Sayfa 37 Hayal, 16 Ocak 1875: Karagöz Efendi, İstanbul sokaklarında temiz gezmek için bundan başka çare bulamaz! Sayfa 42 Hayal, 30 Ağustos 1875: Yağmurların bugünlerde çoğalmasından dolayı bir hatıra. Sayfa51 Dalkavuk, 17 Ekim 1908 Çocuk- Beybaba! Ne kadar çok sadaka veriyorsun... Peder- Ne yapalım oğlum Köprüden geçeceğiz. Başımız gözümüz sadakasıdır... (Galata Köprüsü tahtadandı. Yangın tehlikesi bile atlatan köprü artık ömrünü tamamlamıştı. Halk üzerinden geçerken tedirginlik duyuyordu. Yeni köprü 1912'de hizmete girinceye kadar bu tür karikatürler çok yayınlanacaktı) Sayfa 56 Cem, 1 Nisan 1911 Kel başa şimşir tarak (Fransızca yazı: İstanbul ve otomobil) (1910'a gelinceye kadar İstanbul sokaklarında başta nazırlar ve paşalara ait birçok otomobil boy göstermişti. Halkta kişilerin otomobil sahibi olması ise polisin iznine bağlıydı. Bu güçlükleri göze alıp otomobil sahibi olanlar ise yolları bu araçlara uygun hale getirmeyen belediye engelini henüz aşamamışlardı.) Sayfa 57 Geveze, 18 Şubat 1909 İstanbul'da arabalar, otomobiller, motosikletler, bisikletler, vesait-i nakliye-i saire (diğer nakliye araçları) çoğaldığı takdirde sokak ve caddelerde hasıl olacak intizam ve huzur-ı meşi (huzurlu yürüyüş) ve hareket. (Çemberlitaş'ta dönemin tüm modern taşıtları bir arada görünüyor. Karikatürde gerekli kurallar konulmadığı takdirde oluşacak kargaşaya dikkat çekiliyordu.) Sayfa61 Laklak, 19 Ağustos 1909 Köprücüleri nezaketi: -Sağdan bir el. Hiş madame! -Sabahtan beri üç defadır parasız geçiyorsun be herif!... (İstanbul'un yorgun köprüsü Galata'dan geçen yayalar ücret ödüyordu. Bu bedel beyaz giysili görevliler tarafından toplanıyor, kaçak geçmek isteyenlerle zaman zaman kavgalar olurdu.) Sayfa 66 Hayal-i Cedid, 21 Mayıs 1910 Üstte: Şehremaneti projelerinden Altta: Çamurların temizlenmesi mümkün olamayacağı anlaşıldığından bari şehri yağmurlardan muhafaza edelim kaydıyla. (Artık sokakların çamurdan temizlenemeyeceğini anlayan çizerler, birbirinden farklı projelerle yağmuru şehirden uzak tutmaya çalıyorlardı!) Sayfa 71 Kalem 9 Şubat 1911 Beyoğlu Caddesi'nden çamurlara batmadan geçmek için yegâne çare. (Cadde-i Kebir'de Tokatlıyan'ın önündeki bu İstanbul beyefendisi başka bir yere gitmek istiyor. Ama her yer çamur. Günümüzdeki gibi taksiler de yok. Ne yapacak! Hemen bir hamal çağırılıyor ve beyefendiyi gideceği yere sağ salim tertemiz götürüyor.) Sayfa 75 Cadaloz, 2 Eylül 1911 Cadaloz: Ohh işte ben böyle şehriminine (belediye başkanı) bayılırım, hem kolerayı kovuyor hem mikropları boğuyor! (Kolera salgının olduğu yıllarda belediyenin başına kısa bir süreliğine Trabzon Valisi'nin oğlu Hüseyin Kazım Bey geçmiştir. Başkanlık süresi 32 gün sürmüştür.) Sayfa78 Karagöz, 4 Mayıs 1912 Köprü memuru - Karagöz Dayı burasını sebil mi sandın? Kendine gel yahu. Bırak şu para kutusunu. Karagöz- Ayol ben ne bileyim. Sıra sıra dizmişsin ben