin geldiğinde dönemde başka bir işten çok parlak bir teklif gelmişti. Fakat İstanbullu Gelin büyülü bir iştir, o büyülü iş de yönetmeni sayesindedir temel olarak. Yönetmen bir dünya yarattığı zaman işte Zeynep Günay, televizyona böyle gözün takılıyor. Kamera hareketlerine, renklere, oyunculuk şekline vs.
MANİPÜLATİF BİR OYUNCUYUM, KARŞI TARAFI PROVOKE EDERİM
-İçine çekiyor sanki…
Evet. İstanbullu Gelin öyle bir işti. Bana dediler "Oynar mısın Özcan Deniz ile?" falan, dedim "Ne alakası var Özcan Deniz ile?" bunu sordular bana. Benimle ilgili böyle bir efekt oluştu piyasada; dizinin ismini beğenmem, karakterin ismini beğenmem, bir sayfa okurum orada bir tuhaflık vardır falan "Ben bu karakteri oynamam" der kapatırım yani. Bazen karakterin ismini değiştirmişlerdir. Yönetmen veya senarist öyle bir dünya kuruyor, ben o kurulan dünyanın içinde kendimi görmüyorum. O yüzden nokta atışı oldu hepsi. Bir gün yine Ayvalık'ta mıydık hiç hatırlamıyorum bile telefon geldi, "Nasıl bir karakter?" dedim, "Avukat, hem şarkıcı, avukatlığı keyfe keder yapıyor, aslında sahneye çıkıyor. Bir kaza geçirmiş, sevgilisi ölmüş" falan "A ne güzel tip" dedim. "Şarkı da söyleyecek miyiz?" diye sordum, "Söyleyeceğiz" dediler. "Tamam anlaşın" dedim anlaştılar. Öyle başladı mesela. Onun da yeri o yüzden ayrı, güzel bir tecrübeydi benim için. Arkasından Mucize Doktor geldi. Bence bana gelen rol iyi değildi önce, "Ben kendimi burada göremiyorum ama dizi fenomen dizi çok da güzel olur" dedim. "Beni niye çağırdınız buraya?" dedim, ben genelde sorarım onu. Hani ne için Murat Aygen'i oraya çağırıyorsunuz?
Mesela İstanbullu Gelin'de özellikle Zeynep Günay beni çok etkilemişti toplantıda. Ben çok manipülatif bir oyuncuyumdur, karşı tarafı provoke ederim oyuncuyu. "Senin Bodrum Masalı'nda bir sahne vardı. Cebinden bir ilaç paketi çıkartıp omzuna koyduğun bir an vardı, benim ondan sonra gözüm takıldı sana. Bu sefer ne yapacak diye" dedi. O beni çok etkiletmişti. Ben öyle bir yönetmenle tabii ki çalışmak isterim ve çalıştım. Aynı şekilde Mucize Doktor'un toplantısına gittim, "Bana gönderdiğiniz bu adam cibilliyetsiz bir adam. Hem bende durmaz hem istemiyorum böyle bir şey oynamak" dedim. Fakat o kadar güzel anlattılar ki işi. "Sen varsan istediğin gibi evirebiliriz hikayeyi" dediler. Hikayede değişecek bir şey yok sadece adamın tavrıyla alakalı bir bakış açısı. Ben sahneye girerken o sahneyi oynarım, önceden çalışayım da müzik dinleyeyim ya da ağlayayım köşede duyguya gireyim falan değil ben yemeğimi yerken girer çıkarım falan. Öyle bir oyuncuyum, öyle bir eğitim aldım. Anı yaşama eğitimi aldım. Dolayısıyla bu beni bir yere getirdi, o bakış açısı bir yere getirdi. Anket yaptırmışlar "Hastaneye gitsen kime tedavi olmak istersin?" diye 1-Ali Vefa 2-Tanju Korman. Sebebi adamın otoriter olması, insan kötücül algılıyor ama (gülüyor).