İstanbul Üniversitesi Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sadi Evren Şeker, "Dijital Türkiye" hedefinin önemli bir halkası olan 5G teknolojisinin Türkiye'nin kendi geleceğini şekillendirme noktasında büyük fırsatlar sunacağını belirtti.
TÜRKİYE, 5G İLE DİJİTAL ALTYAPISINI GÜÇLENDİRİYOR
2026'da 5G teknolojisini ülke genelinde kullanıma sunmaya hazırlanan Türkiye, küresel teknoloji yarışında önemli bir konum elde etmeyi hedefliyor. Eğitimden sağlığa kadar pek çok sektörde devrim yaratacak olan 5G, 4,5G'den yaklaşık 10 kat daha hızlı internet bağlantısı ve düşük gecikme süresiyle kullanıcılara daha etkili bir hizmet sunacak.
Prof. Dr. Sadi Evren Şeker, konuyla ilgili Sabah.com.tr'ye yapmış olduğu değerlendirmelerde, Türkiye'nin dijital dünyaya doğuştan adapte olabilen milyonlarca gençle dolu olduğuna dikkat çekerek, ülkede mobil internet kullanım oranının yüzde 80'leri aştığını ve bunun Türkiye'nin 5G devrimini en hızlı benimseyebilecek ülkelerden biri olabileceği anlamına geldiğini ifade etti. 5G ile Türkiye'nin sadece tüketen bir dijital ekonomi değil, üreten bir teknoloji gücü haline gelebileceğini söyleyen Şeker, yeni nesil yazılım geliştiricileri, yapay zeka mühendisleri ve blok zincir girişimcilerinin bu teknolojiyle küresel arenada dev firmalarla rekabet edebileceğini aktardı.
"5G, TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİRECEK DEVRİM NİTELİĞİNDE BİR FIRSAT"
5G destekli akıllı fabrikalar, robotik üretim sistemleri ve nesnelerin interneti (IoT) ile Türk sanayisinin küresel rekabette bir adım öne geçebileceğini ifade eden Şeker, 5G ile donatılmış fabrikaların yüzde 30 daha verimli üretim yaptığını ve yüzde 40 enerji tasarrufu sağladığını belirterek, "Türkiye'nin ihracat gücünü artıracak bu dönüşüm, ülkeyi sanayide dijitalleşmenin merkezi yapabilir." dedi.
Dijital bağımsızlığın önemine dikkat çeken Prof. Dr. Şeker, "Siber güvenlik tehditleri her geçen gün artarken, Türkiye'nin kendi 5G altyapısını geliştirmesi artık bir seçenek değil, bir zorunluluk. Yabancı şirketlerin altyapısına mahkum olmadan kendi güvenli dijital geleceğimizi inşa edebilecek potansiyele sahibiz. Milli teknoloji yatırımımız olan ULAK projesi, ASELSAN, HAVELSAN gibi şirketlerin yerli 5G çözümleri geliştirmesi, ülkemizi dışa bağımlılıktan kurtaracak ve veri güvenliğini sağlayacaktır. " diye konuştu.
Dünyanın değiştiğini ve dijital çağın hızla şekillendiğini söyleyen Şeker, "Kazananlar, yenilikleri erken benimseyenler olacak. 5G, sadece bir mobil internet teknolojisi değil, Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek devrim niteliğinde bir fırsat." dedi.
Not: Yukarıda yer alan haritada 5G'nin dünyadaki yayılımı gösterilmektedir.
KIRSAL ALANLARDA 5G ERİŞİMİ
"Türkiye'nin geleceğini hayal ederken, yalnızca şehirleri değil, en ücra köşeleri de kapsayan bir dijital devrimden bahsediyoruz" diyen Prof. Dr. Şeker, ülkedeki baz istasyonlarının yalnızca yarısının fiber optik bağlantıya sahip olduğunu, kırsalda 5G'nin etkin çalışabilmesi için bu oranın en az yüzde 80'e ulaşması gerektiğini belirtti. Fiber altyapı olmadan, 5G'nin kırsal alanlarda sadece bir hayal olarak kalacağını belirten Şeker, Türkiye'nin genişleyen fiber optik şebekesinin, kırsal bölgelerde dijital erişimi mümkün kılmak için kritik bir öneme sahip olduğunu ve süreç hızlandırılmazsa, şehirler ile kırsal bölgeler arasındaki dijital uçurumun daha da derinleşebileceğini kaydetti.
