Yeşillikler içindeki bahçenin en tenha köşesinde buluyoruz kendisini. Hemen yanına kıvrılan sokak kedisinin keyfi yerinde. Kıvılcım Ural, sakin bir ses tonuyla konuşmaya başlıyor. Bu hali bizi 2013-2014 yıllarına geri götürüyor. Kapat Gözleri adlı şarkısına çektiği klibi anımsıyoruz... Kulağında kulaklıklarıyla Beyoğlu'nda dolaşan genç kızı... O dönem Rüya Raporları adlı akustik bir albüm yayınlamıştı. Şarkıların sözlerinde genç bir kızın duygularına tanık olmuştuk. Sonra Duman grubunun solisti Kaan Tangöze ile evlendi. Sekiz ay önce de kızı İlayda'yı kollarının arasına aldı. Şimdi bambaşka bir heyecan yaşıyor. Yıllar Sonra adlı yeni şarkısıyla müziğe dönüş heyecanı... Yine şarkı sözü yazıyor, söylüyor. "Son üç-dört aydır boş vakit bulabiliyorum. Yeni bir defter aldım, ona bir şeyler karalıyorum" diyor. Onu yeniden müzisyen kimliği ile karşımızda görmek bizi de mutlu ediyor.
- Biz sizi ilk olarak 2013'te Rüya Raporları adlı albümünüzle tanıdık. Akustik, sade bir albümdü...
- İzmir'den gelip İstanbul'a adapte olmaya çalıştığım bir dönemdi. Evimde şarkılarımı yapıp kendimi bu şekilde ifade ediyordum. Paylaşma zamanı geldiğinde de evde kaydettiğim demolara benzer bir albüm olmasına karar verdim. Stüdyoya girip albümü üç günde kaydettik.
- Instagram'da kendinizi tanıtırken önce şarkı sözü yazarı, sonra şarkıcı olduğunuzu belirtiyorsunuz. Söz yazmak önce mi geliyor?
- Zaten o yüzden şarkı söylüyorum. Kendi yazdığım, müziğini yaptığım parçaları söylemek bana mutluluk veriyor. İçimi dökme şeklim. Kendimi bu şekilde ifade etmeyi seviyorum. Konuşunca o duygular eksiliyor, ama yazınca hâlâ içimde kalıyormuş gibi hissediyorum. Onu da şarkıya dönüştürmek bana oyun gibi geliyor.
- Akustik albümün ardından Yıllar Sonra geldi. Elektronik altyapılı bir pop şarkısı. Günümüzü yakalamak mı istediniz?
- Beş yıl ara verince farklı bir çalışmayla dönmek istedim. Zamanın gerisinde kalmak istemedim. Nurettin Çolak'la çalıştık. İyi anlaştık, uyum da sağladık. Kalbi çok iyi. Düşünce şekli çok 'fresh'. Benim için bunlar da önemli.
- Pozitif duygulardan mı besleniyorsunuz?
- Kibir, kendini beşken on gibi göstermek gibi davranışlar benim kaçmama neden oluyor. Müzik de en çıplak halimiz olduğu için o sırada beraber çalıştığım insana kendimi yakın hissetmek istiyorum.
- Babanız ünlü Mavi Işıklar grubunun gitaristi Fikret Ural. Size destek veriyor mu?
- Artık Bodrum'da yaşıyor. Şarkılarımın ilk hallerini ona dinletiyorum çünkü çok zor beğenir. Bir de Mavi Işıklar geleneğinden geldiği için benim daha sesli işler yapmamı istiyor. "Üflemeli çalgılar katsan" gibi önerilerde bulunuyor. Hatta ilk albümümü dinlediğinde şaşırıp "Sen bu kadar içine kapanık mısın? Biz bunu niye fark edemedik?" demişti, "Normalde daha renklisin, bu melankoli nereden geliyor?" Yıllar Sonra'yı ise beğendi, hoşuna gitti. Mutlu olmamı istiyor, bunu anladım. HAYALİM...
- Müzikle tanışma da baba sayesinde gerçekleşiyor değil mi?
- Evde hiç müzik susmazdı. Hâlâ evinin her odasında müzik çalar. Ben de küçük yaşlardan itibaren müzik dışında başka bir şey yapmak istemedim. Ne mutluyum ki müzik yapabiliyorum .
- Eşiniz de bir rock müzisyeni. Onunla aynı türde müzik yapmak ya da yapmamak konusunda kaygılarınız oldu mu?
- O rock yapıyor diye ben de benzer bir şey yapmalıyım diye bir durum söz konusu olmadı. Biz, içimizden nasıl geliyorsa öyleyiz. Tamam, ortak noktalar bulup beraber bir dünya kurduk ama sonuçta iki farklı bireyiz. Onun müziğini çok seviyorum. O da bu şarkıyı dinlediğinde sevdi. Kaan normalde de sadece rock müzik dinlemez. Farklı türlere açıktır
İNSANLAR BAŞKA BİRİNİ TANIDI, O KİŞİYİ BEN TANIMIYORUM
- Bir dönem çıkan haberler üzerinden sizi tanıdığını düşünen birçok insan var...
- Tanıdığınız kısım aslında benim olmadığım kısım. Başka birini tanıdı insanlar, beni değil. O kişiyi ben de tanımıyorum açıkcası. Benden başka bir kişi yaratıldı ve o kişiye yöneldi herkes.
- Bu sizi etkiledi mi?
