Son dakika haberi... Kasım ayının ilk Kabine Toplantısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında saat 15.30'da toplandı. Kritik Kabine Toplantısında başta İsrail'in Gazze'deki katliamları ve bunlara karşı atılabilecek adımlar olmak üzere bölgesel ve küresel meseleler ele alındı. Kabine Toplantısının ana gündem maddelerinden biri de terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonlar oldu.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen ve yaklaşık 3 saat süren Kabine Toplantısı sona erdi. Başkan Erdoğan Kabine Toplantısı kararları için ulusa sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. İsrail'in Gazze'deki katliamlara yönelik Batılı devletlerin sessiz kalmalarına tepki gösteren Başkan Erdoğan, "Bunun adı savaş değil, devlet terörüdür, barbarlıktır, eşkıyalıktır." dedi.
Başkan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Türkiye olarak sadece sınırlarımızın içinde değil yurtdışında da ezilenlerin yanındayız. AFAD, TİKA Kızılay'ımızla, STK'larımızla ihtiyaç sahiplerinin imdadına koşuyoruz. Türkistan'dan Afganistan'a Balkanlardan Afrika'ya kadar nerede gözü yaşlı gönlü kırık kimse varsa Türkiye'nin şefkat eli oradadır. Filistin'deki mazlumların acısı nasıl bizim acımızsa Uygur kardeşlerimizin Ahıska türkü, Kerkük Türkmen kardeşlerimizin sıkıntısı bizim sıkıntımızdır. Her kim Türkiye'yi soydaşlarının derdine sırtını dönmekle itham ediyorsa, ya cahil ya gafil ya da yabancı güçler namına çalışan bir beşinci kol elemanıdır.
"İDRAK EDEMİYORLAR"
Zaman, verdiği sözlerin hilafına davranarak Kıbrıs Türklerini cezalandıran AB'nin ne kadar büyük bir yanlış yaptığını ispat edecektir. Maruz kaldığımız onca haksızlığa rağmen adil ve kalıcı çözüm irademizi muhafaza ediyoruz. Bunun yolu da Kıbrıs Türklerinin eşit egemenliğinin ve uluslararası statüsünden geçiyor. Kıbrıs Türkünü ambargolarla yolundan döndürmeye çalışanların Kafkasya'da yeni oyunlar peşinde koştuğuna şahit oluyoruz. Kimi Batılı güçler, Karabağ Savaşı'yla birlikte bölgemizde artık yepyeni bir dönemin başladığını hâlen idrak edemiyor. Ermenistan'ı yıllarca kışkırtarak bu coğrafyada yaşayanların acıları, sıkıntıları ve kavgaları üzerinden rant devşirenler, en büyük zararı Ermenilere verdiler. Ham hayalleri körükleyerek Ermenileri istismar ettiler, kullandılar, güvensizliğe mahkûm ettiler. Bu gerçeği Ermenistan'ın da görmesi gerekiyor. Batılı ülkeler tarafından gönderilen hiçbir silah ve mühimmat kalıcı barış ortamının huzurunun yerini tutamaz. Ermenistan'a Azerbaycanlı kardeşlerimizin uzattığı barış elini tutma çağrısında bulunuyorum.
HOLOCOST UTANCI
Batılı kurumlar Gazze'den yükselen feryatlara kulaklarını tıkadılar. Ateşkes sözcüğünü kullanmaktan çekinen bir ürkeklikle karşı karşıyayız. Holokost utancı Avrupalı liderleri adeta esir almış durumda. Sadece yöneticiler değil batılı entellektüeller, basın, insan hakları örgütleri de İsrail'i aklamanın peşinde. İsrail yönetimi de Holokost'u Filistinlilere yönelik soykırıma varan saldırıların kalkanı olarak kullanıyor.
"BİZİM İSRAİL'E BORCUMUZ YOK"
İsrail ateşkes çağrısı dâhil her türlü tepkiyi antisemitizm parantezine alarak anında boğmaya çalışıyor. Bunu Almanya seyahatinde üzülerek şahit olduk. Her ne kadar Gazze meselesinde farklı düşünsek de güçlü dostluğumuza ehemmiyet veriyoruz. 50 milyar doları bulan ticaret hacmiyle Almanya'yla her alanda işbirliğimizi güçlendirmekte kararlıyız. Gazze'deki insani trajedinin engellenmesi ve bölgede kalıcı barışın tesisi yolunda Almanya ile diyalog içinde olmayı sürdüreceğiz. İsrail'in ne kadar uğraşırsa uğraşsın antisemitik yaftası vuramayacağı tek ülke Türkiye'dir. Çünkü Türkiye'nin ne uzak ne yakın geçmişinde böyle bir utanç lekesi göremezsiniz. Hak bildiklerimizi cesaretle dillendirmemizin sebebi budur. Konuşurken rahatım, çünkü bizim borcumuz yok. Onların hepsinin İsrail'e borçları var, onlar borç ödüyorlar. Asıl utanç verici olan ise katliamlarına kılıf uydurma noktasında İsrail ile sergilediği yalan kardeşliğidir.