Bir dönemin gözde oyuncusu olan Yeşim Büber, Aynalı Tahir dizisi ile şöhreti yakalamıştı. Ünlü oyuncu şimdilerde ise teknede ailesiyle beraber yaşıyor... Bir dönemin en popüler oyuncuları arasında yer alan Yeşim Büber'in son hali merak konusu oldu. 'Aynalı Tahir' dizisi ile akıllara kazınan Yeşim Büber, 2006 yılında görüntü yönetmeni Mehmet Aksın ile evlenmişti. Yaklaşık 15 yıldır teknede yaşayan çiftin ikizleri Nehir ve Can Yunus ile paylaşımları ilgi odağı oluyor. Şimdilerde 45 yaşında olan Yeşim Büber sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla gündem oluyor. İşte değişimi ile de dikkat çeken Yeşim Büber'in son hali... Yeşim Büber, eşi ve ikizleri Nehir ve Can Yunus ile sıradışı bir hayat sürüyor. 'TEKNEDE YAŞAMAK BAZEN ZOR' 'Artık yenilenmesi şart olan mutfak ve banyo tezgahlarını sökmekle uğraşıyoruz. Düşündüğümüzden çok daha uzun sürdü ve sabaha yetiştirmemiz gerek. Saat gece yarısını geçti fakat daha işimiz var. Hep soruyorsunuz ya; 'Teknede yaşamak zor değil mi?' diye. Evet, bazen zor...' Büber oyunculuğa dönüp dönmeyeceği sorusuna ise şöyle yanıt vermişti: 'Mesleği bırakmadım. İstediğim gibi bir proje olursa neden olmasın? Ama İstanbul'a yerleşmem gerekirse zor.' Güzel oyuncu, daha önce 'Aynalı Tahir', 'Kırık Ayna', 'Bıçak Sırtı', 'Serseri Aşıklar' gibi dizilerin yanı sıra 'Barda', 'Kaybolan Yıllar' ve Sadri Alışık Ödülleri'nde 'En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu' ödülünü aldığı 'İnşaat' gibi sinema filmlerinde rol almıştı. YEŞİM BÜBER KİMDİR? Yeşim Büber, 18 Ağustos 1977 tarihinde Aydın'da doğmuştur. Annesi bir terzi ve babası bir çevirmendir. Yeşim Büber, ilk okulu, orta okulu ve liseyi bitirdikten sonra ailecek İstanbul'a taşındılar. 1,5 yıl sonra da İzmir'e taşındılar. Can Gürzap'ın Diyalog Oyunculuk Okulu`nda eğitim aldı. 1996 yılında 'Bu Sevda Bitmez' filmi ile sinemaya başladı. Sinemadaki başarının ardından dizi filmlerde oynamaya başladı. Tv için sinema ve bilişim konularında programlar hazırladı. 2004 yılında 'İnşaat' filmindeki rolü için, 9. Sadri Alışık Ödüllerinden En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü aldı. Yeşim Büber, 2006 yılında görüntü yönetmeni Mehmet Aksın'la evlendi. Evlendikten sonra evlerini boşaltarak bir teknede yaşamaya başladılar ve tekneleri ile bir sene süren bir dünya turu yaptılar. Nehir ve Can Yunus (d.2013) adlarında ikiz çocukları oldu. Tekneleriyle Türkiye'nin güneyinde Muğla Gökovada bulunan Okluk koyu'nda bir süre yaşayan çift daha sonra işleri nedeniyle İstanbul'a gelerek Fenerbahçe Marina'ya yerleştiler. Filmleri ve dizileri : 2001 - Benim İçin Ağlama 2004 - Üç kişilik Aşk 2006 - Kaybolan Yıllar İlk başrolünü Kemal Sunal'la paylaşmış çocuk oyunculardan Ece Alton'un son hali merak konusu oldu. 'Garip' filmindeki 'Fatoş' karakteriyle hafızalara kazınan Ece Alton bakın şimdilerde ne yapıyor. Yaşına rağmen yaptığı oyunculukla dönemin en iyi çocuk oyuncularından biri olmayı başaran Fatoş yani Ece Alton'un ve Kemal Sunal'ın rol aldığı Garip filmi, izleyenlere duygu dolu anlar yaşatan bir film. Filmde oyunculuğu ile dikkat çeken çocuk oyuncu Fatoş yani Ece Alton'un kim olduğu ve şimdilerde ne yaptığı merak konusu oldu. Garip filminde Kemal Sunal'a eşlik eden dünya tatlısı Fatoş yani bir döneme damga vuran çocuk oyuncu Ece Alton'un şimdilerde ne yaptığı çok merak edildi. Oyunculuğu bırakan Ece Alton Assos'da bir otel işletiyor. Bir otel sahibi olan Ece Alton, vaktinin çoğunu çapa yaparak, tuvalet temizleyerek, ütü ve çamaşırlarla boğuşarak hatta ve hatta pişi kızartarak geçiriyor. Doğayla iç içe yaşayan Alton yıllara adeta meydan okuyor. Yeşilçam'ın bir dönemine damga vuran filmlerin bazıları Hollywood'dan uyarlanmasıyla dikkat çeker. 