Sabah Gazetesi Yazarı Nurullah Gür, bugünkü yazısında reel sektörün borçluluk oranı ve Çin menşeli elektrikli otomobillere uygulanacak olan ek vergileri değerlendirdi.
Makro-ihtiyati tedbirlerle reel sektörde borç yükünün azaldığını söyleyen Sabah Gazetesi Yazarı Nurullah Gür, reel sektörün net döviz açık pozisyonunda da kayda değer bir düşüş yaşandığını aktardı. Bu gelişmelerin makro istikrar açısından oldukça değerli olduğunu söyleyen Gür, "Borcunu ve döviz açığını düzgün yönetemeyen bir reel sektör, istihdamdan büyümeye, rezervlerden döviz kuruna kadar farklı kanallar üzerinden makro ekonomi için riskler doğurur." dedi. Çin menşeli araçlara getirilen ek vergiler konusuna da değinen Gür, köşesinde Almanya'nın önde gelen araştırma merkezlerinden Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü'nün (IfW) konuyla ilgili araştırmasını ele aldı.
İşte Gür'ün o yazısı:
2021'de yüzde 71.5 olan reel sektörün toplam borç yükünün GSYH'ye oranı, 2024'ün ilk çeyreğinde yüzde 47.1'e geriledi. 2018'de 173 milyar dolar olan reel sektör net döviz açık pozisyonu da 85 milyar dolara indi.
Reel sektör 2010'lu yılların başında çok hızlı bir borçlanma döngüsüne girmişti. O dönemde Türkiye'ye yurtdışından yüksek miktarlarda para girişi yaşanıyordu, yabancı para cinsinden borçlanma maliyetleri oldukça düşüktü ve borçlanmaya yönelik düzenlemeler gevşekti.
2018'de reel sektörün toplam borç yükünün GSYH'ye oranı yüzde 70'in üzerine çıkmıştı. Yönetmesi kolay olmayan, riskli seviyelere yaklaşılmıştı.
ARTILAR VE EKSİLER
2018'den itibaren reel sektörün kredi genişlemesini dizginlemeye dönük makro-ihtiyati tedbirler devreye girdi. 2018-2023 dönemi reel sektörün dönüşümü için önemli fırsatlar sundu.
TL bazlı kredilerde reel faizin düşük, TL'nin de reel bazda değer kaybettiği bir dönemi yaşadık. Bunların yanı sıra yatırım teşvikleri arttı. Yatırım ve ihracat için oldukça değerli fırsatlardı bunlar.