STM firması ev sahipliğinde bazı gazetelerin savunma muhabirleri ile bir araya gelen İsmail Demir, havacılık projeleri ile ilgili olarak, Hürkuş'un ilk partisi teslimata hazırlandığını, Elektronik Harp Uçağı Hava Soj projesinin engelleme çalışmalarına rağmen yoluna devam ettiğini ve Milli Muharip Uçak'ın Tasarım Merkezinin hizmete alındığını açıkladı. Demir'in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, ABD'nin Türkiye'yi tek taraflı olarak çıkardığı F-35 projesine ilişkin sürecin birkaç aşamalı olduğunu belirterek, zarar gören tüm şirket, ülke ve yapıların hakkının aranması gibi bir yolun izleneceğini dile getirdi
ABD'Lİ BİR FİRMA İLE ÇALIŞMAYA BAŞLADIK
F-35 konusu ile ilgili süreç birkaç aşamalı. Önce Türkiye içinde yerleşik hukukçularla görüşüp onlardan bir çalışma bekledik. Onların kendi çevrelerinde ve uluslararası alanda yaptıkları temaslar neticesinde yol haritasının ilk adımlarını atmak üzere bir girişim başlattık. Tabi bu safha safha gelişecek bir girişim. ABD'li bir firma ile çalışmaya başladık. Bu daha çok hareket tarzının ve yol haritasının daha netleştirilmesine yönelik bir adım.Çünkü mesele çok yönlü.
Program içinde olduğumuz sürece hem Türk şirketlerinin hem de Amerikan şirketlerinin kayıpları var, programa girmek için Türkiye'nin ödediği bazı bedellerin karşılanması var. Daha sonra da uçakların bedeli olarak ödenen miktarların karşılanması var. Bunların hepsi kendi başına birer konu. Bu konuların yürütülmesi ile ilgili olarak da mağdur olan tüm tarafların haklarının toptan gündeme getirilmesi gerekiyor.
ÇEŞİTLİ ADIMLAR ATILACAK
Üretim sürecindeki kararlar ile sadece Türk firmalarına yönelik değil, Amerikan firmalarına yönelik de bir zarar oluşması söz konusu. Onların da devrede olmasının bu süreci daha rahat yürütülebilir hale getireceğini düşünüyoruz. Amerikalıların kendi ifadeleriyle 500-600 milyon dolarlık ek yük gelecek, ürün başı fiyatlar artacak. Bu ek yük kim tarafından karşılanacak? Bu kanalla Türkiye'nin tek taraf olarak hakkını araması değil, bu süreçte zarar gören tüm şirket, ülke ve yapıların da hakkının aranması gibi bir yolun izlenmesi söz konusu. Bu sırada çeşitli adımlar atılacak. Bu yol haritası ve diğer zarar görenlerin de hakkını araması sürecinde bir sonraki adımın da daha netleştiğini göreceğiz. Diğer adımları bu süreçten çıkacak neticeler ve alınacak sonuçlarla netleştirilecek. Amerikan firmaların da zararların farkında olması ve gündeme getirilmesi bizim açımızdan bir kaldıraç etkisi yaratacak.
Üretim sürecindeki kararlar ile sadece Türk firmalarına yönelik değil, Amerikan firmalarına yönelik de bir zarar oluşması söz konusu. Onların da devrede olmasının bu süreci daha rahat yürütülebilir hale getireceğini düşünüyoruz. Amerikalıların kendi ifadeleriyle 500-600 milyon dolarlık ek yük gelecek, ürün başı fiyatlar artacak.