Binlerce yıllık tarihe sahip mısır piramitlerinin çözülen ilginç gizemlerine bir yenisi daha eklendi. Herkesin merak ettiği ve o yıllarda böyle bir yapının nasıl inşa edilmiş olabileceği herkesin aklını kurcalarken, uzun çalışmalar sonucunda binlerce yıllık bu gizem de aydınlatılmış oldu. İşte Mısır Piramitlerinin esrarengiz gizemlerine ilişkin o ilginç detaylar... Mısır'ın başkenti Kahire yakınlarındaki Gize kentinde yer alan Mısır Piramitleri günümüzde dahi gizemini koruyor. Bölgede birçoğu dönemin firavunları için lahit görevi gördüğü bilinen 118 ila 139 kadar piramit yer aldığı tahmin ediliyor. 3 büyük piramidin yer aldığı Gize'deki en büyük ve en eski piramit olan Keops Piramidi, Dünyanın Yedi Harikası'ndan günümüze kadar ulaşan tek eser olarak biliniyor. Yaklaşık 20 yılda yapıldığı tahmin edilen Keops Piramidi'nin, içerisinde lahiti de yer alan Mısır Firavunu Keops adına yapıldığı düşünülüyor. Bölgede yapılan araştırmalarda elde edilen son bilgiler, MÖ. 2600'lü yıllarda inşa edildiği düşünülen Keops Piramidi için iki milyondan fazla taşın bu noktaya nasıl taşındığına dair bulguları ortaya koydu. Wadi al-Jarf bölgesinden getirilen kireç taşları son derece kusursuz bir biçimde işlendi ve piramidi inşa etmek için hazır hale getirildi. İşlenen taşlar Nil Nehri üzerinden Gize'ye kanal sistemi sayesinde küçük teknelerle transfer edildi. Bu beyaz renkli ve son derece prestijli taşlar, 6 milyon taşla inşa edilen piramide son tabaka olarak yerleştirildi. Cilalanan ve bu sayede Güneş ışınlarını yansıtan taşlar, piramidin kilometrelerce öteden bile fark edilmesini sağladı. Fakat 14'üncü yüzyılda Memlük Sultanı Hasan döneminde kireç taşlarının birçoğu piramitten söküldü ve cami inşa etmek için kullanıldı. Piramite ait taşlarla yapılan camiler günümüzde başkent Kahire civarında hala ayakta duruyor. Piramit üzerinde kalan taşlar yüzyıllar boyunca Sahra Çölü'nün sıcak güneşine maruz kaldı. Bölgede meydana gelen depremler de piramit üzerindeki taşları zaman içerisinde gevşetti ve yapıya zarar verdi. Piramitten düşen taşlar, bölgenin düzenli görünümünü sağlama amacıyla başka yerlere taşındı. Antik Mısır Medeniyeti'ne dair her geçen gün yeni bulgulara erişiliyor. İngiltere'de yayınlanan 'The Nile: Egypt's Great River' adlı yeni bir televizyon programı, Mısır Piramitleri'ni mercek altına alıyor. Programın sunucusu Bettany Hughes, Antik Mısır Medeniyeti'nin konuşma dilini kayda geçirmek için bir tür yazı dili kullandığını ve yazının, günümüzde krallığın izlerini inceleyen tarihçilere ışık tuttuğunu söylüyor. Peki Antik Mısır Medeniyeti'nin kullandığı yazı türü olan Hiyeroglif, modern dillere nasıl tercüme edildi? Bu soruya cevap veren Bettany Hughes, arkeologların bir taş sayesinde tercüme gerçekleştirdiğini anlatıyor. 'Antik medeniyetin kullandığı dil Mısır Hiyeroglifiydi fakat Hiyeroglifi tercüme etme becerisini geçen yüzyıllarda kaybettik' diyen Hughes, Mısır Krallığı'nın bu sebeple son derece gizemli bir medeniyet olduğuna dikkat çekiyor. 1899 yılında Nil Deltası'nda görev yapan bir Fransız askeri tarafından tesadüfen Rosetta Taşı keşfedildi. MÖ. 196 yılında yazıldığı tahmin edilen taş üzerinde Demotik, Hiyeroglif ve Antik Yunanca dilleri ile yazılmış metin bulunuyor. Taşın en tepesinde ve ortasında Hiyeroglif ve Demotik, en altında ise Antik Yunanca dili yer alıyor. Londra'da Britanya Müzesi'ne taşınan taş, Antik Mısır yazınlarını tercüme etmek için kullanıldı. Taş üzerinde okunabilen tek dil olan Antik Yunanca'da, tespit edilen ilk kelime 'doğum günü'ydü.