burayı sebil zannettim de teskin-i hararet edeyim dedim. Kabahat bende mi? (Galata Köprüsü'nden geçen yaya ve araçlardan 1930 yılına kadar geçiş ücreti alınmıştır. Karagöz de sıra sıra para kutularını görünce bunları sebil zannetmiştir.) Sayfa 79 Karagöz, 10 Mayıs 1912 -Ee Hacivat yaşadık. Piyade (yaya) kaldırımına kunduraları yapışanlar, bırakıp gidiyor. Hele Haziran gelsin, 30 derece hararet başlasın da bak. Asfalta yapışan kunduralar yüzünden bir hayli ticaret edeceğiz. (Eski köprünün yerine yeni köprü 1912'de törenle açılır. Köprünün üzerinde artık tahtalar değil, asfalt vardır. İstanbul halkı da böylece asfaltla tanışmıştır.) Sayfa 81 Kelebek, 10 Ekim 1913 Üstte: Şehremaneti itfaiye otomobilleri her gün olduğu gibi bugün de caddelerde resm-i geçit yapmışlardır.' (Gazeteler) Altta: -Baba, ben de isterim!.. - Yavrum, onlar oyuncak değil, şehremanetinin itfaiye otomobilleri... (Cemil Topuzlu döneminde modern itfaiye araçları satın alanı hizmete sokulur. Ancak araçların tanıtımı için yapılan geçit törenleri uzatılınca, eleştiriler de başlar...) Sayfa 96 Karagöz, 24 Mart 1923 Hacivat- Kolay gele Karagöz, evin içi bitti de, şimdi sokakları temizlemek mi kaldı! Karagöz- Ne yaparsın Hacivat, Konferans İstanbul'da olacak diyorlar. Şehremaneti sokakları temizlemeyi değil, caddeleri kiraya verip para bulmayı düşünüyor. Âleme karşı mahcup olmamak istiyorsan, eline bir süpürge al da yardıma gel! (Lozan Konferansı'nın birinci kısım görüşmelerinden sonra barış görüşmelerinin İstanbul'da devam edeceğine dair haberler çıkmıştı. Karagöz, İstanbul'u yabancıların gelişine hazırlamak için, herkesin kollarını sıvayarak, sokağını temizlemesini istiyor.) Sayfa 104 21 Ekim 923 Beyazıt'ta havuz yapılıyor! Hacivat- Şehremaneti otuz beş lirayı harcıyor amma doğrusu İstanbul da şenleniyor. Şimdiye kadar böyle havuz yapmak kimin aklına geldiydi! Karagöz- Çok doğru, üç tarafı deniz olan bir şehrin ortamında havuz açıp otuz beş bin lirayı gömmek kimsenin aklına gelmedi. Sen dikkat et Hacivat, bu masrafların kokusu sonunda çıkacak! (Beyazıt Meydanı'na havuz yapımını eleştirenler kervanına Karagöz de katılarak, belediye başkanını kokusu sonradan çıkacak işlere bulaşmakla itham etmişti. Ne var ki, Haydar Bey İstanbul'da yaptıkları sebebiyle o kadar beğenildi ki, yeni belediye olan Ankara Şehreminliğine atanarak, orayı da imar etmesi istendi.) Sayfa 105 Karagöz, 4 Ocak 1924 Hacivat- Şehir değil, dağ başı. Bir yağmur yağdı mı, işte böyle tahta üstünde karşıya geçeriz. Karagöz- Parasız geçtiğine şükür et de çabuk yürü! Şehremini (belediye başkanı) fena bakıyor, geçtim, biz geçmeden iki başına birer tahsildar koyar! (Gerçek şu ki sokaklarda yürümek, 1920'li yıllarda daha zor imiş) Sayfa 112 Akbaba, 17 Aralık 1925 Üstte: Köprü müruriyesi kalkıyor... Altta: - Bundan sonra ne iş yapacaksın? Boks muallimliği edeceğim! (Galata Köprüsü'nden geçenlerden