Nisan ayı sonunda Peru, 41 yaşındaki Kanadalı turistin linç görüntüleriyle dünyanın gündemine geldi. Amazonlar'da yaşayan yerlilerin, 81 yaşındaki şifacılarını öldürmekle suçladıkları Kanadalı turistin boynuna ip takarak, yerlerde sürükleme anları, dünyayı şoke etti. 81 yaşındaki şifacı Olivia Arevalo'yı para tartışması üzerine katletmekle suçlanan Sebastian Woodroffe'un ölümü, maktulün de bölgeye gelme sebebi olan 'ayahuasca' isimli bitkinin yarattığı turizmi durdurmadı. Halüsinasyonlara neden olan 'ayahuasca'dan medet uman insanlar, Peru'ya akın ederek psikolojik sorunlarından kurtulmaya çalışıyor. Amazon yerlilerinin yerel dilleriyle nağmeler okuyan bir şaman, önce sert bir cins tütünü içerek, turistin yüzüne üflüyor. Sonra da yaklaşık bir çay bardağına sığacak kadar, koyu renkli ve halüsinasyonlara neden olan sıvıyı içiriyor. İçenler, bilinçlerini kaybederek halüsinasyonlar görmeye başlıyor. Her yıl binlerce turist Peru, Kolombiya ve Ekvator'a giderek bu uyuşturucuyu deniyor. Şanslı olanlar yaşadıkları deneyimin 'kendileriyle barışmalarını' ve 'zihinlerinin daha doğru çalışmasını' sağladığını öne sürerken, şanssız olanlar arasında hayatını kaybedenler dahi var. En az 11 kişi, son 10 yılda ayahuasca turizmi sırasında hayatını kaybetti. Bunlardan biri, tören sırasında bilincini kaybederek hayatını kaybettikten sonra şaman tarafından gömüldü. Bir başkası ise halüsinasyon gördüğü sırada, buraya birlikte geldiği arkadaşına bıçakla saldırdı. Kanadalı arkadaşı, kendini saldırıdan korumak isterken, eskiden meşhur yatırım bankası Goldman Sachs'te çalışan bu adamı öldürdü. 1963'te hippi şair Allen Ginsberg'in modern dünyaya tanıttığı 'ayahuasca' son yıllarda oldukça popüler oldu. Lindsay Lohan ve Sting gibi isimler, 'hayatlarını değiştiren bir deneyim' yaşadıklarını iddia ederken, Leonardo DiCaprio da konuyla ilgili bir belgeselin yapımcısı oldu. Ancak Peru'nun 'ulusal miras' kabul ettiği ayahuasca törenlerinin denetimsizliği, insan sağlığına tehdit oluşturmaya devam ediyor.