Cesareti, iradesi ve dirayeti ile 78 yaşına kadar dimdik ayakta duran Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç'i cezaevinde birlikte kaldığı en yakın arkadaşı Prof. Dr Cemalettin Latiç anlattı. Bağımsızlığa giden zor ve çetin yıllarda Bosna-Hersek halkına önderlik eden, ülkenin ilk cumhurbaşkanı merhum Aliya İzetbegoviç yirminci yüzyıl Avrupa'sındaki önemli Müslüman düşünürlerinden biridir. Bir aydın olarak dikkat çeken yanı ise İslâm dünyasındaki krizleri sadece fark etmesi değil; krizlerin çözülmesine karşı da ilgisini yoğunlaştırmasıydı. Merhum Aliya İzetbegoviç'i vefatının 15. yılı münasebetiyle rahmet ve özlemle anıyoruz. İşte hayat felsefesi, adaletli tavrı ve mücadelesini yakın arkadaşının dilinden Aliya İzzetbegoviç... Elazığ Belediyesi, 'Bilge Kral' olarak tanınan Boşnak devlet adamı ve bağımsız Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç'in, siyasi hayatı boyunca Müslümanlar için verdiği adalet mücadelesini konu alan bir panel düzenlendi. Belediye Kültür Merkezi'nde yapılan program kapsamında Bosna Milli Marşının yazarı ve aynı zamanda Aliya İzzetbegoviç'in en yakın dava arkadaşı Prof. Dr Cemalettin Latiç ile Bosna Hersek Seyahat Rehberi, Türkiye'den Dünyaya Bakış, Bosna Hersek'in Dünü, Bugünü ve Yarını' gibi eserleri kaleme alan bürokrat, 22. Dönem İstanbul Milletvekili ve Yazar Dr. Hüseyin Kansu da konuşmacı olarak katıldı. Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti zamanında Osmanlı döneminde yapılmış cami ve tekkeleri kapattıklarını belirten Aliya İzzetbegoviç'in en yakın dava arkadaşı Prof. Dr Cemalettin Latiç, ' Sırbistan ve Hırvatistan üniversiteler de bile öğretim üyeleri balkan coğrafyasında, Bosna'da artık kalmayacağını olsa olsa müzeye kaldırılabileceğini ileri sürüyorlardı. Elazığ'da düzenlenen panelde Aliya İzzetbegoviç'i cezaevinde birlikte kaldığı en yakın arkadaşı Prof. Dr Cemalettin Latiç anlattı. İşte böylesine bir atmosfer içerisinde biz gençler Bosna'da öğrenmeye, İslam'ı anlamaya bir gayret gösteriyorduk. Bosna ve tüm Yugoslavya genelinde yeni cami yapmamıza izin vermediler. Bu dönemde, Sırplar yönetimde hakimdiler. Bunların uyguladıkları politikalarla bizim kendi ana dilimizi konuşmamıza yasak getirdiler. Sırpça okuyacaksınız, Sırpça eğitim göreceksiniz diyorlardı. Hatta çocuklarımıza Müslüman ismi vermemiz noktasında da büyük engellerle karşılaşıyorduk. Eğer Müslüman ismi veren olursa devlet kurumlarında onlara görev verilmiyordu. Yani çok yönlü bir baskı altında yıllarca halkımız yaşadı' dedi. 'HAPİSHANEDE BİLE ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRDÜK' İmam Hatip Lisesini bitirdiğinde henüz 20 yaşında olduğunu, komünizmin sadece Yugoslavya'da değil bütün dünyada çökeceğini, yok olacağını ve İslamın yeniden yer yüzünde güçleneceğini söyleyen bir şahsiyetle tanıştığını ve o şahsiyetin Aliya İzzetbegoviç olduğunu aktaran Prof. Dr. Latiç, 'Müslüman gençler fikir kulübü çatısı adı altında bizleri zaman zaman topluyor ve bize İslam'ın geleceğini, güçleneceğini ve komünizmin yok olacağını, yok olmaya mahkum olduğunu bize anlatıyordu. Daha sonra da yazdığı Doğu ve Batı Arasında İslam adlı eseri İslam Deklarasyonu adlı eserinde biz okumaya başladık. Böylece biz gençlere öz güven gelmişti. 1983 senesinde Aliya İzzetbegoviç'in de içinde bulunduğu toplam 13 aydın İslam davasından dolayı tutuklandık. Ben de tutuklanan 13 kişiden birisiydim. Yaşça en küçükleriydim. Ancak hapishanede bile Aliya ve arkadaşları olarak biz yine İslam'ın yakında geleceğini, onun için toplumu hazırlamamız gerektiğini düşünerek hapishanede bile çalışmalarımızı sürdürdük. Biz hapishaneden çıkamama endişesi yaşıyorduk. Ama biz o kadar önemli değildik. Yeter ki bu hareket lideri sağ salim bu hapishaneden çıksın. Acaba sağ salim çıkacak mı diye Aliya için hep kaygı taşıyorduk. Böylesine çok kötü bir tablo vardı. Bizlere akla hayale gelmedik işkenceler ediyorlardı. Bütün bunlara rağmen Aliya hepimize moral veriyordu. Hepimize geleceğe yönelik büyük bir hedef gösteriyordu' diye bilgi verdi. 