Onu hep Türk sinemasının kahramanı olarak tanıdık. Hem yakışıklılığı hem de oyunculuğu ile yıllardır değişmeyen efsane olarak gönüllere taht kurdu. Bu hafta sizin de anladığınız üzere Cüneyt Arkın ile bir araya geldik.
Kendisine hem saçlarının sırrını, hem de hayata karşı bakış açısını sorduk. İşte hem doktor hem de oyuncu olan Cüneyt Arkın'dan yıllara meydan okuyan sağlık sırları…
Türk sinemasının yaşayan efsanelerinden ve en sevilen sanatçılarından birisiniz. Çocuklarımız hâlâ sizin filmlerinizle büyüyor. Bu nasıl bir duygu bize biraz anlatır mısınız?
Benim kuşağım gerçek anlamda sinemacıydı. Yani şöhretin ve paranın değerini asla bilmedi ve önemsemedi.
Cüneyt Arkın, halkın gözünde bir kahramandır. Bu hoşuma gidiyor çünkü halkla aynı duyguları yaşıyor oluyorsun. Türk halkı müthiş bir halk. İnsanın içini temizler, adamı adam eder. Öyle bir halkla aynı duyguları paylaşmak bana keyif veriyor.
Aynı zamanda doktorsunuz. Mesleğinizi yapmadığınız için pişmanlık duydunuz mu? "Keşke aktörlük yerine doktorluk mesleğine devam etseydim" dediğiniz oldu mu?
Doktorluk yaptım. Hatta kaç yıl Anadolu'da hiçbir kadının çıplak etine iğne yapamadım, hep şalvar üstü. Penisilin bile yoktu. Kızamıktan çocuklar ölüyordu. Antibiyotik ve hiçbir laboratuvar yoktu. Klinik hekimlikte bizi iyi yetiştirdiler. Beş duyuyla teşhis koymak önemli. Klinik hekimlik şimdi kalmadı. Geçen gün bacaklarımda şişme oldu, doktora gittik, doktor gelip bakmadı bile. O tahlil, bu test yönlendirdiler. Biz bakar incelerdik. Kitabımda yazmıştım. Bir köye gittik, 35 yaşlarında bir kadın feryat içinde doğum yapıyor. Ben müdahale ettim, kocası da, babası da bana silah çekti. Mahrem diye bana müdahale ettirmediler. Sabaha kadar feryatlar çeken kadın ve bebeği öldü. Kitabımın sonunda şu ifadelere yer vermiştim: "Ben doktorum." Buna benzer çok olayla karşılaştım, Anadolu'nun gerçeklerini içten yaşadım.
İNSANLAR ANDROİD GİBİ OLDU
Günümüzde insanlar ünlü olmak için çabalıyor ama bu geçici oluyor. Şöhreti yaşayan insanlar birkaç yıl sonra unutulup gidiyor.
Şöhrette kalıcılığı yakalayabilmek için siz ne önerirsiniz? İnsanlar bir dönem şöhret olmak için Survivor'a gitti. Türk halkı aslında garip bir halk.
Büyükşehirlerde çok çabuk kişiliğini, geleneğini, o yaşama biçimini kaybediyor. Çok hızlı yaşıyor. Çok çabuk aşık olup çok çabuk ayrılıyor.
Bütün değerlerin altüst olduğu şaşkınlık veren bazı insanlar çıkıyor sosyal medyada. Bunu meslek edinen kadınlar gördüm. Saçıyla, kıyafetiyle dikkat çekiyorlar.
Ama Türk halkının bir özelliği vardır. Kendisine kötü davrananı reddeder, ilgisini keser. Yenisi gelince hemen ona güvenir.