Asmalı Konak, İkinci Bahar, Yedi Tepe İstanbul, Muhteşem Yüzyıl gibi başarılı dizilerin senaryolarını yazmış olan senarist, tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, Yaman Okay'ın eşi, Sezen Aksu şarkılarının söz yazarı, çoğunun dostu, arkadaşı... İşte Meral Okay'ın yaşam öyküsü ve milyonları gözyaşına boğan ünlü mektubu. Birçok şey söylenebilir Meral Okay için, şimdi o gitti, 43 yaşında pankreas kanserinden kaybettiği Yaman'ının yanına... İşte Meral Okay'ın 53 yıllık hayatındaki satırbaşları... 20 Eylül 1959 tarihinde, Ankara'da doğdu. Sanat dünyasıyla ilgilenmeden önce beş yıl süresinde devlet memurluğu yaptı. Bu süreçte Toprak Mahsülleri Ofisi'nin düzenlediği Dünya Bankası projelerinde yer aldı. 12 Eylül döneminde İşçi Partisi'nin üyesi ve işyeri temsilcisiydi; bu dönemde yaşadığı olayları daha sonra yapım koordinatörü ve oyuncusu olduğu Beynelmilel filminde izleyicilerine aktardı. 1984 yılında, sinema ve tiyatroya büyük emeği geçmiş olan usta oyuncu Yaman Okay ile evlendi. Bu evlilik, eşinin pankreas kanseri yüzünden vefat ettiği 1993 yılına kadar devam etti. Ankara'dan İstanbul'a taşınması sanat ve yayın hayatına geçişini kolaylaştırdı. İlk olarak Günaydın gazetesinde çalışan Okay, dergi yayıncılığı, yapımcılık gibi farklı işlerde çalıştı. Sezen Aksu ile birlikte şarkı sözleri de yazan Okay, 1992 yılında, Seni Seviyorum Rosa filmindeki rolü ile oyunculuk hayatına başladı. Propoganda filminde basın danışmanlığı, Asmalı Konak dizisinde senaryo yazarlığı, İkinci Bahar, Yeditepe İstanbul dizileri ve O Şimdi Asker filminde oyunculuk yaparak kariyerini güçlendiren Okay artık hemen herkesin bir yönüyle tanısdığı, sevdiği ve bildiği biri haline gelmişti... Meral Okay'ı bugün aramızdan alan 'kanser' denen meret eşi Yaman Okay'ın kapısını da yıllar önce çalmış ve ünlü oyuncu Yaman Okay 43 yaşında pankreas kanserine yenilmişti. Meral Okay Eşi Yaman Okay'a böyle seslenmişti: '' Meral Okay '' Bir gün evi düzenlerken fark ettim. Bir de baktım ki, benden çok Yaman''ın eşyaları var... Küçük küçük poşetlerle sızmıştı. Aşk bir sızma halidir... Yaman o kadar temiz bir adamdı ki ona kızamazdınız. Bir o kadar da yiğitti. Ben derdim ki; bu adam ne zaman yorulacak! Meğer acelesi varmış...Herşeyi o kadar yoğun, hızlı ve coşkulu yaşıyor ve yaşatıyordu ki büyüleyici bir şeydi bu. Ben köşeleri çok olan bir insandım. Yaman beni eğitti... Aşk kendinden vazgeçme halidir, kendi benliğini ezmeden ''biz'' olabilme halidir...İnsan egosu denetlenmesi en güç şeydir. Bunu ancak aşk becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz... Biz birbirimize karşı çok saygılıydık... Eee bazen de sıkılırdık, hele üç beş aydır bir aradaysak birbirimizin gözüne bakardık, önce kim gidecek diye, böyle nefes molaları da verirdik... Döndüğümüzde yepyeni bir enerji ve hasret bekliyor olurdu bizi... Aşk bazen de bir kıyamama halidir... Şunu çok açık yüreklilikle söyleyebilirim, o benden daha iyi bir insandı...O kadar bebek, o kadar adam, o kadar temiz, onun kadar beklentisiz, onun kadar temiz yaşamayı öğrenmeye çalıştım. Buradan bir öğretmen öğrenci ilişkisi anlaşılmasın... O, o kadar ahlaklı ve temizdi ki, yaşam biçimi ve duruşu karşısında başka türlü olamazdınız. Onun yanında kirli kalamazdınız. Böyle bir şölen gibi, bir lunapark gibi sevdalık yaşayınca bu görkemi taşımayan her şey bir çadır tiyatrosu gibi geliyor insana... Bu ateşle yanma hali o kadar derinden, için için yanıyor ki, dönüp bir başka ölümlüyü yakmaya içi elvermiyor insanın...Yaman’la her günümüz sevgililer günüydü... Eşine bu kadar çok çiçek getiren bir adamı daha analar doğurmamıştır...Biz birçok defa sabah uyanıp birlikte gün doğumunu seyreder, ne bileyim çingene vapuruna binip sabah erken boğaz’ı turlardık. Bugün eksik olan ne? Bu topraklarda eksik, aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır... Birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıklardaki tutku kutsanır hep...Yaralarıyla mutlu olmaya daha yatkın bir kültüre sahibiz biz.. Meral Okay ~ Bir Nefes İstanbul