Türk iş dünyasının en bilinmeyen isimlerinden Sadettin Saran sessiz sedasız büyüyor. Clinton, Obama ve McCain’le Türkiye’yi tartışıyor. Ermeni sorununa çözüm üretmeye çalışıyor. Doğu’yu kalkındıracak sosyal girişimler kurguluyor milyonlarca dolarlık entegre spor tesisleri, okullar kuruyor. Enerji, madencilik ve turizmde yüzlerce milyon dolarlık yatırım yapıyor. Türkiye’deki yabancı spor yayını içeriğinin yüzde 70’ini sağlıyor. Gürcistan’ın sanal bahis pazarını oluşturmaya hazırlanıyor. Spor ve magazin basınının gölgesinde kalan satır aralarında toplum mühendisliğine odaklı bir girişim öyküsü yazılıyor.
İşte Forbes Türkiye’nin kaleminden Saadettin Saran’ın renkli yaşam öyküsü...
Etki gücüyle bir üniversitenin çok ötesine geçen Harvard’ın oval salonundaki 600 kişinin pür dikkat dinlediği adam, Doğu ve Güneydoğu Anadolu sorunlarına ilişkin çözümlerini anlatıyordu. Kasım 2008’deki ABD başkanlık seçimi öncesinde de Obama, Hillary Clinton ve Cumhuriyetçi Senatör John McCain’le Türkiye - Ermenistan ilişkileri üzerine fikir alışverişinde bulunmuştu. ABD başkanlık seçimi sürecinde adaylara sağladığı mali destekle, politik ve ekonomik alanda aktif olduğunu ortaya koyan Amerikalı bir anneyle 1980’lerde TEKEL Genel Müdürlüğü yapmış Türk babanın oğlu Steven Sadettin Saran, özellikle son sekiz yıldır Türk kamuoyu ve medyası tarafından da o salondakiler kadar dikkatle takip ediliyor. Aradaki fark, Harvard’dakilerin ona, Kürt meselesinden Türkiye’nin ABD ve Ermenistan’la ilişkilerine kadar bilgi sahibi derin bir işadamı olarak hakkını teslim etmesi. Türk kamuoyunda ise halen “Hülya Avşar’ın sevgilisi”, biraz da “Aziz Yıldırım’ı sinir eden başkan adayı” olarak bilinip işadamı yönüyle neredeyse hiç tanınmaması- Obama bile Saran hakkında daha gerçekçi bilgilere sahip! Oysa Avşar kızıyla ilişkisinin ya da Fenerbahçe kulüp üyeliğinden atılmasının çok ötesine taşınan bir yükseliş içinde Saran.
Onu spor ve magazin medyasından izleyen insanların kafasındaki “Peki bu adam ne iş yapıyor” sorusunun artık çok net ve ilginç cevapları var. Saran toplam 29 şirketten oluşan, iki binden fazla kişi istihdam eden, yıllık yaklaşık 500 milyon dolar cirolu bir holdingin tepesinde oturuyor. Krom madenlerine, rüzgar enerjisine, hidro elektrik santrallerine, turizme yatırım yapıyor. Yerli - yabancı ortaklıklar kuruyor; medyada büyüyor, bahis sektörünü niş alan olarak görüp el atıyor… “Kimse bunların farkında değil” diyor belli belirsiz bir serzenişle 46 yaşındaki Saran sonra da kendinden emin ekliyor: “Ama yapacak bir şey yok.”
Saran Grup henüz 10 yıllık bir geçmişe sahip. Şu anda savunma, turizm, enerji, medya, madencilik, sanal bahis olmak üzere altı sektörde iş yapıyor. Ama Sadettin Saran’ın büyüme planlarındaki gözdeleri, enerji ve madencilik. Saran enerjideki çıkışını İspanya’nın yenilenebilir enerji alanında en büyük şirketlerinden olan “Fersa” ile yaptığı anlaşmayla gerçekleştirdi. Ortaklığın sonucu “Fersar” kuruldu. Her şey yolunda giderse 2015’e kadar bir milyar dolarlık yatırım yapılacak. Yatırımın adresi ise ağırlıklı olarak Türkiye’nin doğusu. Türkiye’nin enerjideki potansiyelinden bahsederken biraz sitemkar, konjonktörden yana dert yanıyor. Türkiye halen rüzgarda Avrupa’nın en yüksek potansiyeline sahip ikinci ülkesi (ilki İspanya). Ancak rüzgar potansiyelin yüzde 0.5’ten bile azı değerlendiriliyor. Güneş enerjisinde de İngiltere’den sonra ikinci sırada ama burada kullanım oranı dahi telaffuz etmek mümkün değil. Jeotermal enerjide ise potansiyelde dünya beşincisiyiz ancak kullanımdaki oran yüzde 3’lerde.
Saran bu resme bakarak girmiş enerjiye. Tunceli, Mersin ve Erzurum’da üç tane hidroelektrik santrali var -sırasıyla 23.3, 19 ve 9.9 MW’lık kapasiteleri var. Türkiye’nin potansiyelinden yana heyecanlı ancak değerlendirilememesinden yana biraz dertli. “İşler yavaş ilerliyor. Yolda birtakım yanlışlar yapılıyor” diyor ve ekliyor: “ÇED raporları süreçleri zorlaştırıyor. EPDK’dan lisans alımı arap saçı. Devletin verdiği garanti fiyatları çok düşük. Bu tabloda yabancı yatırımcının ilgisini sürekli kılmak kolay değil. Biz İspanyolları krizde ikna ettik. Bir an önce kazmayı vurmak istiyoruz. Yatırımlarımız hayata geçtiğinde bin 500 işiye istihdam sağlayacağız. Gerekirse rüzgara daha falza yoğunluk vereceğiz. Süreçlerin daha efektif işlemesi lazım.” Bu yaz en azından Erzurum’daki yatırımlarını devreye almayı planlıyor. Hedefi ise beş yılda 350 MW.