Annesini penceresiz bırakıp giden adam: Ahmet Kaya Müzikle tanışması o meşhur ifadeyle 'çocuk yaşlarda' oldu. Altı yaşında babasının hediye ettiği bağlama müzik dünyasına ilk adımını attı. ikinci adımsa okuldan arta kalan zamanlarında çalışmaya başladıdığı plakçı dükkanıydı. Ailesi Yedi Tepeli'nin' taşına toprağına güvenerek geçim sıkıntısı nedeniyle 1972'de İstanbul Kocamustafapaşa'ya göç etti Ahmet Kaya İstanbul'a uyumda yaşadığı zorluğu daha sonra şöyle anlatacaktı: Onlarla konuşmuyordum çünkü onlarla konuşamıyordum. Giyimleri başkaydı, konuşmaları başkaydı. Onlar gibi konuşmaya çalışıyordum. Mesela terziye gidip, onlar gibi pantolon diktirmeye filan başlamıştım. Terzinin yaptırdığı pantolonların üzerime uymadığını görüyordum. Onlara yakışıyordu bana yakışmıyordu. Bir kız vardı bizim okulda; herkesin bir aşkı vardır, çocukluk aşkı. Bir gün gittim dedim ki: 'Biraz seninle konuşak beş dakika, kaçıyorsun hep...' Bana dedi ki: 'Rica ederim.' Öyle bir ağrıma gitti ki: 'Ben de sana rica ederim,' dedim.. Ben o zaman anlamını bilmiyordum, yani onu bir küfür zannettim. Yıllar son aynı evi onlardan kiralayıp oturma fırsatı bulduğumuz hemen her tarafı penceli evi daha sonra şöyle anmıştım: Salonu boydan boya kocaman pencerelerle çevrili bir evdi! Ahmet Kayaların Kocamustafapaşa'daki evi... Kesinkes o evi bize kiralayıp Osmaniye'ye taşındıktan sonra beğenmiştir o şiiri ve 'Penceresiz kaldım anne!' demiştir... Ahmet Kaya'nın hapisle tanışması on altı yaşında yasadışı afiş marifetiyle oldu! Sonraları fikir adamlarının aslında çok da derinlemesine bir birikimi olmamakla itham ettikleri Kaya, yolun sol tarafından yürümeye başlamıştı. Bu yürüyüş aynı zamanda daha sonraları kitleleri peşinden sürükleyeceği müzik yürüyüşünün de başlangıcıydı. Halk Birimleri Derneği'nin etkinliklerinde bağlama çalmaya başladı. Aynı etkinlikler çerçevesinde Ruhi Su ile tanışma fırsatı buldu... İşsizlik ve parasızlık sebebiyle ekonomik zorluklar çektiği sırada eşi kendisinden ayrılır. Belki de ismini kızından ilham aldığı 'Ağlama Bebeğim' albümünü çıkardı. Yayımlandığı yıl albüm toplatılır fakat daha sonra sansürü kaldırılır. 1985'te ikinci albümü Acılara Tutunmak'ı çıkardı... Ahmet Kaya ikinci evililiğini Gülten Hayaloğlu ile yapar. Albüm yayımlandıktan sonra evlenirler. Gülten Hayaloğlu hapishanede idam cezasına mahkûm olan Nevzat Çelik'in Şafak Türküsü şiirini Ahmet Kaya'ya iletir. Böylelikle geniş kitlelerce tanınması sağlanan albüm 'Şafak Türküsü' ortaya çıkar... Albümde hemen tüm besteler kendisine aittir. Ahmet Kaya'nın hayatındaki dönüm noktalarından biri de daha sonra birlikte birçok şarkıya imza atacakları Yusuf Hayaloğlu'nun şiirleriyle tanışmasıyla olur. Sözlerinin çoğunun Yusuf Hayaloğlu'na ait olduğu Yorgun Demokrat adlı albümü 1987 yılında yayımlanır... Şarkılarım Dağlara albümü basılan 2.800.000 bandrolle rekor kırar ama bu albümde yer alan 'Özgür Çağrı' isimli şarkıda geçen 'Abin bir gün dağdan döner, sarılırsın yavrucağım gibi sözlerden dolayı albüm toplatılır, konser vermesi yasaklanır... ama o halkın kalbine girmiştir bir kere... Boğaziçi Üniversitesi'nde Ruhi Su ile tanışıp 'Mahsus Mahal' isimli türküyü çaldığı zaman, Ruhi Su bağlamanın bu şekilde, at teper gibi çalınmayacağını söyler. Yıllar sonra Ahmet Kaya bir konserinde bağlama çalarken bu olaya gönderme yaparak 