"DOĞURGANLIĞIN YENİDEN ARTMASI İÇİN TEDBİR ALACAĞIZ"
Dünyada yaşanan yapısal sorunlara dikkat çeken Şimşek, bunlardan birinin de yaşlanan dünya nüfusu olduğuna dikkat çekti. Türkiye'de dramatik şekilde düşen doğurganlık oranı yönelik tedbirler alınacağını söyledi. Buna rağmen, çalışma çağındaki nüfus itibariyle Türkiye kendisine benzer ülkelere göre yani orta üst gelir grubu ülkelere göre hala çalışma çağındaki nüfusun arttığı bir ülke olduğunu ifade etti.
Kadınlar arasında iş gücüne katılım oranının düşük olması nedeniyle, OECD ortalamasına çıkmak için de reform yapılacağını, tüm bu tabloya rağmen, Türkiye'nin demografik avantajının devam ettiğini vurguladı.
"Yapay Zeka hazırlık endeksine göre Türkiye'nin gelişmekte olan ülkelere göre daha iyi bir konumda olduğumuzu belirten Şimşek, iklim değişikliği konusuna da değindi. "Biz Türkiye olarak yeşil dönüşümü önceliklendirdik" diyen Mehmet Şimşek, "Özellikle kuraklığa karşı sulama projelerini önceliklendirdik. Özellikle doğal afetlere karşı dayanıklı şehirlerin inşasını önceliklendirdik dolayısıyla bu konuda hazırlık çok önemli" dedi.
"DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ TRENDLER TÜRKİYE'NİN LEHİNE"
Kısa vadeli dünya ekonomisinin görünümüne bakıldığında, Türkiye'nin lehine trendler içerdiğin belirten Şimşek, "Uzun vadeli trendlere bakarsanız sorunlar var, yapısal sorunlar var ama Türkiye'nin avantajları var. Dolayısıyla kötümser olmanız için hiçbir sebep yok" dedi.
"DÜNYANIN MERKEZİYİZ"
İhracatımızın yüzde 62'sinin serbest ticaret anlaşmaları olan ülkelere, 30 trilyon dolarlık küresel hasılaya eriştiğimizi belirten Bakan Şimşek, "Biz aslında dünyanın merkeziyiz bir anlamda. Dikkat ederseniz bölgesel entegrasyon çok ön plan çıkacak. Bu kırılmalar nedeniyle Türkiye o açıdan ciddi avantajlı. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yeni bir kalkınma yolu projesi var biliyorsunuz. Bütün bunlar bölgesel entegrasyona yönelik önemli adımlar" dedi.
"PROGRAMIMIZIN TEK HEDEFİ SÜRDÜRÜLEBİLİR YÜKSEK BÜYÜME"
Uygulanmakta olan politikalarla ilgili açıklamalarda bulunan Mehmet Şimşek, "Biliyorsunuz yaklaşık bir buçuk yıldır fiilen uyguladığımız bir orta vadeli program var.
Bu programın tek bir hedefi var: Sürdürülebilir yüksek büyüme ve bunun daha adil bir şekilde dağılımı. Peki bunu nasıl başaracağız? Enflasyonu düşürerek, fiyat istikrarı sağlayarak, mali disiplini sağlayarak, sürdürülebilir cari açığı yakalayarak. Çünkü makro finansal istikrarın tesis edilmesi gerekiyor. Esas olarak yapısal dönüşümle rekabet gücünü ve verimliliği artırarak" dedi.
"KIRILGANLIKLARI AZALTTIK, FİNANSAL İSTİKRARI TESİS ETTİK"
Programın kat ettiği mesafeye de değinen Şimşek, "Bu program sayesinde Türkiye'de kırılganlıkları azalttık, makro finansal istikrarı tesis ettik. Daha gideceğimiz yol var ama bu önemliydi. Yani ödemeler dengesi risklerini, enflasyonun kontrolden çıkma risklerini, bunların hepsini daha yönetilebilir bir noktada tuttuk. Bütçe disiplinini, deprem yaralarını sararken tesis ettik. Bugünkü fiyatlarla iki yıllık deprem için bütçeden tahakkuk eden miktar 2.6 trilyon lira. Neredeyse 75 milyar dolar. Dünyanın en güçlü ülkeleri bile bu türden büyük bir doğal afet karşısında bayağı etkilenir. Biz etkilendik ama ona rağmen şu an bütçe disiplinini 2025 itibariyle tesis etmiş olacağız" dedi.
"SON 1 YILDA 1 MİLYON İSTİHDAM SAĞLADIK"
Reel ekonomi imalat sanayinde de geçici bir daralmayla karşı karşıya olunduğunu belirten Şimşek, bunun sınırlı bir daralmayla olduğunu vurguladı. Toparlanma işaretlerine dikkat çeken Şimşek, "Ama ekonominin geneline baktığınız zaman şunun altını çizmek istiyorum. 1 milyondan fazla vatandaşımıza son bir yılda istihdam imkanı sundu. 2025'te en büyük önceliğimiz tabii ki dezenflasyon. Ve onunla birlikte yapısal dönüşümün hızlandırılması" dedi.
Şimşek, istihdamı desteklemek için asgari ücret istinası nedeniyle 853 milyar TL vergiden vazgeçtiklerini belirtti.
"CARİ AÇIĞIN MİLLİ GELİRE ORANI YÜZDE 1'İN ALTINA İNECEK"
Türkiye'de cari açık milli gelirin yüzde 1'inin altına ineceğini belirten Şimşek sözlerine şöyle devam etti: "Biz milli gelirin yüzde 2-2,5'una kadar sürdürülebilir görüyoruz. Dolayısıyla aslında güneyimizdeki bu kriz olmasa muhtemelen bu seneyi 0 açıkla kapatırdık. Bunda altına ilişkin aldığımız tedbirler ve enerji fiyatları etkili oldu.
Diyorlar ki "ekonomi yavaşladığı için", tabii ki bunun da etkisi var ama ihracatta bir gerileme yok, hizmet ihracatında bir gerileme yok, esas olarak ithalatta daralma var. Türkiye'de cari açıK milli gelire oran olarak bu sene muhtemelen yüzde 0.7 civarında olacak. Bu oldukça önemli bir kazanım. Çünkü bu makro finansal istikrar açısından çok önemlidir" dedi.
Rezerv konusuna da değinen Şimşek, Brezilya'nın etkisiyle son haftalarda, bütün dünyada olduğu gibi bir miktar gelişmekte olan ülkelerde tedirginlik olsa da, Türkiye'de rezerv, bir endişe kaynağı olmaktan çıkartılarak, uluslararası tanımlara göre rezerv yeterliliğinin sağlandığını belirtti.
"KKM'DEN ÇIKIŞ SÜRÜYOR, TL'YE GÜVEN ARTTI"
Bakan Şimşek, başka bir tartışma konusu olan KKM'den çıkışlarla ilgilide bilgi verdi: "Burada da önemli ölçüde çıkış başarılı bir şekilde yapıldı" diyen Şimşek sözlerine şöyle devam etti: "Geçen sene ağustos ayında 144 milyar dolara çıkan KKM'nin şu an 30-35 milyar dolar aralığında. Dolayısıyla önemli ölçüde de bunun bir endişe kaynağı olmaktan çıkarttık. Türk lirasına güven arttı. Bakın Türk lirasının toplam mevduat içerisindeki payı yüzde 32 civarından yüzde 58'in üzerine çıktı" dedi.