Huysuz Virjin mi bu Yarkadaş mı?
Ne zaman kadın, ne zaman erkek olacak kestirmek güç olduğu için Seyfi Dursunoğlu'nun Huysuz Virjin karakteriyle baş etmek imkânsızdı. Karşısındakini bazen "Sen bir kadınla böyle konuşmaya utanmıyor musun" diyerek sustururdu. İki dakika sonraysa erkek olur, "Ne ima ediyorsun, karşında kadın mı var" diyerek muhatabını abandone ederdi.
"Peki Barış Yarkadaş nereden çıktı?" mı diyorsunuz? O da bir eski vekil ve daimi vekil adayı olarak bazen duygusallaşıyor. "En öz, hakiki CHP'li benim" tiratları atıyor. Hemen sonra bir bakıyorsunuz, "Ben gazeteciyim, CHP'nin temsilcisi değilim" diyerek karşısındaki gazeteciye tarafsızlık dersi veriyor.
İçlerinden bir gazeteci de çıkıp "Yahu Yarkadaş arkadaş, vekil olan sen, CHP'li belediyelere ederinden misli misli fazlasıyla kitapları satan sen, ne zaman gazetecilik moduna geçtiğini anlayamıyoruz" demiyor.
Bu da geçer ama unutursan geri gelir
Bence insanoğlunun iki büyük yanılgısı var...
İlki içinde yaşadığı evreni bütünlükçü şekilde anladığı ve yorumladığı yanılgısına düşen tek canlı olması.
İkincisi de aslında ilkin bir sonucu.
İçinde bulunduğu durumun, algıladığı dengenin, düzenin ilelebet süreceğine olan inancı.
Unutmak istiyorsunuz biliyorum. Ama aynı delikten iki kez ısırılmayın diye hiç unutturmayacağım. Zira küresel ısınma, et yemeyin, süt içmeyin cart curt derken yine deniyorlar, yokluyorlar...
Evet, pandemiyi hatırlayın.
O günlerde "aşı" dedikleri sıvı dayatmasını kabul etmediğim için adeta deli muamelesi görüyordum. "Nereye kadar direneceksin?" diye soruyorlardı.
"Yurtdışına çıkıyorsun, işinden geri kalırsın, git bari inaktif aşılardan vurul, kurtul" diye akıl veren itidalli büyüklerim vardı.
"Hep böyle mi sürüp gidecek?
Ömrümüzün sonuna kadar aşılanacak, sokağa çık deyince çıkacak, gir deyince eve girecek, açık havada bile ağzımızı bezleyecek değiliz ya? Bu kolektif delilik elbet bitecek" diyordum.
Yüzüme çok garip, marjinal bir şey söylemişim gibi bakıyorlardı.
Bugünlerde "öyle" bakmıyorlar.