1986 yapımı Garip filmi de Charlie Chaplin'in klasiği The Kid'den uyarlanır. Memduh Ün'ün yönetmenliğini üstlendiği filmde, Kemal Sunal ve Ece Alton başroldeydi. Filmde Fatoş'u canlandıran Ece Alton, Eda Solmaz'a konuşarak, oyunculuğa nasıl başladığını şöyle anlatıyor: BİR DENEME ÇEKİMİNE Mİ GİTSEYDİNİZ? Yeşilçam'ın bir dönemine damga vuran filmlerin bazıları Hollywood'dan uyarlanmasıyla dikkat çeker. 1986 yapımı 'Garip' filmi de Charlie Chaplin'in klasiği 'The Kid'den uyarlanır. Memduh Ün'ün yönetmenliğini üstlendiği filmde, Kemal Sunal ve Ece Alton başroldeydi. Filmde Fatoş'u canlandıran Ece Alton, oyunculuğa nasıl başladığını şöyle anlatıyor: 'Babam mimar, annem piyanist. Ben ise enerjisi yüksek bir çocuktum, çok da televizyon seyredilmeyen ama annemin işten dönünce bana uzun uzun kitap okuduğu bir evdeydim. Bazı sabahlar, farklı karakterleri oynayarak kahvaltıya inerdim, böyle çok eğlendiğimi hatırlıyorum. Annemin bir arkadaşının dikkatini çekmişti bu durum ve 'Bir deneme çekimine mi gitseniz?' demişti. Her şey reklamlarla başladı, Beslen Makarna, Schweppes, Çokoprens, Mis Süt, Paşabahçe Borcam aklımda kalanlar...' SETE HER GÜN KEYİFLE GİTTİM Reklamlardan sonra ise Alton, 'Garip' filminin seçmelerine katılır: 'Seçmelerde çok ama çok fazla çocuk vardı. Gülenlerin yanı sıra ağlayanlar da... Memduh Ün'ü ilk görüşümü hatırlıyorum. 'Bakın çocuklar, bu iş şen şakrak değil. Her zaman, uzun saatler, uzun çalışmalar, bir sahne var sizi denize atıyoruz, inşaatta intihar girişimi sahnesi var' demişti. GARİP'İN ÇOCUK YILDIZI ECE ALTON'UN SON HALİ ŞAŞIRTTI O anlattıkça bazılarımız büzüldükçe büzüldü. O sırada fırlayarak, 'Ben 6. kattan denize atlarım' dedim. Fatma Girik'in elinden tutarak verdikleri rolü oynadığımı ve uzun bir sohbet ettiğimizi hatırlıyorum. Okumayı yeni sökmüştüm, senaryoyu ise kısa bir sürede büyük bir istekle ezberlemiştim. Galiba benim için bir filmde başrol oynuyorum heyecanı ve hevesi olmamış hiç. Yeni ve keyifli bir meşgale başlamış dünyamda. Ben onu görev edinmişim ve elimden geleni yapmaya çalışmıştım. Sete her gün keyifle gittim.' 42 yaşındaki Ece Alton, şimdilerde Behramkale'deki sahibi olduğu Assos Alarga adlı otelde hem çalışıyor hem yaşıyor: 'Pandemi başlamadan hemen önce de dışarıdan veteriner teknisyenlik okumaya başladım. Köyde turizme alternatif bir yolum olur belki diye.' Alton, 12 yaşındayken oyunculuğu bırakmasının nedenlerini ise şöyle anlatıyor: 'Senaryolar gelmeye devam ediyordu. Bir ağaçla bir çocuğun beraber büyüdükleri, birbirlerinin hislerini yaşadıkları bir hikaye. Para bulup çevrilememişti. Parası hazır olan senaryolarda da adam, küçük kıza bir şaplak patlatır, kız yere düşer gibi sahneler vardı. Benim gönlümden geçenlere para yoktu. Devamı da gelmedi sonra. Fakat tekrar rol gelirse oynarım. Yeter ki bir dili olsun senaryonun, izleyiciye bir şeyler desin.' KEMAL SUNAL SETTE CİDDİ BİRİYDİ Ece Alton, 'Başrolü paylaştığınız Kemal Sunal sette nasıl biriydi' sorusunu şöyle yanıtlıyor: 'Kemal Sunal ciddi biriydi. En azından beraber paylaştığımız sette öyleydi. İşini sorunsuz yapmaya odaklanmış olduğunu anımsıyorum. Benim olduğum sahneler de genellikle tekrarlanmıyordu. Bu da onun için rahattı. Kamera