"14 YILDIR KESİNTİSİZ BÜYÜME SÜRECİMİZİ DEVAM ETTİRDİK"
Türkiye'yi büyütmek, daha ileriye taşımak için kamu-özel işbirliğinin çok çok kıymetli olduğuna inandıklarını belirten Yılmaz, başarının ortak akıldan, istişareden ve katılımcılıktan geçtiğini vurguladı.
Yılmaz, her gittiği ilde iş dünyasıyla bir araya geldiğini dile getirerek, "Dünyanın çok da iyi bir dönemde olduğunu söyleyemeyiz ekonomik olarak. Özellikle de bizim temel ihraç pazarımız olan Avrupa Birliği, Kuzey Afrika, Orta Doğu gibi bölgeler, tarihsel ortalamaların altında şu anda büyüme hızlarında. Bu da bizim dış talebimizi daraltıyor ve olumlu bir çerçeve oluşturmuyor. Diğer yandan maalesef jeopolitik gerginlikler var bölgemizde. Bunlar da yine maalesef ticarette, turizmde olsun çeşitli alanlarda olumsuz birtakım yansımalara sahip." diye konuştu.
Geçen yıl yaşanan deprem felaketinin yaralarını sarmaya devam ettiklerini anlatan Yılmaz, "Türkiye ekonomisi bu ortamda yine dünyada iyi performans gösteren ekonomiler arasında. Geçen yıl büyüme hızımız yüzde 25,1 oldu. Böylece 14 yıldır kesintisiz büyüme sürecimizi devam ettirdik. Bu çok önemli gerçekten. Zikzaklar çizdiğinizde uzun vadede bir yere gidemiyorsunuz ama sürekli bir şekilde, sürdürülebilir bir şekilde büyüdüğünüzde çok farklı bir düzeye çıkma imkanınız oluyor. Şu an geldiğimiz noktada ekonomimiz nominal dolar bazında dünyanın 17'nci büyük ekonomisi. Satın alma gücü paritesine göre ise dünyanın 11 büyük ekonomisi konumundayız." ifadesini kullandı.
Yıl sonunda yüzde 3,5 büyüme beklediklerini aktaran Yılmaz şöyle devam etti:
"Avrupa, Kuzey Afrika ve Orta Doğu gelecek sene, bu seneden daha iyi büyüyecek. Uluslararası kuruluşların beklentisi bu yönde. Dolayısıyla ihracatçılarımız için gelecek yıl daha olumlu bir perspektife sahibiz. Yine emtia fiyatlarının çok artmasını beklemiyoruz. Daha ılımlı bir şekilde devam etmesini bekliyoruz. Dış girdi kullanan sektörler için bu da yine olumlu bir haber. Bir üçüncü olumlu küresel gelişme şu olacak: Avrupa Birliği Merkez Bankası ve ABD Merkez Bankası faiz indirimlerine artık başlıyor. Dolayısıyla bu da küresel likiditeyi artıracak, küresel ortamı biraz daha olumlu hale getirecek ve bir taraftan da gelişmekte olan ülkelere fon akışını artıracak diye bekliyoruz. Küresel düzeyde iyi beklentilerimiz var. Bizim de politikamız zaten dış pazarın daha çok katkı verdiği büyüme stratejisi. Bu açıdan gelecek yılı daha iyimser görüyoruz ve büyümemizin yüzde 4'lere çıkacağını tahmin ediyoruz."