- Umrumda olsa herhalde şu an çoktan ölmüştüm. Bunları düşünüp kafaya takıp bir yandan da yaşamaya devam etmek mümkün değil.
- Nasıl başa çıktınız?
- Umursamadım. İnsanların ne düşündükleri, nasıl algıladıkları... Ben bir bireyim, benim düşüncelerim var. Yaşadığım şeyleri ben yaşıyorum. Ben bir şeyin öyle olmadığını söylüyorsam birileri de o an bana kulak asmıyorsa bu onların bileceği bir iş. İstiklal Caddesi'nde yürürken sağdan soldan bir sürü ses duyuyorsunuz. Hangi birini gerçekten dinliyorsunuz? Belli bir zaman sonra zaten uğultuya dönüşüyor tüm o sesler.
- Sosyal medyanın bu duruma katkısı büyük. Sizin aranız nasıl?
- Sadece Instagram hesabım var. Çok fazla vakit geçirmiyorum zaten. Günde bir kez bakmak yetiyor.
MÜZİKTE KENDİNE ALAN AÇMAK ÇOK ZOR
- Bir şarkıyı tamamladığınızda neler hissediyorsunuz?
- Aslında hiçbir şarkı bitmiş gibi gelmiyor bana. Hep değiştirmek istiyorum. İçimde "Daha farklı olsaydı nasıl olurdu?" düşüncesi hep oluyor. Hep daha iyisini yapmak istiyorum. Bu yetersizlik hissi bence kötü değil. Çünkü seni daha iyisini yapmaya itiyor.
- Müzikte bundan sonra nasıl bir yol izlemek istiyorsunuz?
- Bir single daha çıkarmak istiyorum, sonrasında da albüm için kayıtlara başlayacağım. Kendi şarkılarımla konserler vermek istiyorum.
- Son yıllarda müzik sektöründeki değişimi nasıl görüyorsunuz?
- Müzik sektöründe lokomotif şarkı vardır ya onu yakalayamadan kendine bir alan açmak çok zor. O alanda olabilmek, kendi kendini var edebilmek için biraz da başkalaşman gerekiyor gibi bir durum var sektörde. Bunu yapabilmek kolay değil. Fedakarlık gerektiriyor. Bir müzisyen için fedakarlık yapmadan tamamen kendi müziğini yapabilmek ise mükemmel bir durum. Özgürlük getiriyor çünkü. Son dönemde bizim kuşağın yaptıkları bence tamamen öyle. Bu da beni mutlu ediyor.
- Şu sıralar dinleme listenizin ilk beşinde kimler var?
- Billie Eilish'e bu aralar taktım. Sofi Tukker'ı seviyorum. Geçen yıl LP'yi epey dinledim. Yüzyüzeyken Konuşuruz, The Away Days çok güzel.
KUCAĞIMA ALDIĞIM İLK BEBEK İLAYDA
- Çalışmak için yalnız kalmaya ihtiyaç duyuyor musunuz?
- Evet duyuyorum.
- Evde bir bebek varken bunu nasıl sağlıyorsunuz?
- Uyuduğu zaman çalışmaya başlıyorum. Saatlerimi ona göre ayarlıyorum.
- Annelik nasıl bir duygu?
- Çok şaşkınım, çok güzel bir duyguymuş. Kokusu, varlığı... Tek bir kelimeyle anlatmak mümkün değil. Bana her şeyi en baştan öğretiyor. Bu arada İlayda benim kucağıma aldığım ilk bebek. Bebek nasıl tutulur, onu bile bilmiyordum. Şimdi sekiz aylık oldu. Ele avuca geliyor. Mıncıklayabiliyoruz. Sevgi de paylaştıkça derinleşiyor. İlayda'nın yüzüne baktığımda annemin yüzünü, Kaan'ın yüzünü görüyorum. Fotoğraflarda gördüğüm kadarıyla kendi çocukluğum da aklıma geliyor. Çok değişik bir duygu. Gerçekten aşk bu.
- İlayda büyüdüğünde nasıl biri olsun istersiniz?
- O bir birey her şeyden önce. İlayda'yı bir proje olarak görmüyorum. Ama belli başlı değerleri elbette aşılayacağız. Öncelikle iyi kalpli olsun isterim. Milletine, toplumuna saygılı, doğru düzgün, akıllı olsun.
- İlayda ile bir gününüz nasıl geçiyor?
- Çok hareketli geçiyor. Daha doğrusu günün nasıl geçtiğini anlayamıyorum. Eskiden istediğim saate kadar uyuyabiliyordum. Artık 07.30'da uyanıyorum. Ama bu da günümü gün gibi yaşamama sebep oluyor. Onun hiçbir anını kaçırmak istemiyorum. Öte yandan ileride benimle gurur duysun da istiyorum. O yüzden çalışmam gerekiyor. Kendimi var etmem gerekiyor. Bunu planlamaya çalışıyorum.
- İlayda evinizde neyi tamamladı?
- Büyük bir eksikliği tamamladı. Bambaşka bir sevgi boyutu. O boyuta girdik.
- Hayatınızın hangi döneminde hissediyorsunuz kendinizi?
- Şu anda müziğimi yapıyorum, ailemle mutluyum. Bugüne kadar hiç düşünmediğim şeyler yaşadım. "Bana böyle böyle olacak" deselerdi, "Yok artık" derdim.
- Son dönemde en çok hangi kelimeyi kullanıyorsunuz?
- İlayda!