Yazdığı kitaplar ve çalışmalarıyla çok sayıda ödül alan tarihçi ve gezgin Saffet Emre Tonguç; 2010 yılında “En İyi Turizm Yayını” ödülünü alan İstanbul Hakkında Her Şey kitabının ardından, İngiliz seyahat yazarı Pat Yale ile birlikte hazırladığı Boğaz Hakkında Her Şey isimli yepyeni eseriyle okurların karşısına çıktı. Boğaz Hakkında Her Şey; Bugüne kadar Boğaz hakkında yazılmış en kapsamlı ve en güncel çalışma. Saffet Emre Tonguç ve Pat Yale, okurları Cankurtaran’dan Rumeli Feneri’ne, Kadıköy ve Moda’dan ise Anadolu Feneri’ne kadar toplam 34 durağın yer aldığı heyecanlı bir yolculuğa çıkarıyor. Üstelik eserin en başında yer alan haritada, ziyaret ettiğiniz yerleri işaretleyebilmeniz için kutucuklar dahi düşünülmüş. Yalnızca turistler değil, İstanbul’da yaşayan gezginlerin de yanlarından ayırmaması gereken bir kitaptan sizler için Boğaz’ın her iki yakansında sıralanan en önemli yalıların, başka yerde göremeyeceğiniz iç mekan fotoğrafları, birbirinden ilginç ve en güncel hikayelerini derledik. ESMA SULTAN YALISIOrtaköy Camii’ni geçtikten hemen sonra karşınıza çıkan Esma Sultan Yalısı’nı gözden kaçırmanız olanaksız. Yalı Sultan I. Abdülhamid’in kızı olan ve Çerkez Mehmed Paşa’yla evlenen Esma Sultan (1778-1848) için yapılmış. II. Mahmud’un kızkardeşi olan Esma Sultan enteresan bir kadın. Yazılanlara göre çok renkli bir hayat yaşayıp geride gözü yaşlı çok sayıda erkek bırakmış. Bu arada tarihte üç Esma Sultan olunca kaynaklarda yalının sahibinin hangisi olduğuyla ilgili farklı bilgiler var. Her yazarın ayrı bir Esma Sultan’ı var. Biz tercihimizi 1778 doğumlu olan için kullandık! Yalı önce okul, sonra tütün deposu, 1975’teki yangında harabeye dönmeden önce de kömür deposu olarak kullanılmış. 1990’larda buradaki kalıntılar The Marmara grubu tarafından alındı. Geride kalan dört duvarın içine cam ve çelik konstrüksiyon giydirildi. Günümüzde sosyal toplantılar ve özellikle sosyete düğünleri için kullanılıyor. AHMED MİTHAD EFENDİ YALISIYazar Ahmed Mithad 1844’te İstanbul’da doğmuş. Mısır Çarşısı’nda çıraklık yapmış. Bir yazısı dolayısıyla Rodos’a sürülmüş. II. Abdülhamid tahta çıkınca onun lehine yazılar yazmış. Yalıyı ise 1887’de yaptırmış. Devir ve Bedir gazetelerini çıkaran yazar öldüğü yıl olan 1912’ye kadar bu evde yaşamış. ÇÜRÜKSULU (MUHARREM NURİ BİRGİ) YALISIXVIII. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri. Aşı rengi boyalı, ahşap bina 1971’de mimar Turgut Cansever tarafından restore edilmiş. Ünlü kemancı Yehudi Menuhin (1916-1999) yalıda misafir edilmiş konuklardan biri. Büyükelçi olan Birgi binayı Kandilli’de muhteşem bir yalısı olan Selahattin Beyazıt’a bırakmış. Yalının iç dekorasyonu gerçekten etkileyici. Biz bir dörtlünün konserini dinlemek için binaya gittiğimizde balkonundan görünen inanılmaz İstanbul manzarasına hayran kalmıştık. Günümüzde önünden sahil yolunun geçtiği yalı adeta kayalara asılmış gibi duruyor. FEHİME VE HATICE SULTAN YALILARIEsma Sultan Yalısı ve Boğaz Köprüsü’nün arasında Fehime Sultan Yalısı’nın yangından geriye kalan dört duvarını görebilirsiniz. Ortaköy Camii’nden sonra kuzeye doğru devam eden sahil yolunda “Hanım Sultan Sarayları” olarak geçen bir dizi yalıdan biri olan bu zarif yapı, Gazi Osman Paşa Yalısı olarak da biliniyor. Plevne Savaşı kahramanı Paşa’ya 1883 yılında II. Abdülhamid tarafından hediye edilmiş. Paşa’nın oğlu Kemaleddin Paşa Sultan’ın kızı Naime Sultan ile evlenince Naime Sultan Yalısı olarak da adlandırılmış. 