Bütün darbe ve muhtıralarının anası... Demokrasi treninin raydan çıkarılması... Devletin, halkın elinden alınması... Sistemin ayarıyla, DNA'sıyla oynanması... Siyaset tarlasına serpilen kötü tohum... 27 Mayıs 1960.
Öyle bir kötü tohum ki... Ülkenin yetişmiş kadroları, tarladaki ekin gibi biçildi.
Siyaset ve siyasetçi düşmanlığı... Genç nesillerin beyinlerine yerleştirildi.
Siyasete kan bulaştı... Başbakan ve iki bakan idam sehpasında can verdi.
Aradan 64 yıl geçti.
Kötü tohumun etkisi hala sürüyor... Darbeci ruh, aramızda dolaşıyor.
KUYRUKLU YALAN
Cemal Gürsel... Orgeneral... Darbenin lideri... Milli Birlik Komitesi Başkanı... Dedi ki:
"Gençler öldürüldüler... Gizli yerlere gömüldüler... Dipsiz kuyulara atıldılar... Buzdolaplarında saklandılar... Kıyma makinelerinde doğrandılar."
3 Haziran 1960... Gürsel'in sözleri, resmi bildiri olarak yayımlandı.
4 Haziran... Gazetelere manşet oldu.
7 Haziran... Resmi Gazete'de yer aldı.
FOTOĞRAFLI YALAN
Gazetelerde... Fotoğraflar yayımlandı... Yüzlerce inşaat... Siteler.
Manşetler:
"İşte Demokrat Parti yöneticilerine ait binalar." Sonra... İşin aslı ortaya çıktı.
Binalar... İşçi sigortalarına aitti... Sosyal konutlar.
Ama... Kamuoyunda... Yalanın izi kaldı.
ASKER ELBİSELİ YALAN
Yalan... "Demokrat Parti iktidarının yarım kalan tertibi" olarak servis edildi... Radyoda haber oldu... Gazetelerde manşet:
"İstanbul-Taşlıtarla'da... Parayla tutulmuş adamlar için 7 bin silah ve asker elbisesi ele geçirildi... İç savaş hazırlığı."
Aslı yok, esası yok... Ama yalandan kim ölmüş?