RİZE'nin İkizdere Anzer yaylasında üretilen dünyaca ünlü Anzer balı, kilosu 940 liradan satışa çıktı. Bu yıl 1,5 ton üretimi yapılan Anzer balı için yurt içi ve yurt dışından 5 tona yakın sipariş alındı. İkizdere ilçesi Anzer yaylasında üretilen Anzer balı satışa çıktı. Hacettepe Üniversitesi tarafından tahlilleri yapılan bal kilosu 940 liradan alıcı buluyor. Anzer Ballıköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Osman Civelek, balın satışına başladıklarını belirterek yurt içi ve dışından yoğun sipariş aldıklarını söyledi. Civelek, 'Başta cumhurbaşkanımız olmak üzere devlet büyükleri balımızı talep etmektedir. Ballarımız valilik kanalıyla devlet büyüklerimize ulaştırılıyor. Yurt dışından Katar, Kuveyt ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinden Anzer balına yoğun ilgi var. Avrupa'nın birçok ülkesine de ballarımızı gönderiyoruz. Bu hafta içerisinde Almanya'ya bir kargo gönderdik' dedi. 'ÜRETİLEN BAL TALEBİ KARŞILAMAYACAK' Anzer balına yurt içinden birçok talebin geldiğini söyleyen Civelek, 'Anzer balı için bu yıl yeterli geleceğini düşünmüyorum. Ürtilen miktar talebi karşılayamayacak. Anzer balına ülkemizin her köşesinden birçok talep geliyor. Üretilen balın Türkiye'nin beklentisini karşılayacağını düşünüyorum. Mevcut bal miktarımızla bu talebi karşılayamıyoruz' diye konuştu. Tüketicileri sahte bal konusunda da uyaran Civelek, 'Piyasada tahlil edilmemiş, etiketsiz ve mühürsüz ballar var. Tüketicilerin bu tür ballara talep göstermemelerini istiyorum. Üzerinde etiketi, bandrolü ve son kullanma tarihi olan ürünleri tercih etmelerini rica ediyorum' ifadelerini kullandı. 330 GRAM ALTIN DEĞERİNDE! DÜNYANIN EN PAHALISI Dünya gül yağı üretiminin yüzde 65'lik oranını karşılayan Isparta'da kozmetik sektörünün ham maddesi gülyağının litre fiyatı dudak uçuklatıyor. Tonlarca gül çiçeğinin kaynatılmasıyla elde edilen 1 gül yağının fiyatı, yaklaşık 330 gram altın ile aynı fiyattan satılıyor. Bini aşkın gül çiçeğinin bir araya geldikten sonra işlenmesiyle elde edilen 1 gram gülyağının, 1 litreye ulaşması için 1 milyondan fazla gül çiçeğinin kaynatıldıktan sonra damıtılarak, geleneksel yöntemlerle suyundan ayrıştırılması gerekiyor. Isparta'da bahçelerinden toplanan gülü, tarihi çok eski yıllara dayanan yöntemlerle kara kazanda kaynatan 'Gülcü İsmail' lakaplı İsmail Baltacı, alın teriyle yoğrulan gülün serüveninde, ortaya çıkan altın değerindeki gülyağının üretim aşamalarını İHA muhabirine anlattı. Tüccara gül çiçeğini ucuza satmamak için kendi gülünü işlemeyi öğrendi.... Güneykent'te sahip olduğu gül bahçeleri sebebiyle yaklaşık 10 yıl önce hobi olarak gül kaynatmaya, kendi gül yağı ve suyunu çıkarmaya başladığını ifade eden gül üreticisi İsmail Baltacı, 'Genellikle kendi gülümü işliyorum. Yılda yaklaşık 3-4 ton civarında hasat yapıyoruz. Tüccara ucuza satmak yerine, kendi gülümü işleyerek daha yüksek fiyatlara satabilmek adına bu işe başladım. Bu sebeple gülcülüğe başladım' dedi. Sabahın erken saatlerinde toplayıp, gece geç saatlere kadar gül kaynatıyorlar... Gülün bahçedeki serüveninden itibaren geleneksel yöntemler kullanılarak işlendiği uygulamalı olarak anlatan Baltacı, 'Sabah saat 04.00-05.00 civarında gittiğimiz bahçelerde topladıktan sonra çuvallarla getiririz. Sabah 09.00 civarında hazırladığımız kazanlara koyarız. O günkü gül ne kadar olduysa, gece yarısına kadar, bazen 03.00-04.00'e kadar o gülü kaynatırız. Gül sezonu boyunca, bu şekilde devam eder' diye konuştu. 