1901 yılında Sultan V. Murad’ın kızı olan Fehime Sultan’a hediye verilmiş. Daha sonra Gazi Osman Paşa Ortaokulu olarak kullanılan yalı, 2003’te yandı. Hemen yanındaki yeşil renkli yalı ise Fehime Sultan’ın kardeşi Hatice Sultan’ın adını taşıyor. THY ve DO&CO ortaklığıyla Fehime ve Hatice Sultan yalıları restore edildikten sonra butik otel olacak. YASAK AŞK Hatice Sultan (1870-1928) kader kurbanı bir kadın. Tahttan indirilen V.Murad’ın kızı. Sadece kaderin değil babasıyla amcası II. Abdülhamid’in arasındaki çekişmenin de kurbanı olmuş. 31 yaşına kadar amcasının müdahalesi yüzünden evlenememiş. Dedikodulara göre II. Abdülhamid kendisini çirkin bir adamla evlendirince Hatice Sultan çok kızmış ve II. Abdülhamid’in damadı Kemaleddin Paşa ile beraber olarak intikamını almış. Hatice Sultan’ın torunu, gazeteci Kenize Murad “Saraydan Sürgüne” isimli kitabı yazmıştı. Bina uzun yıllar yetimhane, ilkokul ve spor kulübü olarak kullanıldı. Yanındaki Fehime Sultan Yalısı ile beraber restorasyonuna 2009’da başlandı. Restore edilen kompleks butik otel olarak hizmet verecek. YILANLI YALIBebek’ten Rumeli Hisarı’na doğru yürürseniz önce Ayşe Sultan, sonra da Arifi Paşa korularını geçeceksiniz, sonra da karşınıza XVII. yüzyıldan kalma İstanbul’daki nadir ahşap mescitlerden Kayalar Mescidi çıkacak. Mescidin yanında, XVIII. yüzyılda inşa edilen Yılanlı Yalı’yı göreceksiniz. İsmi kendi kadar güzel değil ama mecburiyetten verilmiş; II. Mahmud, Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) Mustafa Efendi’nin yalısını pek beğenmiş ve konuyu ortak dostları Said Efendi’ye açmış. Said Efendi arkadaşını ve yalısını korumak için yalının yılanlı olduğunu uydurmuş. Padişahın yalıyı almasını önlemiş ama yalının adı da “Yılanlı Yalı” olarak kalmış. Yalı 1964 senesinde çıkan şaibeli bir yangınla tamamen yanmış. 1989’da mirasçısından satın alınan yalının bir kısmı aslına uygun olarak restore edildi. Diğer kısmı ise çirkin beton bir apartman ve üzerinde Yılanlı Yalı yazıyor! Yalı Aydın Bolak’a aitti. 10 milyon dolarlık borç karşılığı Albaraka Türk’e geçtiği yazıldı, oysa Bursalı sanayici bir aileye satıldı. ŞERİFLER YALISIEmirgan’daki Hamid-i Evvel Camii’nin yanında XVIII. yüzyıl eseri, zarif bir yapı olan Şerifler Yalısı bulunuyor. Yalı muhtemelen XVII. yüzyılda Emir Güne Han’ın Divanhanesi yerine inşa edilmiş. 1945’teki istimlak sırasında Harem kısmı yıkılmış, sahille bağlantısı kesilmiş. Boğaz’ın Avrupa yakasındaki bu en eski yalı bir zamanlar Mekke Şerifi (Mekke ve Medine’nin yöneticisi) Hüseyin’e (1854-1931) aitmiş. Şerif Arapları Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ayaklandırması karşılığında İngilizlerden kendi krallığını tanımasını istemiş. Arabistanlı Lawrence ile işbirliği yaparak Haziran 1916’da Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmış. Bir yandan İngilizlerle çarpışan Osmanlı, Hüseyin’in oğullarının yönettiği Arap birlikleri ile de savaşmış ve ağır kayıplar vermiş. Oğullarından Abdullah 1921’de Ürdün Emiri, diğer oğlu Faysal da Irak Kralı olmuş. 