Kırsal alanlarda uydu tabanlı ve hava destekli çözümlerin hızla entegre edilmesi gerektiğini söyleyen Şeker, TÜRKSAT'ın geliştirdiği milli uydu projelerinin, düşük yörüngeli internet sistemleri ile entegre edilerek en ücra köylerin bile yüksek hızlı internete kavuşturulabileceğini ifade etti.
Şeker, Türkiye'nin tarımda dünya devlerinden biri olabilecek potansiyele sahip olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin verimli toprakları ve geniş tarımsal alanları var. Ama sorun şu ki, birçok çiftçi hala geleneksel yöntemlerle üretim yapıyor. 5G destekli tarım teknolojileri ile çiftçiler artık hassas sulama, akıllı gübreleme ve drone destekli ilaçlama gibi yenilikleri kullanabilecek. Bu sadece çiftçilerin işini kolaylaştırmayacak, aynı zamanda tarımsal üretimi yüzde 50'ye kadar artırabilecek. Kendi kendine yetebilen, hatta dünya pazarına tarım ihracatı yapan bir Türkiye için 5G tarımda devrim yaratacak bir güç olabilir."
5G İLE BİRLİKTE SİBER GÜVENLİK POLİTİKALARI NASIL GÜNCELLENECEK?
Her yeni teknolojik atılımın fırsatlar kadar riskleri de beraberinde getirdiğini ifade eden Şeker, 5G'ye geçişin veri bağımsızlığı ve ulusal stratejilerin yeniden şekillendiği bir dönemin başlangıcı olacağına şu sözlerle dikkat çekti:
"5G'nin getirdiği 'dağıtık mimari (distributed architecture)' ve 'yazılım tanımlı ağ (SDN)' sistemleri, merkezi güvenlik kontrolünün dışında, her bağlantı noktasının kendi içinde bir savunma mekanizması oluşturmasını gerektiriyor. Bu da demek oluyor ki, Türkiye'nin sadece belirli merkezlerde değil, tüm ağ boyunca güçlü bir siber güvenlik altyapısı oluşturması gerekiyor. Ancak sadece donanım güvenliği yeterli değil. 5G'nin düşük gecikmeli ve geniş kapsamlı yapısı, siber saldırganlara yeni saldırı yüzeyleri oluşturuyor. Özellikle IoT cihazları, yapay zeka destekli tehdit tespit sistemleri olmadan ciddi bir güvenlik açığı yaratabilir.
Bu noktada, Türkiye'nin siber güvenlik operasyonlarının merkezi olan USOM (Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi) devreye giriyor. 5G ile birlikte artan tehdit yüzeyine karşı, USOM'un 7/24 aktif tehdit analizi yaparak kritik altyapıları koruması, Türkiye'nin siber güvenlik stratejisinin temel taşlarından biri haline geldi. Yapay zeka destekli saldırı tespit sistemleri ve büyük veri analitiği kullanılarak, 5G ağlarına yönelik anlık saldırılar önceden tespit edilip bertaraf ediliyor. Türkiye, USOM'un proaktif tehdit istihbaratı sistemleri ile 5G güvenliğini uluslararası düzeyde koruyabilecek kapasiteye ulaşmasını hedefliyor."
TÜBİTAK BİLGEM, HAVELSAN ve BTK'nın bu teknolojiye önemli yatırımlar yaptığını anımsatan Şeker, "Dünya değişiyor. Dijital güvenliği sağlayanlar, geleceği kontrol edecek. Türkiye bu gelecekte teknolojiyi yönlendirenlerden mi olacak, yoksa dış tehditlere karşı savunma yapmaya çalışan bir ülke mi olacak? Karar, bugünden atılacak adımlarla belirlenecek. Bu konuda, ulusal anlamda, yakında çok önemli haberler alacağımızı tahmin ediyorum." dedi.
