HUKUKİ STATÜLERİ BELLİYDİ
İslamıyet'ın doğuşundan itibaren Müslümanlar ile gayrimüslimlerin milletlerarası ilişkileri ve Müslümanlarla birlikte yaşayanların hukuki statüleri belirlenmişti.
İslamiyet'te Kuran-ı Kerim'in getirdiği mesajı kabul edenler Müslim, İslam dinini kabul etmeyenler de gayrimüslim olarak adlandırılır. Bunun dışında İslamiyet'te insanlar arasında ırk, renk, dil ve ülke esasına dayanan bir ayrım yoktur.
Klasik İslam hukuk doktrininde gayrimüslimler, ehl-i kitap sahibi olanlar, yani semavi kitap sahibi olanlar; semavi kitap sahibi olup olmadıklarında şüphe bulunanlar ve diğer inanç sahipleri olmak üzere üçe ayrılmıştır. Müslüman hukukçular, Hıristiyan ve Yahudileri ehl-i kitap saymışlardır.
FATİH'İN VERDİĞİ HAKLAR
Fatih Sultan Mehmed'in, İstanbul'un fethinden sonra Galatalılar'a verdiği ahitname şöyleydi:
"Ben, Sultan Murad Han oğlu yüce padişah ve büyük hükümdar Sultan Mehmed Han'ım... Yeri ve gökyüzünü yaratan, her canlıyı besleyen Allah'a ve Hz. Peygamber'in temiz ve aydınlık ruhuna, Kuran'a, yüz yirmi dört bin peygambere, dedem ve babamın ruhuna, kendi başıma ve oğullarımın başlarına ve kuşandığım kılıca yemin ederim:
Galata halkının kendi inanç, gelenek ve göreneklerinin gereği olarak şimdiye kadar nasıl davranıyorlarsa yine aynı şekilde hareket etmelerini kabul ettim. Kendi canları, servetleri, kazançları, malları, yine kendilerinin olsun.
Kiliselerini alıp mescide çevirmeyeyim! Ancak onlar da yeni kilise yapmasınlar!
Fatih ve Rum patriği.