1924’te Türkiye‘de halifeliğin kaldırılması üzerine Şerif Hüseyin kendisini halife ilan etti! 1930’a kadar Kıbrıs’ta sürgünde yaşadı. Yalıda bezeme sanatının masalsı örneklerini bulmak mümkün. Bina şu anda Tarihi Kentler Birliği ve ÇEKÜL Vakfı tarafından kullanılıyor. YENİKÖY YALILARIKuzguncuk, Vaniköy, Kandilli, Kanlıca ve Arnavutköy gibi Yeniköy de birçok eski yalıyı birarada görmenin mümkün olduğu bir semt. Bunların arasında en eskisi ise Dadyan Yalısı, XVIII. yüzyıl sonlarında Ataköy’de barut ticareti ile uğraşan Ermeni bir aile için yapılmış. Yalılar genellikle yüksek duvarların arkasına gizlenmiş, bu nedenle onları görmenin en iyi yolu Boğaz’da tekne gezisi yapmak. İstinye’den kuzeye doğru ilerlerken yalıları görme fırsatınız olacak. RECAİZADE MAHMUD EKREM YALISIÜnlü Edebiyat-ı Cedide (Yeni Edebiyat) yazarlarından Tevfik Fikret ile beraber Servet-i Fünun (Bilgi Hazinesi) dergisini çıkaran Recaizade Mahmud Ekrem Bey (1847-1914) tarafından yaptırılmış. Yazarın ailesine ait olan yalı ise Vaniköy’de bulunuyor. Yapı, Yeniköy’ün girişini süslüyor. Recaizade Mahmud Ekrem Yalısı Yeniköy’ün girişinde yer alıyor. II. Abdülhamid’e giden bir jurnal yüzünden yazar yalıdan taşınmak zorunda kalmış. RECAİZADE EKREMBEY YALISI“Araba Sevdası” eseriyle tanınan yazar Mahmud Ekrem Bey (1847-1914) babası Recai Mehmed Efendi’ye ait bu evde doğmuş. Amcasının kızı Ayşe Güzide Hanım ile burada evlenmiş. Kendi oturduğu yalı ise Yeniköy’ün hemen girişinde yer alıyor. Yazarı, Çubuklu’daki Hıdiv Abbas Hilmi Paşa ile haberleşiyor diye II. Abdülhamid’e jurnallemişler ve Yeniköy’deki yalıyı satıp Cihangir’e taşınmak zorunda kalmış. Maalesef Vaniköy’deki yalı 1980’lere kadar Vaniköy Mısırözü Fabrikası olarak kullanıldı. Begonvil İstanbul’da zor yetişir. Yalının bahçesini yaz aylarında bir begonvil süslüyor. Şimdi Haydar-Güner Akın çiftine ait. AFİF AHMED PAŞA YALISIOsmanlı Bankası binası ve Pera Palas Oteli’ni de yapan mimar Alexandre Vallaury tarafından XIX. yüzyıl sonunda doğu ve batı tarzlarını harmanlayan bir üslupla inşa edilmiş. Agatha Christie ünlü “Orient Ekspresi’nde Cinayet” adlı romanını yazmak için İstanbul’u ziyaret ettiğinde bu yalıda misafir edilmiş. Neo-barok tarzında yapılan binayı Afif Ahmed Paşa’nın ailesinden Pera Palas’ın eski sahibi Misbah Muhayyeş almış. Yalı daha sonra Uzan ailesinin mülkiyetine geçti. Biraz ilerideki Tahsin Uzer Yalısı’nda oturan Suzan Sabancı Dinçer tarafından yaklaşık 40 milyon dolara satın alındı. Müjde Ar’ın başrolde oynadığı, TRT yapımı, Aşk-ı Memnu dizisi burada çekilmişti. Yalı 1001 Gece dizisinin son sezonunda da kullanıldı. ŞEHZADE BURHANEDDİN EFENDİ YALISIII. Abdülhamid’in oğlu Burhaneddin Efendi için amcası Abdülaziz tarafından 1911’de satın alınan ve şehzadenin adını taşıyan 64 odalı bina Boğaz’daki en büyük yalılardan biri. Şehzade yalıyı 1912'de kendi zevkine göre yeniden yaptırmış. I. Dünya Savaşı'ndan sonra İstanbul'dan ayrılan Burhaneddin Efendi New York'a yerleşmiş ve orada 1949 yılında ölmüş. Şehzade, Osmanlı Hanedanı'nın son reisi olan Ertuğrul Osman Efendi'nin de babasıydı. Arka bahçesinde