Haziran ayı enflasyon verileri açıklandı. Beklentilerin altında gelen rakamlar ile yıllık enflasyon yüzde 75.45'ten 71.6'ya geriledi.
Enflasyonda gerileme başladı. Sonbahar ortasına kadar düşüşün görece hızlı gerçekleşmesi bekleniyor. Sabah Gazetesi Yazarı Nurullah Gür konuyu köşesinde kaleme aldı.
İşte Gür'ün o yazısı:
Yıllık enflasyon yüzde 75.45'ten 71.6'ya geriledi. Sonbahar ortasına kadar düşüşün görece hızlı gerçekleşmesi bekleniyor. Ekimde yıllık enflasyonda yüzde 45'i görebiliriz
Enflasyon, tepe noktasından iniş serüvenine başladı. Uzun ve meşakkatli bir yolculuk olacak. Haziranda aylık ve yıllık bazda enflasyon oranının gerileyeceği bekleniyordu. Açıklanan rakamlar beklentilerin de altında gelerek sürpriz yaptı. Piyasalar, enflasyonun aylık bazda yüzde 2'nin hafif üzerinde gelmesini bekliyordu. Gerçekleşen enflasyon ise 1.64 olarak açıkladı.
Yıllık enflasyon ise yüzde 75.45'ten yüzde 71.6'ya geriledi.
Giyim-ayakkabı ve ulaştırma gruplarında ortalama fiyatlar bir önceki aya kıyasla düşüş göstermiş. Diğer harcama kalemlerindeki fiyatlar ise artmaya devam ediyor. Ama genel itibariyle fiyatların artış hızının gerilediği görülüyor. Konut, eğitim ve lokantaotel gruplarında ise aylık fiyat artışları halen yüzde 3'ün üzerinde. Yaz aylarına girmiş olmamıza rağmen, gıda enflasyonu aylık bazda manşet enflasyon rakamından daha yüksek. Yüzde 1.64'lük aylık enflasyonun yaklaşık bir puanı konut ve gıdayla ilgili harcama kalemlerinde görülen fiyat artışlarından kaynaklanmış.
Para politikasının gecikmeli etkilerinin devreye girmesi, reel sektör için maliyet baskısının azalması, döviz kurlarındaki istikrarlı seyir ve baz etkisi sayesinde enflasyon önümüzdeki aylarda kademeli olarak gerileyecek. Sonbahar ortasına kadar düşüşün görece hızlı gerçekleşmesi bekleniyor. Ekim ayında yıllık enflasyonda yüzde 45'i görebiliriz. Sonrasında ise enflasyonun düşüş hızı yavaşlayacak.
Merkez Bankası'nın yüzde 38'lik yıl sonu beklentisi ihtimal dahilinde. Ama yüzde 40'ın üzerinde bir yıl sonu enflasyonu daha yüksek bir ihtimal.
MALİYETİ HAKKANİYETLİ PAYLAŞMAK
Bu yıl asgari ücrete ikinci bir zam yapılmama kararı alınmıştı. Dar gelirli vatandaşlar, enflasyonla mücadelenin maliyetinde kendilerine düşen payı fazlasıyla ödemiş olacaklar. Enflasyon faturasının daha hakkaniyetli paylaşılması için reel sektörün de elini taşın altına sokması gerekiyor. Yukarıda da belirttiğim üzere, maliyet baskısı hafifledi ve kur stabil. Reel sektör için fiyat artışını tetikleyen bahaneler azalıyor. İSO'nun açıkladığı imalat sanayi PMI verilerine göre, haziranda imalat şirketlerinin satış fiyatları enflasyonu, son 4.5 yılın en düşüğüne gerilemiş. Sanayide fiyatlamalar normale dönüyor. Ama hizmet sektöründe fiyat artışları halen katı. İşin kamu sektörünü ilgilendiren boyutu da var.
Fiyatı kamu tarafından yönetilen yönlendirilen ürünler, enflasyonu düşürme yolunda oldukça belirleyici öneme sahipler. Yılın ilk yarısı için enflasyon oranı belli olunca bu tip ürünlerde hemen ÖTV üzerinden zamlar devreye girdi. Örneğin, akaryakıt fiyatlarına 2 TL zam geldi. Benzin ve mazot zamları kaçınılmaz olarak genel enflasyon eğilimini yukarı yönlü etkiliyor. Enflasyonun ateşini söndürmek istiyorsak, fiyatı yönetilen-yönlendirilen ürünlerdeki fiyat değişimlerinde daha stratejik hareket edilmesi lazım. Bir nevi kamu özveride bulunmalı. Bunu yaptığında, ÖTV gibi dolaylı vergilerden elde edeceği gelirler azalacak. Ama onu da enflasyonu artırma riski olmayan diğer vergi kalemlerinden telafi etme şansı var. Bu imkân ve tercihleri yok saymamak lazım. Enflasyondaki başarı kriterimiz sadece rakamlar üzerinden olmamalı. Enflasyonla mümkün mertebe gelir dağılımını bozmadan, hakkaniyetli biçimde savaşmalıyız.
DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR ASLANIN AĞZINDA
Ekonomik milliyetçilik dünya genelinde yaygınlaşıyor. Bu trend Batılı ülkelerde daha belirgin. ABD'den Almanya'ya kadar birçok gelişmiş ülke, yatırımları mümkün mertebe içeride tutmaya çalışıyor. Kızışan jeopolitik riskler ve yükselen korumacı politikalar küresel yatırımlara sekte vuruyor. Özelikle sıfırdan fabrika kurma, şirket satın alımları ve birleşmeleri gibi uzun vadeli sermaye girişlerini içeren doğrudan yabancı yatırımlar, bu süreçten daha olumsuz etkileniyor.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayınlanan son rapor, doğrudan yabancı yatırımlardaki ivme kaybına dikkat çekiyor. 2015 ve 2016 yıllarında küresel toplamda doğrudan yabancı yatırım girişlerinin nominal değeri yıllık 2 trilyon dolar barajını aşmıştı. Doğrudan yabancı yatırımların küresel GSYH'deki payı ise 2000-2007 yılları arasında ortalama yüzde 2.4'e kadar çıkmıştı. Rakamlar 2008'deki küresel krizden bu yana doğrudan yabancı yatırımlarda bir ivme kaybı yaşandığını gösteriyor. 2016'dan sonra derinleşen ticaret savaşları ve jeopolitik çatlaklarla birlikte bu tip yatırım girişleri iyice hız kesti. 2023'te doğrudan yabancı yatırım girişleri nominal değer itibariyle 1.3 trilyon dolara, küresel GSYH'ye oranla ise yüzde 1.2'ye geriledi. Doğrudan yabancı yatırımlar artık aslanın ağzında…