PAZAR SABAH - DR. Enis DOKO 1- ÇOCUKLARIMIZIN GENETİĞİNE MÜDAHALE EDEBİLECEĞİZ Kullanılabilir CRISPR gen değiştirme teknolojisini geliştirme ya da alternatiflerini bulma yolunda ciddi çalışmalar var. Bu çalışmalar beklendiği gibi giderse, insan embriyolarının genetiğine müdahale hayal olmaktan çıkacak. Bu yöntemler sayesinde, genetik rahatsızlıkları ortadan kaldırmanın yanında, çocuklarımızın performans ve zekalarını arttırmamızın mümkün olacağı da umuluyor. Kim bilir belki de çocuklarımızın göz rengini, saç rengini, boyunu bile belirleyebileceğimiz yıllar gelecek. 2- KABLOSUZ ELEKTRİK ÇAĞI BAŞLAYACAK İlk adımı aslında belki de bir asır önce Tesla atmıştı. Ampulleri hiçbir kablo bağlantısı olmadan yakmayı başarabiliyordu. Ancak altyapı sorunlarından dolayı kablosuz elektrik hayatımıza tam giremedi. Son birkaç yıldır, özellikle kablosuz telefon şarjları hayatımıza girdi. Önümüzdeki yıllarda bu teknolojinin hayatımızda daha çok rol oynayacağını söyleyebiliriz. Kablosuz elektrik, tıpkı kablosuz internet gibi her yerde olacak. Laptopumuz, telefonumuz bu şekilde şarj olmakla kalmayacak; TV, evdeki ampüller hatta elektrikli arabamız bile kablosuz elektrikle çalıştırılabilecek. Bunun için gerekli olan teknoloji zaten mevcut, tek gerekli olan altyapının kurulması. 3- OKYANUSLARDAN SU İÇMEK MÜMKÜN OLACAK 2025'te dünya nüfusunun yüzde 14'ünün temiz suya erişimi olmayacağı tahmin ediliyor, ki bu oran zamanla daha da artacak. Böylesi bir manzara su savaşları spekülasyonlarına yol açsa da bilim insanları bu sorunu çözme yollarını arıyor. En makul yöntem deniz suyunu tuzdan arındırıp, içme suyuna dönüştürmek. Bu konu ile ilgili bir sürü alternatif yöntem var, kimisi eleklerle tuzu arındırmayı planlarken, kimileri de Güneş enerjisi ile çalışan devasa su arıtma tesisleri kurguluyor. Bu projelerden hangisinin gerçek olacağını tahmin etmek güç olsa da önümüzdeki yıllarda, deniz suyunun içilebilir suya dönüştürüleceği beklentisi epey makul gözüküyor. 4- NANOTEKNOLOJİ ÇİP TAŞIYACAK GİYSİLERE HAZIR OLUN Nanolifler üstünde yapılan çalışmalar, yeni nesil giysileri ortaya çıkarabilir. Mesela, nanogümüş sayesinde bakterileri öldürüp, ter kokusunun oluşmasına izin vermeyen elbiseler bolca üretilebilir. Ya da hidrofobik nanolifler sayesinde, aylarca su içinde kalıp ıslanmayan elbiseler üretilebilir. Ayrıca lif bazlı mikro jeneratörler sayesinde; sesten, kan dolaşımından ve hareketlerimizden enerji üretip cebimizdeki telefonu şarj eden pantolonlar dikilebilir. Bilim kurguda filmlerinde karşımıza çıkan bu görüntüler yakında gerçek olabilir. 5- SANAL GERÇEKLİK EĞİTİM VE MEDYADA DEVRİM YARATACAK Sanal gerçeklik gözlükleri ve üç boyutlu filmler çoktandır hayatımıza girdi. Ancak bu etkileyici teknoloji yolun başında. Asıl etkilerini önümüzdeki 10 yılda göreceğiz. Mesela sanal gerçekliğin, eğitimi ciddi şekilde etkilemesi bekleniyor. İleri sanal gerçeklik teknolojisi sayesinde öğrenciler insan vücudu içinde gezebilecek, uzak yıldızlara yolculuk yapabilecek, antik piramitleri kendi çağlarında gezip, bilimi ya da tarihi yaşayarak öğrenebilecek. Sevgililer binlerce kilometre uzaktan beraber film izleyebilecek, ya da alınan kayıtlar ve bilgisayar yardımı ile birkaç yüzyıl sonra yaşayan torunlarımız bizi ve evimizi sanal gerçeklik sayesinde ziyaret edebilecek, bizle sohbet edip tanışabilecek. 