büyük bir kışlık köşk bulunuyor. Erbilgin ailesine ait yalı 150 milyon dolara satılık. Bu fiyatıyla dünyanın en pahalı on evinden biri olarak gösterilmişti. Amcazade ve Kıbrıslı Yalıları’ndan sonra en uzun rıhtıma sahip sahilhanelerden biri. Türk asıllı Mısırlı Ahmed İhsan Bey yalıyı satın alınca halk arasında adı Mısırlılar Yalısı olarak da geçmeye başlamış. SAİD HALİM PAŞA YALISI 1863 yılında Aristarhis Ailesi, eski bir binanın yerine yeni bir yalı yaptırmış. Burayı daha sonra satın alan Abdülhalim Paşa, yalının hem harap hem de istediği büyüklükte olmaması sebebiyle Çanakkaleli mimar Petraki Adamanti’yi daha büyük bir bina yapması için görevlendirmiş. Öldüğünde oğullarından Said Halim, diğer sekiz kardeşinin hisselerini satın alıp tek başına buranın sahibi olmuş. Zaman zaman önündeki heykelden dolayı “Aslanlı Yalı” olarak da adlandırılıyor. Neoklasik bir mimariye sahip Said Halim Paşa Yalısı 1995 yılında şaibeli bir yangının kurbanı oldu. Geçirdiği restorasyondan sonra özellikle düğünler için kullanılan popüler bir mekan haline geldi. Modern Mısır’ın kurucusu olarak anılan Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın torunu olan ve 1913’ten 1917’ye kadar sadrazamlık yapan Said Halim Paşa, başta imparatorluğun tarafsız kalması için uğraşmış ama Almanya’yla beraber Osmanlı’nın savaşa girmesine neden olan antlaşmayı imzalamak zorunda kalmış. Ardından da Malta’ya sürgüne gönderilmiş. 1921’de Roma’da bir suikast kurbanı olarak hayatını noktalamış. FETHİ AHMED PAŞA YALISIKuzguncuk’ta göreceğiniz en muhteşem bina Fethi Ahmed Paşa Yalısı ya da diğer adıyla Pembe Yalı XVIII. yüzyılda geleneksel mimari üslupta yapılmış. Fethi Ahmed Paşa, Sultan Abdülmecid’in ablası Atiye Sultan’la evliymiş. Sarayların dekorasyonundan sorumluymuş. Fethi Ahmed Paşa, 1846 yılında Aya İrini’de İstanbul’un ilk askeri müzesini kurmakla görevlendirilmiş. 1911 ve 1948 senelerinde İstanbul’u ziyaret eden İsviçreli mimar Le Corbusier yalıya hayran kalmış. Besteci Franz Lizst burada misafir edilmiş. Yalının sadece selamlık kısmı bugüne ulaşabilmiş. Harem bölümü 1927 senesinde çıkan yangında kül olmuş. Yalının arka tarafındaki koru da aynı adı taşıyor; Fethi Paşa Korusu olarak halka açık ve içinde belediyenin güzel manzaralı bir işletmesi de var. MABEYİNCİ FAİK BEY YALISIVaktinde Haydarabad Nizamı Bereket Şah’ın eşi Esra Bereket’in yaşadığı, Beylerbeyi’ni süsleyen bu güzel yalı, Kalkavan ailesine aitti. Esra Bereket yalıyı, Sabancı Vakfı’ndaki değerli çalışmalarıyla bilinen Hacı Sabancı’ya sattı. Yapı, bir kült film olan Topkapı filminde de kullanılmıştı. Melina Mercouri ve Peter Ustinov’un başrollerini paylaştığı 1964 yılında çekilen filmde hırsızlar Topkapı Hançeri’ni çalmaya çalışıyorlardı. Solundaki yalı Jak Kamhi’ye ait. SADULLAH PAŞA YALISI Bizim Boğaz’da ziyaret edip en çok etkilendiğimiz yalılardan biri. Boğaz yalılarının içinde en eskilerden olan Sadullah Paşa Yalısı’nın barok tarzındaki üst kat salonu bir Osmanlı otağı şeklinde yapılmış. Tavan işçiliği muazzam. Salona çıkan merdivenin yanına orkestra için özel bir yer yapılmış. Odalardaki Edirne işi bezemeler inanılmaz güzel. Aşı boyalı yalı, Sultan I. Abdülhamid tarafından XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Darüssaade Ağası (hadım edilmiş saray görevlisi) Mehmed Ağa’ya verilmiş. 