ücret alınmasının kaldırılacağına dair haberler bu yıllarda sıklıkla çıkmaya başlar. Ama bundan daha çok, geçti geçiş ücreti toplayan görevlilerin sert tutumları, ödemek istemeyenlere yönelik davranışları mizahın konusu olur.) Sayfa 124 Akbaba, 24 Kasım 1927 Üstte: Şehremanet, vesait-i nakliyeye (ulaşım vasıtalarına) on para zam ederek, (ekleyerek) Unkapanı Köprüsü'nü yapacak. Altta: Şehremini- Avrupa'nın kat kat asma köprüleri, beton köprüleri kaç para eder... Marifet, böyle metelikten köprü yapmalı?.. Sayfa 125 Akbaba, 24 Ekim 1928 Üstte: Bu sefer de Galata'daki ayakları terfi edilmekte olan Köprüye tahta perde çekildi... Altta: - Aman birader, sağ salim geçersek, birer kuruş da öbür başta verelim!... Sayfa 129 Akbaba, 10 Eylül 1928 Aksaray'da bir çeşmenin hazinesinde (deposunda) bir alay balık bulundu. (Gazetelerden) - Ahmet, balık tutuyorsun ha... Kendini iyi kolla, belediye memurları görürse vergi isterler. (1920'yerin son beş yılı Türkiye'nin en kurak yılları olarak kabul edilir. 1928 yılı da kuraklık sebebiyle İstanbul'un büyük susuzluk çektiği bir yıl olmalı) Sayfa 134 Akbaba, 12 Nisan 1934 (Türkiye, 1930'lu yıllarda yabancıların elinde bulunan şirketlere, millileştirmeye başladı.) Sayfa 142 Akşam, 29 Mayıs 1937 (Belediye tifo salgınının önüne geçebilmek için aldığı tedbirler arasında mahalle çeşmelerine de Terkos suyu verdi. Fakat çeşmeleri azalttı.) Sayfa 145 Akbaba, 4 Temmuz 1940 Sayfa 146 Akbaba, 23 Ocak 1941 Sayfa 157 Sonunda problemin vilayet ile belediye yönetiminin birleştirilmesi olduğu anlaşılır ve ayrılmasına karar verilir. Ne var ki Kırdar döneminde başlayan ayrılık süreci ancak 1958 yılında hayata geçecektir. Sayfa 162 Mizah, 10 Mart 1950 Sayfa 164 Akbaba, 30 Eylül 1954 Sayfa 167 Dolmuş, 6 Haziran 1956 Karikatür muhtemelen bir yabancı karikatürden alıntılanmış. Tramvayların dilleri destan yavaşlıkları, en hızlı araçla suçluların peşinden koşması gereken polis marifetiyle tenkit ediliyor. Sayfa 172 Milliyet, 28 Ocak 1962 Sayfa 176 Akbaba, 1 Haziran 1961 Tramvaylar 12 Ağustos 1961 tarihinde İstanbul'un Avrupa Yakası'ndan kaldırıldı. Anadolu hattı için daha 3 Ekim 1966'ya kadar vakit vardı. Sayfa 178 Akbaba, 7 Nisan 1962 Sayfa 180 Akbaba, 11 Temmuz 1963 Sayfa 181 Akbaba, 7 Nisan 1965 Sayfa 188 Akbaba, 11 Ekim 1967 Haşim İşcan, İngiltere modelini İstanbul'da uygulamak ister, ancak başarılı olamaz. İki katlı otobüs, İstanbul sokaklarında 1933 yılında görülecekti. Sayfa 193 Akbaba, 31 Temmuz 1968 Kadınların feryatları, gazetelerde bu kez, herkesin ilgisini çekecek bir gerekçeyle yayınlandı. Ama bu feryat, 1994 yılına gelinceye kadar kimse tarafından duyulmayacaktı. Sayfa 202 Akbaba 5 Ocak 1972 Sayfa 203 Akbaba, 28 Haziran 1972 Başrollerini Türkan Şoray ve Kartal Tibet'in oynadığı, Atıf Yılmaz'ın yönettiği Zulüm filmi, 1972 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 4 dalda ödül alır.