Yetkililere göre HAARP araştırmalarının füzeleri havada imha etmek, toprağın altını incelemek ve büyük bir alandaki tüm haberleşmeyi kesmek gibi çok çeşitli amaçları var.
İddia ise şu; İstanbul Boğazı'na gelen ABD gemisi HAARP teknolojisiyle Kahramanmaraş depremlerini yarattı.
Uzmanlar böyle bir şey olmaz diyor. Depremi tetikleyecek bir enerji yaratmak için yüzbinlerce atom bombasının patlatılması gerektiğini söylüyorlar.
AMAÇ DİKKAT ÇEKMEK
O ABD gemisi depremden önce İskenderun limanı civarında dolaşsaydı komplo teoriciler, büyük resmi görenler derneği üyeleri ortalığı ayağa kaldırırdı.
Şimdi ise İstanbul'daki gemiden tuşa basıldığını ve büyük bir enerjinin Marmara'daki bütün fayları es geçip bin 28 km uzakta bulunan Kahramanmaraş'taki fayı tetiklediğine inanmamızı istiyorlar!
İnsan bu kadar mı saçmalar?
Tıpkı pandemi döneminde olduğu gibi yine dikkat çekmek isteyen çok komplo teorisyeni var.
Peki, insanların doğrudan müdahalesiyle deprem üretmek mümkün mü? Ünlü ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS) ise konuyla ilgili şu yanıtı veriyor:
"Kimi uzmanlara göre, nükleer bombalarla üretilen sarsıntılar ya da derin madencilik faaliyetleri fay hatları üzerinde belirli etki yaratabilir.
Ancak bunun yüksek sismik hareketlere dönüştüğü yönünde bugüne kadar kanıtlanmış bir bilgi yok." Şimdi dağılabilirsiniz büyük resmi görenler!
HAVA KOŞULLARI DEPREME NEDEN OLUR MU?
Özellikle sosyal medyada depremlerle ilgili bilimsel temeli olmayan bilgiler paylaşarak dikkat çekmeye çalışanlar var.
Depremlerle ilgili komplo teorilerine hazır cevaplarınız olmasını istiyorsanız, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu'nun sitesine girin.
Orada depremlerle ilgili birçok iddiaya yanıt verilmiş. İşte onlardan bazıları:
■ Depremler önceden tahmin edilebilir mi?
Hayır. Ne 'biz' ne de diğer bilim insanları bir depremi tahmin edemedi.
Bunun bir yolu yok.
■ Hayvanlar depremi tahmin edebilir mi?
Hayvanların yıkıcı bir depremden önce garip davranışlar sergilediğine dair çok sayıda anekdot bulunmaktadır. Fakat bunlar bilimsel yöntemlerle kanıtlanamamıştır.
■ Yer kabuğunda meydana gelen depremlerin sayısı arttı mı?
Hayır. Ancak gelişen teknolojiyle daha fazla sismik alet sayesinde daha çok sarsıntı kaydedilmektedir.
■ Meteorolojik olaylar deprem habercisi olabilir mi?
Hayır. Böyle bir ilişkiyi kurduracak bilimsel gözlem yapılmamış ve bir kanıta ulaşılmamıştır.
■ Güneş patlamaları depremlere neden olur mu?
Teknoloji sistemleri ve faaliyetleri değişen uzay hava koşullarından etkilenebilmektedir.
Ancak, 'uzay havası' olarak tanımlanan bu tür olgularla depremler arasında 'nedensel bir ilişki olduğu' hiçbir zaman kanıtlanamamıştır.
YOK
PAHASINA
SATIYORLAR
Dünya gazetesinin haberine göre depremden etkilenen kentlerde, bazı fırsatçılar, özellikle kamulaştırma öncesinde arsa gibi gayrimenkulleri 'yok pahasına' almaya başlamış.
Uzmanlar deprem gibi olağanüstü durumlarda ev, arsa satışı yaparken aceleci olmamak gerektiğini söylüyorlar.
Ancak yakınlarını, evini, iş yerini kaybeden depremzedeler arasında, yaşadıkları psikolojik travmalar yüzünden memleketlerini bir daha dönmemek üzere terk edenler de var.
Evlerini, arsalarını, iş yerlerini çok ucuza satışa çıkarıyorlar.
Depremden etkilenen bölgelerde özellikle yabancılara gayrimenkul satışlarını engellemek doğru bir yöntem olabilir.
Zaten depremden etkilenen kentlerde göçmen sayısı fazlaydı.
Bölgenin demografik yapısını dikkate almamız gerekiyor.
BU DA OLDU!
İstanbul-Kağıthane'de bir kişi, aylar önce gizlice bir binanın zemininde kazı çalışması yaparak kaçak kat indi.
Yaklaşık 1,5 metre kazı yapan kişi, geçtiğimiz günlerde moloz, hafriyat taşırken fark edilip ihbar edilince kaçtı.
Şahsın içeride zeminden yaklaşık 1,5 metre aşağıya kaçak kat indiği ve alanı tahtalarla güçlendirip beton dökme aşamasına geçtiği anlaşıldı.
Deprem yüzünden binaların güvenirliliğinin tartışıldığı şu günlerde, adam zeminin altına kaçak kat inmeye çalışıyor!
Bu nasıl vicdansızlıktır?
Genelde apartmanların üstüne kaçak kat çıkılır. Bu şahıs, hem kendine hem de apartman sakinlerine mezar kazarken fark edilmiş.
Daha neler göreceğiz?
KULÜPLER DIBI GÖRDÜ
Türkiye'de birçok futbol kulübünün borç batağında olduğunu biliyorduk.
UEFA'nın açıkladığı Kulüp Lisanslama Finans Raporu'na göre ise durum çok daha kötüymüş.
Türkiye, UEFA'daki 55 üye ülke arasından eksi 682 milyon Euro ile öz sermayede son sırada yer aldı.
Raporda, İspanya ve İtalya'da üç, Almanya ve İngiltere'de dört, Fransa'da ise altı kulübün negatif öz sermayeye sahip olduğu belirtildi.
Süper Lig bu kategoride de açık ara lider. 15 kulübümüz negatif öz sermayeye sahip.
Kamu kuruluşlarının sponsor, devletin vergi, kamu bankalarının kredi desteğine rağmen kulüplerimiz mali açıdan daha da kötüye gidiyor!
Bu sorunun çözümü de zaman alacak.
Naçizane önerim; ilk 11'de en az beş yerli oyuncu oynatma kuralı getirilmeli.
Portekiz, Hollanda örneklerinde olduğu gibi ne kadar çok genç yetenek yetiştirirsek, o kadar çok transfer geliri elde edilir.