6- ORGAN NAKLİ UCUZ VE KOLAY OLACAK Genetik alanında elde ettiğimiz başarılar, mekanik kalbin üretilmesi, 3D yazıcıların ulaştığı sofistikasyon, önümüzdeki yıllarda organ naklinin kolaylaşacağı izlenimini veriyor. Gelecekte tamamen mekanik, yarı mekanik ya da tamamı laboratuvarda geliştirilmiş organlarla, hasta organlarımızın değiştirilmesi kolaylaşabilir. Hatta robotik kalplerde elde edilen başarı devam ederse, kalbin atış hızını bilgisayarla artırıp yavaşlatarak, spor performansımız ve uyku kalitemizin düzenlenebilir, kalp krizi de tarihe karışabilir. 7- MİNİ BİR GÜNEŞ İNŞA EDİP ENERJİ SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ Nükleer füzyon, nükleer fizyonun tersidir, bu işlem sırasında hafif elementler birleştirilip daha ağır elementler elde edilir. Güneş dahil tüm yıldızlar enerjilerini nükleer füzyondan elde ederler. Güneş dört hidrojen atomunu nükleer füzyonla helyuma çevirmekte ve bu süreçte yüksek miktarda enerji serbest kalmaktadır. Bu enerjinin en avantajlı yanı temiz olması, yani çevresel yan etkileri olmamasıdır. Bilim insanlarının en büyük hayallerinden biri, Dünya'da kontrollü bir şekilde enerji elde edilebilecek bir termonükleer reaktör, yani mini bir Güneş yaratmak. 1985 yılında bu kapsamda bir araya gelen 35 ülke ITER isimli büyük bir proje başlattı. 50 milyar dolar bütçeli bu devasa proje sonucunda Güneş'ten daha sıcak çekirdeğe sahip ilk deneysel termonükleer reaktör 2035 yılında çalışmaya başlayacak. Deney başarılı olur, sistem iyileştirilirse enerji sorunumuz önümüzdeki milyonlarca yıl için çözülebilir. 8- ARABALAR SÜRÜCÜSÜZ OLACAK KAZALAR TARİHE KARIŞACAK Otomobil şirketlerinin çalışmalarına bakacak olursak, önümüzdeki 10 yıl içindeki en önemli beklenti sürücüsüz araçların yollara çıkması. İnternet sayesinde merkezi bir ağ tarafından kontrol edilen sürücüsüz araçlar, herhangi bir yazılım hatası olmadığı sürece kaza yapmayacak. Böylece her yıl 1-2 milyon insanın canını alan trafik canavarı tarihe karışacak. Ayrıca bu sistem trafiği de büyük oranda ortadan kaldıracak. Merkezi program milyonlarca arabanın maksimum hızda hareket etme parametrelerini hesaplayacak ve arabalar buna göre hareket edecekler. Tabii bunun sonucunda arabanızla işe giderken gazete okuyabilecek, sürücü ehliyeti olmadan yola çıkabileceksiniz. 9- İNSANLARIN ÇOĞU ÇİP TAŞIYACAK Bilgisayarları cebimizde taşıyabileceğimiz çağa çoktan geldik. Kredi kartı bilgilerimiz, kimliğimiz, tüm sağlık raporlarımız pirinç tanesinden küçük mikroçiplerde saklanabilir. Çoğu fütüriste göre insanlar tüm bu bilgileri cüzdanlarında taşımak yerine, bedenlerine konulan bir çipte tutmayı tercih edecek. Böylece sağlık geçmişleri hep üzerlerinde olacak. Hatta bu çipler; nabız, tansiyon, vücut sıcaklığı ve kan değerlerimizi izleyip saklayacak, hastalıkların erken teşhisini sağlayacak. 10- MARS'A ÇOK YAKINDA İNSAN GÖNDERECEĞİZ Ay'a ayak bastığımızdan beri, insanlı uzay misyonlarında önemli bir gelişme olmadı. Evet, uluslararası uzay istasyonu sayesinde uzayda devamlı insan oluyor ama Ay'a insan gönderen Apollo misyonunu geçen bir başarımız yok. Ancak önümüzdeki 20 yıl içerisinde bu durum değişebilir. 2018 yılında NASA, SLS isimli yeni bir roket sistemini deneyecek. Başarılı olursa 2025 yılında bir asteroide ilk defa insanlı iniş yapmayı planlıyorlar. SLS'in gelişmiş versiyonu Orion'un devreye girmesi ile NASA 2030'larda Mars'a da insanlı uçuş yapmayı amaçlıyor. Hatta NASA'ya, 2033 yılına kadar Mars'a insan indirilmesi yönünde başkanlık emri mevcut. ABD bu hedefe sahip tek ülke değil. Rusya'nın 2040-2045 ve Çin'in 2040-2060 arasında Mars'a insanlı uçuş planları var.