'DİMDİK AYAKTA DURDU' Elazığ Belediyesi olarak bir çok kültür etkinliğine ev sahiplik yaptıklarını ve ev sahipliği yaptıkları bu etkinliğin sadece Elazığ veya Türkiye'yi değil dünyada mücadele veren mazlumları, insanları çok yakından ilgilendirdiğini, çoğu kişiye örnek olan bir şahsiyeti hep birlikte anacaklarını dile getiren Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz:' Bu çerçevede Bosna Milli mücadelesinde önemli görevler üstlenmiş Bosna Hersek Milli Marşı'nın yazarı, Aliya İzzetbegoviç ile 3 yıl hapishanede birlikte kalmış, Bosna Milli mücadelesinde önemli görevler üstlenmiş Prof.Dr. Cemalettin Latiç aramızdadır. Bilge Lider Aliya İzzetbegoviç kendisiyle ilk görüşmemiz Ankara'da Refah Partisi'nin genel kuruluna katılmak üzere geldiği dönemde olmuştu. Daha sonra bir çok yerde görüşme imkanı elde ettim. Ancak 1998 yılında savaşın bitiş aşamasında, henüz daha izleri çok canlı ve tazeyken Bosna Hersek'e gittim. O dönemde Saray Bosna'yı, verilen mücadeleyi, yapılan çalışmaları çok daha yakından görme imkanın elde ettim. Bosna'nın hemen hemen bombaların şarapnel parçalarından nasibini almamış hiçbir Cami yoktu. Daha sonra bir çok yerde görüşme imkanı elde ettim. Ancak 1998 yılında savaşın bitiş aşamasında, henüz daha izleri çok canlı ve tazeyken Bosna Hersek'e gittim. O dönemde Saray Bosna'yı, verilen mücadeleyi, yapılan çalışmaları çok daha yakından görme imkanın elde ettim. Bosna'nın hemen hemen bombaların şarapnel parçalarından nasibini almamış hiçbir Cami yoktu. Ancak Bosna'da mermi izi olan hiç Kilise de görmedim. Aliya İzzetbegoviç, büyük bir lider aynı zamanda güç eline geçtiğinde de adalet, merhamet sahibi, inancından asla taviz vermeyen biri olarak yaşadı. O cesareti, iradeyi ve dirayeti 78 yaşına kadar dimdik ayakta tuttu' diye konuştu. Aliya İzzetbegoviç Bosna Hersek halkına yaptıklarıyla ışık tutan 'Bilge Kral' Aliya, 'Ey teslimiyet, senin adın İslam'dır', 'Her şeye kadir olan Allah'a yemin ederim ki köle olmayacağız', 'Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır' ve 'Ben Avrupa'ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batı'nın gözü önünde, Batı medeniyeti adına'sözleriyle her zaman hatırlanacak. İzzetbegoviç, modern sorunların Müslümanca çözülmesini temel bir ilke olarak kabul etti. Bu bağlamda, Avrupalı İslâm, İslâm demokrasisi gibi yeni kavram ve anlayışlarla modern İslâm düşüncesini zenginleştirdi. Sahip olduğu derin bilgi birikimi nedeniyle 'Bilge Kral' olarak da anılan Bosna Hersek'in lideri İzetbegoviç, 8 Ağustos 1925'te ülkenin kuzeybatısındaki Bosanski Samac şehrinde dünyaya geldi. Lise eğitimini gördüğü Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da Mladi Müslümani (Genç Müslümanlar) isimli teşkilatın kurucusu olan İzetbegoviç, İkinci Dünya Savaşı boyunca faşist ve sonrasında ise komünist ideoloji ve uygulamalarına karşı çıktı. Genç Müslümanlar ayrıca İkinci Dünya Savaşı sırasında yardım faaliyetleriyle öne çıktı. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Yugoslavya'da yönetimi Komünist Parti yanlılarının alması üzerine ülke statüsü federal cumhuriyetlere ayrıldı. 'Bilge Kral' o dönemde politik İslam'ı savundu ve komünist yöneticilerin hedeflerinden biri haline geldi. İzetbegoviç, 1946 yılında İslamcılık suçuyla üç yıl hapse mahkûm edildi. Üç yıl süren hapis döneminin ardından İzetbegoviç, üniversite eğitimini tamamlayarak 1970 yılında en önemli eserlerinden 'İslam Deklarasyonu'nu kaleme aldı. İzetbegoviç'in bu eseri 1983 yılında soruşturma altına alındı ve 'Bilge Kral' Mladi Müslümani adlı teşkilatı yeniden örgütlemek suçundan bu sefer 14 yıl hapse mahkûm edildi. Müslüman toplumların İslam'a olan ihtiyacını anlatan 'İslam