1872’de yalıyı satın alan Sadullah Paşa, II. Abdülhamid döneminde jurnalcilerin kurbanı olmuş. V. Murad’ı tekrar başa geçirmek isteyenlerden biri olduğu için yurtdışına gönderilmiş. Önce Berlin, sonra da Viyana’da büyükelçilik yaptığı dönemlerde yurda dönmesine izin verilmemiş. Tanzimat Edebiyatı’nın ünlü isimlerinden biri olan Paşa yabancı bir kadınla ilişki yaşamış. Bunun duyulmasından çekinmiş ve girdiği bunalım sonucu Viyana’da, 1891 yılında intihar etmiş. İşin ilginç yanı mutsuz bir evlilik yapan en büyük oğlu Asaf da intihar etmiş. Eşinin öldüğüne asla inanmayan Necibe Hanım, evi daima Sadullah Paşa gelecekmiş gibi hazır tutmuş, onun en sevdiği elbiseleri giymiş. Necibe Hanım 1917’de vefat etmiş, bunun üzerine çocukları yalıyı, uzaktan akrabaları olan Ferit Tek‘e satmışlar. Ondan da kızı Dr. Emel Esin ve eşi Seyfullah Esin‘e kalmış. Babası Ahmet Ferit Tek, Cumhuriyet döneminin bakan ve hariciyecilerinden olan Emel Esin, 1914’te İstanbul’da doğmuş. Annesi Müfide, Fecr-i Ati döneminin kadın yazarlarındanmış. Önemli bir akademisyen olan Esin, Paris Üniversitesi’nden sanat tarihi doktoru unvanı almış. Önce bir Mısır prensi ile, 1941 yılında da büyükelçi Seyfullah Esin ile Tokyo’da evlenmiş. Tek-Esin Vakfı’nı kuran Esin Hanım 1987 yılında vefat etmiş. Yalı vakıf masraflarına katkıda bulunsun diye kiraya veriliyor. Ayşegül Tecimer Nadir yalıda kiracı olarak otururken bahçede bulunan tarihi bir Kuran yüzünden Türkiye’den ayrılmak zorunda kalmış, ardından Fas’ın Marakeş şehrine yerleşmişti. MAHMUD NEDİM PAŞA YALISI Osmanlı’nın Viyana Büyükelçisi Mahmud Nedim Paşa tarafından yaptırılan yalının en dikkat çekici özelliği, Paşa’nın yaşadığı şehirler olan Viyana ve Prag’daki binalardan etkilenerek yaptırdığı kulesi. Paşa, Osmanlı’da valilik ve sadrazamlık görevlerinde de bulunmuş. Rus yanlısı politikaları dolayısıyla Nedimof olarak adlandırılmış. Paşanın türbesi Garanti Bankası Nuruosmaniye şubesinin yanında bulunuyor. Torunları tarafından Kızılay’a bağışlanan yalı 2004’te üç milyon dolar karşılığında Yalçın Sabancı’ya satıldı. KONT OSTROROG YALISIBoğaz’ın en tarihi binalarından biri. İslam hukuku konusunda uzman olan Polonya doğumlu Leon Ostrorog, Osmanlı İmparatorluğu’na danışmanlık yapmış. Galata bankerlerinden olan Lorando’ların kızı Jeanne ile evlenen kontun misafirleri arasındaki ünlü isimlerden biri de Pierre Loti’ymiş. Yalı Rahmi Koç’a ait. Boğaz’da gördüğümüz en güzel döşenmiş yalılardan biri. Çalışma odasında Rahmi Koç’un koleksiyonlarından bazılarını görmek mümkün. ABUD EFENDİ YALISIOstrorog ve Kıbrıslı yalıları arasında kalan Abud Efendi Yalısı 1900’lerin başında adını taşıdığı Abud Efendi tarafından satın alınmış. İstanbul’daki sarayların ve önemli binaların büyük bir kısmına imza atmış Ermeni Balyan ailesinden Garabet Amira çizmiş planları. Abud Efendi’nin kızı, İstanbul sosyetesinin 1920’lerde önemli fertlerinden biri olan Belkıs’mış. Onun dillere destan düğünü bu binada yapılmış. Yalıyı, 80’li yıllarda yağ işiyle uğraşan Özdoyuran ailesi satın aldı. Boğaz’da gezdiğimiz yalılar içinde bizi en çok hayal kırıklığına uğratan yalılardan biri bu. Son derece zevksiz döşenmiş. Bir tek salonu etkileyici. KIBRISLI YALISIEski Küçüksu Plajı’nın hemen yanında yer alan 64 metrelik rıhtıma sahip yalı XVIII. yüzyılda Sadrazam Mehmed İzzed Paşa için yaptırılmış. 