arkasında ise onu güldürmek istiyordum galiba ama bu konuda başarılı değildim. Sette bir huzursuzluk hatırlamıyorum, bir aşırılık da hatırlamıyorum negatif ya da pozitif... Kemal Sunal ile set ortamında bir daha denk gelmedik ama bugün hâlâ filmleriyle aramızda.'Emel Sayın'ın 'Yumacık' şarkısının klibinde de rol alan Alton, Sayın'ı ise güler yüzlü ve sıcak bir insan olarak hatırladığını söylüyor: 'Aramızda en çok heyecanlanan, sette gerilip gerilip kucağıma verilen kediydi. Benim kucağıma bırakılıp da kamera dendiğinde kedi, pantere dönüşüyordu artık.' ÇOCUKKEN OYUNCULUĞA BAŞLAMAK TEHLİKELİ Bizde tamamen benim isteğim ve hevesimle başladı, öyle devam etti ve öyle bitti. 'Keşanlı Ali Destanı', 'Beyaz Bisiklet', Halit Kıvanç ile 23 Nisan sunumu ve devamında reklamlarda rol aldım. Rekabet, baskı, beklenti yoktu ama yaş ilerledikçe mutlaka olacaktı. Ergenliğime geldiğimde artık başka şeylerle ilgileniyordum. Kırılmamış olmam, aksine çok keyif almam tamamen ailemin yarattığı beklentisiz ortamdı. Bu, çocukları akışına bırakın demek değil.... Baskı ya da beklenti yaratmaya değecek konular da var. Bir film senaryosunu ezberlemesi için isteksiz olan bir çocuğu dürtmek gereksiz. Ama hayatı boyunca kullanacağı çarpım tablosu için elzem. Benim için film senaryosu ezberlemek doğal bir şeydi ama çarpım tablosu için desteğe ihtiyacım vardı.'Alton, 'Garip' filminde oynadığını öğrenen insanların tepkilerini gülerek anlatıyor: 'O filmde oynadığımı bilmeyen birinin gösterdiği tepki, hâlâ gülümsetir beni. Üniversitede birden benden bağımsız 'Garip' filmi konuşulmaya başlandı. Hoşlandığım çocuk, 'Nasıl güzel bir şey olmuştur o hatun' dedi. Ben, sus pus... Aylar sonra ilk buluşmamızda, tutamadım artık anlattım. Çok güldük. Güzellik neydi ki, beraber çok gülebilmenin yanında?' ZUHAL OLCAY'LA GEÇMİŞE YOLCULUK YAPIYORDUK Ece Alton, 8 yaşına geldiğindeyse TRT'nin 1987 yılındaki önemli işi 'Gecenin Öteki Yüzü' dizisinde oynar. Bu sefer Haluk Bilginer, Zuhal Olcay ve Müşfik Kenter'le yan yanadır. Alton, o sete dair anılarını şöyle anlatıyor: 'Füruzan senaryosunu yazmıştı, Okan Uysaler'in yönetmenliğini üstleniyordu, Gülsüm Karamustafa da sanat yönetmenliğini... Bambaşka bir çocukluk dönemi benim için. Sette, Füruzan ve Gülsüm Karamustafa, 'Uzun Çoraplı Kız Pippi'nin serüvenlerini anlatırdı. Makyöz Nevin Hanım'ın sihirli kutuları ve sonsuz sabrını hatırlıyorum. Beyoğlu'ndaki o zaman terk edilmiş, eski haliyle, ünlü Vardar Apartmanı'nda çekimler yapılırdı. Zuhal Olcay ile her gün geçmişte yolculuğa çıkardık. Bütün bu insanlar sayesinde benim hiç yaşamadığım bir dönemi deneyimledim. Hatıraları belleğime atabilmek açısından yaşım da biraz daha elverişliydi. Bu sette çok anım var. Büyümeye başlamışım, tepkilerime, tepkileri tartıyorum, ölçüyorum, öğrenmeye devam ediyorum... Yine şanslıymışım ki muhteşem insanların içindeyim. Aile dostumuz olan yüce Müşfik Kenter'in yanında berisinde bir sette olmak... Tüm ekibiyle, her anıyla film içinde bir filmdi. Öğrenme, eğlenme ve uygulama yeriydi set benim için.' AYRICALIKLI BİR TAVIR GÖRMEDİM 'Okulda, sınıfta arkadaşlarımdan benim durumumla ilgili hiçbir ayrıcalıklı tavır görmedim. Devlet okulundaki 60 kişilik sınıfımda; kayırmak, yüceltmek, küçük görmek yoktu. Gazetelerde röportajlarınızın çıkmasıyla, çocuk olarak başka kulvarlarda diğerlerinden bir adım ileri ya da geri konulmadığınız, ailenizin ve çevrenizin; size, sizmişsiniz gibi davrandığı bir Türkiye'ydi.'