Son dakika haberi: 17 Aralık 2013 sabahı, her şey sıradan bir gün gibi görünüyordu. O dönem başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan, Konya'da bir törene katılmak üzere yola çıkmıştı. Ancak sabahın erken saatlerinden itibaren olağan dışı bir hareketlilik vardı. "Yolsuzluk yaptılar" yalanıyla çok sayıda kişinin gözaltına alındığı büyük bir operasyon başlatılmıştı. FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) mensupları dışında kimsenin haberi olmayan bu kirli operasyon, gün ilerledikçe bir darbe girişimi olarak netleşti. 17 Aralık, FETÖ'nün 7 Şubat 2012'de MİT'e yönelik hamlesiyle ortaya koyduğu amacından asla vazgeçmediğini ilan ettiği bir tarih oldu.
FETÖ KENDİ SONUNU HAZIRLADI
Türkiye, 17 Aralık 2013'te, okyanus ötesinden aldığı talimatlarla harekete geçen Fetullahçı çetenin gerçek yüzüyle tanıştı. Devletin istihbarat, emniyet, silahlı kuvvetler ve yargı gibi kritik kurumlarına sızan; kontrol ettiği medya ve manipüle ettiği siyasi figürlerle toplumu hipnoze eden FETÖ, iftira ve kumpaslarla sayısız insanı hedef aldı. 2013'te dershanelerin kapatılmasıyla başlayan süreç, örgütün büyüsünü bozmaya başladı. Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetini hedef alarak ülkeyi tamamen ele geçirme planı yapan FETÖ, 17 Aralık'ta düğmeye bastı ve kendi sonunu hazırlayan operasyonları tetikledi.
KARANLIK YÜZLERİ BİR BİR DEŞİFRE EDİLDİ
O günlerde medyada dikkat çeken bir başka detay da, FETÖ'nün medya ayağını örgüte bağlı gazetecilerin yönetmesiydi. Önceden hazırlanan fezlekeler, yasadışı dinleme kayıtları ve arama görüntüleri, 17 Aralık sabahı Zaman, Bugün ve Taraf gibi gazetelerin internet sitelerinde yayımlandı. Sosyal medyada ve televizyonlarda ağız birliği yapan örgüt mensupları, operasyonu "yolsuzluk" olarak lanse edip siyasi darbe girişimi olduğunu gizlemeye çalıştı. Ancak Erdoğan, halkın desteğiyle bu girişime direndi ve 17 Aralık yargısal darbesi püskürtüldü. Böylece FETÖ'nün karanlık ve acımasız yüzü bir bir ortaya çıktı; yasadışı dinlemeler, özel hayata dair utanç verici görüntüler ve sahte belgelerle örülü kumpaslar tek tek deşifre edildi.
17 Aralık darbesinin 11. yılı! O gün neler yaşandı? | Video
"BABAMIZIN OĞLU BİLE OLSA DİNLEMEYİZ"
Bu zor süreçte SABAH, demokrasi mücadelesinde bir mihenk taşı haline geldi. 17 Aralık'ın hemen ertesi günü SABAH, "Kaset Olmadı Dosya Verelim" manşetiyle operasyonun aslında bir algı yönetimi olduğunu ortaya koydu. Türkiye'nin siyasi istikrarını bozmayı amaçlayan sistematik bir plan olduğu vurgulandı. Başkan Erdoğan'ın "Babamızın oğlu bile olsa dinlemeyiz" sözleri ise hukukun üstünlüğünü ve devletin içindeki kirli yapıların tasfiye edileceğini ilan ediyordu.
Türkiye'nin gizli sırlarının nasıl ele geçirilmek istendiği o günlerde bir başka çarpıcı gelişme gündeme oturdu. 20 Aralık günü, "Sırlarımız Paspas" manşetiyle SABAH, Halk Bankası üzerinden yürütülen operasyonların yalnızca iç siyaseti değil, Türkiye'nin ekonomik güvenliğini de tehdit eden bir casusluk faaliyeti olduğunu haberleştirdi. 21 Aralık'ta ise "11 Kayıp Cihaz Kimin Elinde" başlığıyla emniyet istihbaratından kaybolan dinleme cihazlarının, hükümeti hedef alan operasyonlarda kullanıldığını ifşa etti. SABAH, bu karanlık yapının deşifresinde "İnlerinize Gireceğiz" manşetiyle devletin kararlılığını okuyucularına aktardı.