21 odalı binanın neredeyse tamamı, 1840’tan beri aynı ailenin mülkiyetinde. Üç değişik sultana sadrazamlık yapmış olan Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa önemli bir devlet adamıymış. İmparatoriçe Eugenie, Irak Kralı II. Faysal, Şair Yahya Kemal Beyatlı yalıda kalmış isimlerden bazıları. 1980’li yıllarda Araplara mal satma furyasında, yalının korusu olan Sevda Tepesi de satılmıştı. Yalının sağ tarafı Ömer Üründül’e ait. BAHRİYELİ SEDAD BEY YALISIXIX. yüzyıl sonlarında inşa edilen bina mimari olarak Neo-barok uslupta yapılmış. “Manolyalı Yalı” olarak da adlandırılan yalı, iki ayrı mülkiyet olarak kullanıyor. Yalının sol bölümü Doğuş okulları ve üniversitesi sahibi Doğu Gözaçan’a ait. Sağındaki beyaz renkli Rıza Bey Yalısı’nda Boğaziçi Üniversitesi eski rektörü Üstün Ergüder oturuyor. ZARİF MUSTAFA PAŞA YALISI Karadeniz’den Marmara’ya durmadan akan sulara şahitlik yapan Zarif Mustafa Paşa Yalısı, II. Mahmud’un kahvecisi Kani Bey tarafından 1800’lerde satın alınmış. İlk yapıldığında Harem, Selamlık ve Kayıkhane bölümlerinden oluşan ve bugünkünden üç kat daha büyük olan yalı, 1848 yılında Zarif Mustafa Paşa’nın mülkiyetine geçmiş. 1992’ye kadar aynı ailenin fertleri tarafından kullanılmış. Yalı eski bir Bizans manastırının kalıntıları üzerinde yer aldığından Ayazma (Kutsal Su Kaynağı) halen binanın bahçesinde bulunuyor. Paşa’nın damadı Sadık Bey, kayınpederinin sürekli verdiği ziyafetlerden sıkılınca Selamlık ve Kayıkhane olan bölümü satın alıp araya da kocaman bir duvar ördürmüş. Aile Şeyh Talat Efendi’nin akrabasıymış. Sadık Bey’in oğlu Osmanlı mebusu Mehmet Esat Bey yalıda bulunan Hz. Muhammed’in sakalına (Sakal-ı Şerif) ait bir teli Anadolu Hisarı’ndaki Fatih Camii’ne hediye etmiş. Bundan sonra halk yalıyı “Esat Bey Yalısı” olarak adlandırmış. Binanın cihannüması Sakal-ı Şerif’i muhafaza etmek için kullanılmış. 1926’da yalı sakinlerinden Sadiye Hanım’ın düğünü nedeniyle bakımı yapılan bina sarıya boyanınca adı “Sarı Yalı” ya çıkmış. Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’u İngilizler işgal edince Esat Bey’in oğulları yalıyı Anadolu’ya silah ve mühimmat göndermek için kullanmışlar. Yalının Harem kısmı da İngilizler askerleri için kullanılır kaygısıyla sahipleri tarafından yıktırılmış. Yalı 2000 yılından beri burada oturmakta olan başka bir ailenin mülkiyetinde. Aile Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunmak için elinden geleni yapıyor. Evin zarif hanımefendisi Colin Powell, Oprah Winfrey, Madeleine Albright ve Rus Grand Düşesi Maria Vladimirovna Romanova gibi önemli misafirleri yalıda ağırlıyor. Yalıda bulunan tarihi Türk hamamı güzel bir mermer işçiliğine sahip ve orijinal haliyle muhafaza edilmiş. Binadaki en önemli kısımlardan biri de kadınların deniz hamamı olarak kullandıkları yer. Bunu evin içindeki kapalı bir havuz olarak düşünün. Mahremiyet dolayısıyla geçmişte denize giremeyen kadınlar evin içindeki bu havuzda yüzerlermiş. Şu anda Kahve Odası olarak kullanılan bu yerin camla kaplı zemininin altında balıklar yüzüyor! Günümüzde akvaryum olan bu havuzun filtre edilmiş suyu Boğaz’dan geliyor. AMCAZADE HÜSEYİN PAŞA (KÖPRÜLÜ) YALISISadrazam Köprülü Fazıl Ahmed Paşa’nın amcasının oğlu olduğundan Hüseyin Paşa’ya “Amcazade” demişler. Yalı, Boğaziçi’nin en kıdemlisi, adeta bir duayen. 