TÜRKİYE'DEKİ İNTERNET HIZLARI, DİJİTALLEŞMENİN ARTAN TALEPLERİYLE UYUMLU MU?
Bugün, dijitalleşme hızla yükselirken, internet altyapısının buna ayak uydurması bir zorunluluk haline geldi. Artık internet yalnızca bir lüks ya da eğlence aracı değil; eğitimden sağlığa, sanayiden finans sektörüne kadar her alanda dijital ekonominin belkemiğini oluşturuyor.
Şeker, Türkiye'nin dünya sıralamasında sabit internet hızında 181 ülke arasında 111. sırada olduğunu, mobil internet hızında ise dünya geneliyle ortalama bir konumda olduğunu hatırlatarak, gelişmiş ekonomilere kıyasla dijitalleşme yarışında büyük adımlar atması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Şeker, Güney Kore, Singapur, Japonya gibi ülkelerin, internet hızlarını artırıp dijitalleşme süreçlerini hızlandırarak küresel teknoloji devleri haline geldiğini hatırlatarak, Türkiye'nin de benzer bir yol haritası izleyerek, dijital çağda lider ülkelerden biri olma potansiyeline sahip olduğunu söyledi.
"TÜRKİYE'DEKİ KOBİ'LER İÇİN GELECEK ARTIK DİJİTALDE"
Türkiye gibi geniş pazara sahip ülkelerde, dijitalleşmenin KOBİ'ler için sadece bir seçenek değil, büyümek ve ayakta kalmak için bir zorunluluk olduğunu söyleyen Şeker, ülkedeki e-ticaret hacminin 2023 yılında 1,85 trilyon TL'ye ulaştığına ve bu hacmin önemli bir kısmını KOBİ'lerin oluşturduğuna dikkat çekerek, dijital altyapıya yatırım yapan küçük işletmelerin bu sayede artık büyük firmalarla aynı rekabet sahasında yer alabildiğini belirtti. Prof. Dr. Şeker, 5G'nin devreye girmesiyle birlikte, KOBİ'lerin daha hızlı veri işleyerek üretim, lojistik, finans ve müşteri etkileşimlerini anlık olarak yönetebileceklerini ve başta üretim olmak üzere bütün süreçleri optimize edebileceklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Hızlı internetin, 5G'nin ve bulut bilişimin sunduğu avantajları değerlendiren işletmeler, önümüzdeki yıllarda sadece ulusal değil, küresel pazarlarda da yer edinme şansına sahip olacak. Dijital çağ hızla ilerliyor ve internet altyapısını en iyi kullanan işletmeler, rekabetin galibi olacak. Türkiye'deki KOBİ'ler için gelecek artık dijitalde."
5G CİHAZLARI VE ALTYAPI BİLEŞENLERİ NE KADAR YERLİ KAYNAKLARLA ÜRETİLİYOR?
Türkiye, 5G teknolojisine geçiş sürecinde yerli üretimi artırmak için önemli adımlar atıyor. Prof. Dr. Şeker, özellikle mobil haberleşme altyapısında yerli ürün kullanım oranının son yıllarda belirgin bir artış gösterdiğini, 2016 yılında yüzde 1'in altında olan bu oranın, 2021 yılında yüzde 33'e, 2024 yılında ise yüzde 40'a yükseldiğini söyledi. Şeker, bu artışın, ULAK Projesi gibi yerli ve milli baz istasyonu üretimi girişimlerinin yanı sıra, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının mobil işletmecilere getirdiği yerli ürün kullanım yükümlülükleri sayesinde gerçekleştiğini belirterek, "Türkiye'de 5G teknolojisine geçiş sürecinde yerli üretim oranı artmakla birlikte, tam anlamıyla yerli ve milli bir 5G altyapısı için de çalışmalar devam etmektedir. Büyük ihtimalle, Türkiye yine kendisine özel olarak 5.5G'ye geçerek dünyada farklı bir konuma oturacaktır." dedi.