- Ben, babamın halim selim bir dönemine denk geldim. Birlikte çok eğlenirdik. İçinde kaldığı için beni resme o yönlendirdi, ben de farkına varmadan kendim istedim sandım. Çok zeki bir insandı ve manipülasyon ustasıydı, bir şeyi aslında sizin istediğinize ikna edebilirdi.
- Güzelliklere bayılırdı. Parfümleri, lavanta kolonyasını, İngiliz kumaşlarını severdi.
- Parayla hiç ilişkisi olmayan bir insandı, maaşını ilk günden bitirirdi. Eşi Umman Abla, çekmecede tedavülden kalkmış paraları biriktiriyordu. Babam bir gün çekmeceyi açtı "Paramız yok diyorsun, burada bir sürü para var" dedi.
- Güzelden anlardı, ama değeriyle ilgili hiçbir fikri olmazdı. Rektörümüzün söylediğine göre bir zamanlar Türkiye'de üç kişide Picasso varmış, biri de babammış. Ama ben böyle bir şeyi hiç görmedim. Sahip olduğu o kadar güzel şeyi insanlara dağıttı ki, bunların yarısı elimizde olsa bir elimiz yağda, bir elimiz balda yaşıyor olurduk. Babamın yaşayışından çok ders çıkarmışımdır. Babam müdanasız biriydi, ben de biraz öyle oldum.