1698 yılında Sadrazam Hüseyin Paşa için yapılmış olan yalının önemi sadece mimarisinden değil burada gerçekleşen olaylardan da kaynaklanıyor. Paşa, Divan yolu ve Çemberlitaş’taki birçok binayı bugüne miras bırakmış olan ünlü ve güçlü Köprülü ailesinin bir ferdi. Bir Mevlevi olan Hüseyin Paşa, Osmanlı’da görev yapan Köprülü ailesine mensup beş sadrazamın dördüncüsü. Paşa, Sultan II. Mustafa’nın temsilcisi olarak 1698 yılında Karlofça’da Avrupalılarla masaya oturmuş. NURİ PAŞA YALISI Abdülhamit’in subaylarından biri olan Nuri Paşa tarafından 1895’lerde yaptırıldığı tahmin edilen binada uzun yıllar Rahmi Koç yaşadı. Rahmi Koç Kandilli’deki Kont Ostrorog Yalısı’na taşınınca bu yalıda oğlu Ali Koç oturmaya başladı. Binanın dekorasyonu sade bir şıklık sergiliyor. Dedikodulara göre yandaki yalının sahibi olan Marki Necib’in kızı Nuri Bey’in ressam olan oğlu Hami ile kaçmış. HEKİMBAŞI SALİH EFENDİ YALISIOsmanlı İmparatorluğu’nda, II. Mahmud zamanında açılan ilk tıp okulundan mezun olan Salih Efendi üç sultanın doktorluğunu yapmış. Bir botanik bilgini olan Salih Efendi’nin bahçesinde diktiği ve kendi aşıladığı bir gül “Hekimbaşı Gülü” adıyla anılıyor. Hekimbaşı 63 yaşında iken ders verdiği 16 yaşında bir Çerkez güzeli olan Payidar’la evlenmiş. XX. yüzyılın ortalarında İngiliz gezi yazarı Freya Stark’ın da misafir olduğu yalı, 1905 yılında 89 yaşında ölen Salih Efendi’nin Payidar’dan olan mirasçılarına ait. “Bin Bir Gece” gibi gibi dizilere de ev sahipliği yapan yalının orijinal Türk hamamı ilgimizi çekmişti. 2010’da restore edildi. PRENSES RUKİYE YALISI Yalı, eşinin ailesi tarafından yüz görümlüğü olarak son Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın kızı Prenses Rukiye’ye hediye edilmiş. XIX. yüzyılın sonlarında yapılmış olan bina, bir zamanlar en büyük yalılardan biriymiş. Arkasında Mihrabad Korusu bulunan yalıyı Türkiye Jokey Kulübü’nün ünlü isimlerinden Özdemir Atman 1957 yılında satın almış. YAĞLIKÇI HACI RAŞİD BEY YALISI 1850’li yıllarda yaptırılan yalı, 1980’lerde Barlas Turan tarafından restore ettirildi. Eskiden mehtap alemlerinin mekanı olan Kanlıca Körfezi’nde yer alıyor. Yanındaki müştemilatı (Yukarıdaki fotoğrafta solda görülen) bugün ayrı bir yalı olarak kullanılıyor. Raşid Bey kadın giyimi üzerine çalıştığından lakabı “Yağlıkçı” imiş. Yağlık eskiden mendil için kullanılmış bir kelime. EDHEM PERTEV YALISI1860 yılında Saraylı Fatma Hanım tarafından yaptırılmış. Geçmişin ünlü kremi Pertev’i üreten Edhem Pertev, Türkiye’nin ilk eczacılarından biri. Edhem Bey 1871’de doğmuş ve “Saraylı Hanım Yalısı” diye de geçen bu yapının ikinci sahibi olmuş. Çocuklarından biri yalının kayıkhanesinde oynarken gelen bir dalganın kurbanı olmuş. Edhem Bey 1927’de öldükten sonra çocukları Aksaray’daki Pertev Eczanesi’ni işletmeye devam etmişler, yalıyı da 