'Bağlama böyle de çalınır,' der. Ahmet Kaya'nın kariyerindeki belki de hayatındaki en önemli noktaysa 10 Şubat 1999'da Magazin Gazetecileri Derneği'nin Princess Otel kongre salonunda düzenlenen ödül töreninde gerçekleşir. Yılın en iyi sanatçısı ödülünü alan Ahmet Kaya konuşmasında: 'Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği’ne, Cumartesi Anneleri’ne, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var der ve bir daha hiçbir şeyin kendisi için eskisi gibi olmayacağı o sözleri eder: 'Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayınlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayınlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum.' der. Bu olayın hemen sonrasında Ahmet Kaya'nın 1993 yılında Berlin'de Kürt İşadamları Derneği'nin düzenlediği bir gecede verdiği konsere ilişkin fotoğrafların Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanması üzerine 'Bölücü PKK örgütüne yardım ve yataklık yaptığı ve halkı ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği' iddiasıyla hakkında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde toplam 10.5 yıl ağır hapis istemiyle iki ayrı dava açıldı. Haziran 1999'da Türkiye'den ayrıldı. Yargılamaların sonucunda gıyabında toplam 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. Ne hazindir ki daha sonra bu görüntülerin 'düzmece' olduğu ortaya çıktı! Ahmet Kaya, yasal suçlamaların yanı sıra çeşitli kesimlerce lüks içinde yaşarken yoksulluk edebiyatı yapmakla suçlandı. Kaya bu eleştirilere şöyle cevap verdi: “ Benim hiç 'Mercedes'im olmadı. Şimdiki arabam 'Mercedes'den daha pahalı, cip olduğu için gözüne batmıyor insanların. Salaklaşmamak lazım bunlar önemli şeyler, yani... Biz insanların yoksulluğunu savunmadık, bizler yaşamımız boyunca insanların zenginliğini savunduk... Yani ben cipe binsem 'Mercedes'e binsem bunlar önemli şeyler midir? Ben tarihin yüklediği misyonu yerine getiriyor muyum, bu önemli... Tam 30 sene aç yaşadım bu ülkede, 30 yıl boyunca. Bütün lokantaların kenarlarına gidip, o lahmacunların nasıl çıktığına baktım. Artık ben bu saatten sonra bunu yerim ve kimse bunu engelleyemez... Ahmet Kaya, 2000 yılında Hoşçakalın Gözüm isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris'in Porte de Versailles semtindeki evinde bir gece kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Cenaze merasimi Paris Kürt Enstitüsü'nde yapıldı. Ahmet Kaya öldükten sonra kimi çevreler 'aslında yaşıyor', 'davalardan kurtulmak için Türkiye'den uzakta bir plan devreye soktular' gibi lafları dolaşıma soktu. Ölümünden sonra, 2002 yılında Ahmet Kaya'nın şarkılarını 20 ünlü sanatçının söylediği Dinle Sevgili Ülkem isimli bir albümü yayımlandı... İşte Ahmet Kaya'nın kült olmuş şarkılarından bazıları: Martılar ağlardı çöplüklerde Acımasız olma şimdi bu kadar Sonbahar damlardı damlarımıza Acımasız olma şimdi bu kadar Ağladıkça Ağladıkça ağladıkça , dağlarımız yeşerecek İlk yazda bitti telaşım Ağladıkça ağladıkça , bozkırlar yeşerecek Söyle Söyle ay doğmadan Dışarıda kar yağıyor Yüregime basa basa Ay ayy ay yanıyor ömrüm Vallahi yamur çamur Söyle ay doğmadan Söyle yamur söyle Söyle baksın gece Şafak Türküsü Sözleri Yorgun Demokrat Sözleri Bu yolda dönenler oldu Bir sen kaldın geride Şarkılar küsmüş dudağa Bu yolda dönenler oldu Bir sen kaldın geride Beni Bul Anne Sözleri