Kütleçekimi veya çekim kuvveti evrendeki her şeyi birbirine bağlı tutan, tuhaf gizemli bir yapıştırıcı gibidir. Ancak çekim kuvvetinin cazibesi bu kadarla sınırlı değil. Çünkü uzay-zamanı bükme kabiliyetiyle, fark edilmesi çok zor olan uzaktaki nesneler görülebilir. Einstein tarafından tahmin edilen ve adı kütleçekimsel mercekleme olan bu etki, Hubble Uzay Teleskobu'nun yeni keşfinde gösterildi.
Resmin ortasında parlak, yüzüne benzer bir yapı görülmekte ve bu yapının etrafında dört parlak nokta bulunuyor. Bu noktaların ortasında da altın renginde parlayan iki nokta daha var. Buna Einstein Halkası adı veriliyor ve resimde altı değil üç galaksi mevcut; bunlardan ikisi halkanın ortasındayken bir kuasar (yıldızsı gökcismi) da arkasında bulunuyor. Arkadaki galaksinin ışığı, ön plandaki iki galaksinin kütleçekim alanından geçerken bozuluyor ve büyüyor.
Ön plandaki iki galaksinin kütlesi çok yüksek olduğu için, bu galaksilerin etrafında uzay-zamanda külteçekimsel bir eğrilik meydana geliyor. Bu uzay-zamandan geçen herhangi bir ışık bu eğriliği takip ediyor ve teleskoplara bozulmuş ama aynı zamanda büyümüş bir şekilde ulaşıyor.
Bu, evrenin hem uzak hem de yakın noktalarını araştırmak için gerçekten yararlı bir araç. Yeterli kütleye sahip her şey kütleçekim merceği görevi görebilir. Bu, burada gördüğümüz gibi bir veya iki galaksi ya da arkalarındaki birçok nesneden harika bir ışık lekesi üreten devasa galaksi kümeleri anlamına gelebilir.
Uzayın derinliklerini araştıran gök bilimciler, bu şekilde merceklenen uzak galaksileri çok daha ince ayrıntılarla görmek için bu ışık lekelerini ve kopyalanan görüntüleri yeniden oluşturabilirler. Ancak kütleçekimsel merceklemenin yapabileceği tek şey bu değil. Bir merceğin gücü, etrafında döndüğü kütle ile doğrudan ilişkili olan kütleçekimsel alanının eğriliğine bağlı.