1932 yılında bir kaptana satmışlar. Art Nouveau tarzında yapılmış olan yalı geçtiğimiz yıllarda başarılı bir restorasyon geçirdi. Yeni Sanat dedikleri Art Nouveau tarzı kendini özellikle yalının zemin katındaki abartılı balkonlarda gösteriyor, zaten bu yüzden “Süslü Yalı” olarak da anılıyor. Yalı Monako fahri konsolosu Tuna Köprülü’nün Amerikalı gelini Nina Lydia Joukowsky Köprülü adına kayıtlı. HACI AHMED BEY YALISIOsmanlı’yı otuz üç yıl yöneten II. Abdülhamid döneminde yapılan bina Ramazanoğlu ailesine aitti. Ailenin çocuklarından Saha Ramazanoğlu’nun sünnet düğününe Atatürk de katılmış. 1996 yılında yalıyı Sezginler Gıda’nın sahibi Sezgin Elmas satın aldı. SAFFET PAŞA YALISI1907 yılında yapılmış, Boğaz’ın en büyük rıhtımına sahip yalılarından biri. Çoğu yalıyla aynı kaderi paylaşmış ve bir yangına kurban gitmiş. 2008 yılında küllerinden tekrar yaratıldı. Adını Sedat Simavi’nin dedesinden alıyor. Yalı Dinç Bilgin’e aitti, ondan Erol Toksöz’e geçti. Toksöz ailesi Sanovel İlaç ve Sagra’nın da sahibi. YAĞCI ŞEFİK BEY YALISIYalının yerinde daha önce I. Abdülhamid’in kız kardeşi Cemile Sultan’a ait yalı varmış. Bugünkü binalar 1905’te Cemile Sultan Yalısı’nın yerine inşa edilmiş ve 1989’da başarılı bir restorasyon geçirmiş. Donanma Cemiyeti’nin kurucusu ve başarılı bir işadamı olan Şefik Bey büyük binayı haremlik, yanındaki küçük binayı ise selamlık olarak yaptırmış. Bina, magazin basının gözdelerinden Süreyya Yalçın’ın babası işadamı Faruk Yalçın’a aitti. YEDİ-SEKİZ HASAN PAŞA YALISIXIX. yüzyıl sonu Asaf Paşa Yalısı, Yedi-Sekiz Hasan Paşa Yalısı olarak da biliniyor. Okuma yazması olmayan Paşa imzasını 7/8 olarak atarmış! Beşiktaş’ta adını taşıyan bir fırın da var. Yalı, Abdi İbrahim İlaç’ın sahibi olan Barut ailesine ait. Arkasında bulunan kışlık köşkünde bugün Mustafa Koç oturuyor. Kanlıca Boğaz’da en çok tarihi yalıya sahip semtlerden biri olarak geçiyor. HADİ BEY YALISIManford Evi olarak da geçiyor. 1800’lü yıllardan kalma yalı, İngilizlerin işgalinden sonra Licardopulos isimli bir Yunanlı armatör tarafından satın alınmış. Avukat Hadi Bey, Selanik’teki Türk malları ile yalıyı takas ederek binanın sahibi olmuş. Yalılara özgü aşı (bordo) boyaya sahip bina geçtiğimiz yıllarda TEB’in sahibi Hasan Çolakoğlu’nun yaptırdığı başarılı restorasyondan sonra Boğaziçi’ndeki en güzel yalılarından biri haline geldi MABEYİNCİ FAİK BEY YALISIVaktinde Haydarabad Nizamı Bereket Şah’ın eşi Esra Bereket’in yaşadığı, Beylerbeyi’ni süsleyen bu güzel yalı, Kalkavan ailesine aitti. Esra Bereket yalıyı, Sabancı Vakfı’ndaki değerli çalışmalarıyla bilinen Hacı Sabancı’ya sattı. Yapı, bir kült film olan Topkapı filminde de kullanılmıştı. Melina Mercouri ve Peter Ustinov’un başrollerini paylaştığı 1964 yılında çekilen filmde hırsızlar Topkapı Hançeri’ni çalmaya çalışıyorlardı. Solundaki yalı Jak Kamhi’ye ait. MARKİ NECİB BEY YALISI Adından da anlaşılacağı gibi Necib Bey bir Fransız asilzadesi. Melike Aliye Hanım’la evlenebilmek için Müslüman olmuş. Yalının arkasında bulunan kuleli bina Necib Bey’in kışlık köşküymüş. İhmal sonucu köşk 2010’da çöktü. Şu anda Demirören Ailesi’ne ait olan yalı 1983’te bir yangına kurban gittikten sonra restore edildi.