Deklarasyonu' eseri kısa bir süre içinde Bosna Hersek halkının dikkatini çekerken İzetbegoviç, 1988 yılının sonunda eski Yugoslavya hükümeti tarafından çıkarılan 'sözlü muhalefet sebebiyle cezalandırılanlara tanınan aftan' yararlanarak serbest kaldı. İzetbegoviç, hapis yattığı yıllar boyunca inandığı değerlere ışık tutmaya devam etti. Hapisteyken, İslam'ı sade bir dille anlattığı 'Doğu ve Batı Arasında İslam' isimli eserini tamamladı. Aliya İzzetbegoviç'in Müslüman aydın olarak görülmesinin haklı gerekçelerden biri, Doğu Batı Arasında İslambaşlıklı eserinin girişinde, günümüz medeniyetinin şekillenmesinde İslâm'ın rolünü soruşturmasıdır. Bosna Hersek'li bir Müslüman olarak İzzetbegoviç, bağımsızlık savaşına kadar nerdeyse hayatının önemli bir bölümünü, 'ötekileştirme' tutumunun bir muhatabı olarak geçirmiştir. Kapitalist ekonominin 'ötekisi' olarak, sosyalist Yugoslavya'nın vatandaşıdır; Yugoslavya'nın asıl unsuru olan Sırp milliyetçiliğinin 'ötekisi' olarak, Boşnak'tır; ateist marksistlerin 'ötekisi' olarak, dindar ve Hıristiyan komşularının 'ötekisi' olarak da Müslümandır. Sözü edilen 'öteki' kimlikler arasından İzzetbegoviç'in İslâm'ı üst kimlik olarak seçtiği görülmektedir. Boşnak lider, Bosnalı Müslümanların silahsız bir şekilde savaşla yüzleştikleri İkinci Dünya Savaşı'nda tecrübe edilen durumun tekrarını önlemek amacıyla 1990 yılında Demokratik Eylem Partisini (SDA) kurdu. 'BENİM HOŞGÖRÜM AVRUPA DEĞİL İSLAM KÖKENLİDİR' 1994'te savaş devam ederken bir Alman dergisine şunları söylemişti: 'Benim hoşgörüm Avrupa değil İslam kökenlidir. Eğer hoşgörülüysem öncelikle ve en çok Müslüman olduğum için, ancak ondan sonra Avrupalı olduğum içindir. Avrupa, parıldayan gerçeklere rağmen kendisini kurtarmaya kesinlikle muktedir olamadığı kuruntulara sahiptir. SDA, 18 Kasım 1990'da yapılan ilk çok partili seçimde parlamentodaki 240 milletvekilliğinden 86'sını kazandı. İzetbegoviç önderliğindeki Bosna Hersek, 29 Şubat-1 Mart 1992'de bağımsızlık referandumuna giderek yüzde 99,4 'evet' oyuyla bağımsızlığını ilan etti. Örneğin, Bosna'daki bu savaş sırasında, yüzlerce kilise ve cami yıkıldı. Bunlardan bir teki bile Boşnaklar tarafından yıkılmadı, hepsi Avrupalılar tarafından yıkıldı. Türk idarecileri dünyanın en yumuşak yöneticileri değillerdi, ama tüm Hıristiyan halklar ve onların Ortaçağdan kalma en önemli anıtlarının hepsi 500 yıllık Türk idaresi boyunca ayakta kalabildi. Bu bir gerçek. Belgrad'dan fazla uzak olmayan Fruska, Gora Tepelerinin meşhur manastırları Türk yönetiminin 300 yılı boyunca ayakta kaldı, ama üç yıllık 'Avrupalı' yönetimine dayanamadı. II. Dünya savaşı sırasında yakılıp yıkıldılar. Faşizm ve komünizm Asya'nın değil Avrupa'nın ürünleridir. Ve şimdi bile Avrupa, Balkanlar'da faşizmin ortaya çıkışına karşı fazla bir hassasiyet göstermemiştir. Avrupa'ya değer veriyor ve takdir ediyorum ama kanımca kendisini olduğundan çok daha büyük görüyor.' (Tarihe Tanıklığım, s. 196) HALKINA ULUSLARARASI ARENADA TANINAN BİR DEVLET VE BAYRAK BIRAKTI Bosna Hersek'in bağımsızlığını kabul etmeyen Sırplar, burada etnik temizliğe başladı. Ülkede 1992-1995 yılları arasında yaşanan kanlı savaşta binlerce Boşnak hayatını kaybetti. Savaşta Boşnakların ayakta kalması için tüm gücüyle mücadele eden İzetbegoviç, Bosna Hersek'in egemenliği için halkına önderlik etti. İzetbegoviç, 21 Kasım 1995'te ABD'de savaşı sonlandıran Dayton Barış Antlaşması'nı imzaladı. 'Bilge Kral' halkına uluslararası arenada tanınan bir devlet ve bayrak bıraktı. Sağlık sorunları nedeniyle 2000'de Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi ve SDA'daki başkanlık görevinden ayrılan İzetbegoviç, geçirdiği iç kanama sonucu 19 Ekim 2003'te Saraybosna'da vefat etti. Ölüm döşeğinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen İzetbegoviç, Erdoğan'a 'Bosna Hersek'i sana emanet ediyorum.' demişti. Kaynak: Fikriyat...