1930-1940'lı yıllardan kalan gelenek ile çalışıyorlar...Yaptıkları geleneksel gül işleme ve kaynatma işleminin 1930-1940'lı yıllarda yapıldığını ifade ederek, fabrikaların yaygınlaşmasıyla birlikte artık bu mesleğin bitme noktasına geldiğini savunan Baltacı şöyle devam etti; 'Bizim gül kaynatmada, yağ ve suyunu çıkarmada kullandığımız bu kazanlar, artık bazı yerlerde görsellik ve süs olarak kullanılan kazanlardan. Ama biz bu kazanları aldık ve çalışır vaziyete getirdik.' Lisans eğitim görür gibi 4 yılda gül işlemeyi öğrendiler. Gül yağı ve gül suyu çıkarmanın zorluklarından bahsederek, eşiyle birlikte 4 yılda adeta lisans öğrenimi görürcesine bir eğitimden geçtiklerini özetleyen Baltacı, 'Bu mesleği öğrenirken benim 4 senem gitti ama öğrendik. Şimdi bu sistemi çalıştırıyoruz. Yaptığımız işlemlerin tamam doğal yöntemlerden oluşuyor. Suyu, çamuru ve ateşi hep kendimiz hazırlıyoruz. Kazanı iyi kontrol etmemiz lazım ki, gül yağı uçucu olduğu için delik olmaması gerekiyor. Sistemdeki borularda delik bulunmaması gerekiyor. Suyun oranını iyi ayarlamak lazım geliyor' dedi. Kazana konulan su miktarınca gülsuyu elde ediliyor...Gül kaynatırken kaynatılacak çiçek ve kazana konulacak suyun 1'e 3 şeklinde ayarlandığını aktaran Baltacı, 20 kilogram gülden aynı miktarda gülsuyu üretiminin yapıldığını dile getirdi.Baltacı gülün serüvenini geleneksel sistem yanında anlatımını şöyle sürdürdü: 'Gül ve suyu yeterli oranda koyduktan sonra, kazanda kaynatıyoruz. Kaynama sonrasında gül ve suyun buharı yukarıya çıkıyor, oradan kazanın üst kısmından borular yardımıyla, içerisinde soğuk su bulunan soğutma tankına gidiyor. Tanktan geçen buhar, soğuk su ile yoğunlaştıktan sonra damacanaya akmaya başlıyor. Kaynatım sonrasında ilk olarak yağlı su dediğimiz 'Mayası' ortaya çıkmış oluyor. Kullandığımız su, doğal olarak kaynağından gelen suları kullanıyoruz. Kendi içtiğimiz sular ile gül kaynatarak, gülsuyu elde etmiş oluyoruz.' 'Bizim yaptığımız işlem daha doğal' Gül kaynatırken uyguladıkları geleneksel yöntem ile modern fabrika üretimini karşılaştıran Baltacı, 'Fabrikalarda bizim yaptığımız gibi gül orada ateşi görmüyor, direkt olarak buhar kullanılıyor. Böyle olduğu için gül, su, gülsuyu bu şekilde elde ediliyor. Buhar verildiği için asitlenme durumu daha fazla meydana gelebiliyor. Ama biz burada gülü su ile kaynattıktan sonra damıtıyoruz ve gülyağını doğal şekilde elde ediyoruz. Bizim yaptığım işlem sonunda fabrikadan farklı, hafif ve doğal bir gülsuyu elde etmiş oluyoruz' şeklinde konuştu. '1 gram gül yağı elde etmek için gereken gül çiçeği verime göre farklılık gösterebiliyor' Gülsuyunun geleneksel yöntemlerde tekrar kaynatma işlemine tabi tutulmasıyla gül yağının elde edildiğini ileten Baltacı, ' Gül suyunu tekrar kaynattığımızda yağını elde ediyoruz. Tüm bu kaynatımlar baz alındığında da toplamdan, o yılda üretilen gülden ne oranda yağ çıktığının ortalamasını bulmuş oluyoruz. Gülde verimin iyi olduğu dönemlerde, 1 gram yağ 2,5 - 3 kilogram gül çiçeğinden çıkarılabilir. Ama bu yılki ortalama 3,5 - 4 kilogram gül çiçeği dolaylarında görülüyor' ifadelerini kullandı. Gül yağı altın değerinde...1 gram gül yağının 60-70 lira civarından satıldığını ifade eden Baltacı, 'Geçen yıl gül yağının litresi 10 - 11 bin Euro'ya kadar çıktı. Bu da yaklaşık olarak 50-60 bin liraya denk geliyor. Görmüş olduğunuz bu 1 cc yağ bile altın değerinde ve altına eş değerde gidiyor' ifadelerine yer verdi. İşte dünyanın en pahalı yiyeceği. Kilosu 2 bin ile 5 bin Euro arasında. Uluslararası piyasada 'Rus' ticari ürün olarak biliniyor. Fakat son zamanlar İsrail kurduğu tesislerle bu pazarın önemli aktörlerinden biri olmaya başladı. Çeşit çeşit havyarlar içerisinde en kıymetli olanı Mersin Balığı'ndan alınan siyah havyarlardır. Bunun için özel havuzlarda itina ile döllendirilen Mersin Balığı, daha sonra ameliyat ediliyor. Balığın karnı diri diri yarılıyor. Karnından havyar alındıktan sonra tekrar dikilip suya salınıyor. Her çesit balık yumurtasına havyar denilir ancak bazı balıkların yumurtaları özel bir yiyecek olarak ayrıca değerli. Bunlar özellikle Hazar denizinde yaşayan mersin balığından ve bir mersinbalığı olan çirozdan elde edilen yumurtalar. Bunlar içinde siyah havyar en değerlisi olarak kabul ediliyor. Mersin ve çiroz balıkları canlı olarak yakalanır içlerinden yumurtaları çıkarılır karınları dikilerek tekrar suya bırakılıyor. Bu şekilde bir balıktan 3-4 kez havyar elde edilebiliniyor. Tuzlanıp kutulanan havyarlar yüksek fiyattan bütün dünyaya satıliyor. Siyah havyarın en pahalı cinsi ise beluga havyarı.