Pablo Escobar'ın oğlu Sebastian Marroquin babasının hayatını anlatan 'Narcos' dizisini eleştirdi. Çocukken 'fantezi dünyası'nda yaşadığını, ilk zamanlar 'kendi Disneyland'ının olduğunu' söyleyen Marroquin, kısa sürede 'paranın suyunu çektiğini', dizide ise babasının 'lüksün tadını çıkarıyormuş gibi' anlatıldığını ifade etti. 'Ama öyle değildi. Her şeyimiz yok oldu, pek çok tanıdığımız öldürüldü. Dünyadaki bütün paraya sahip olabilirsiniz ama huzurunuz yoksa neye yarar ki' diyen Marroquin, babasının geçmişinden 'onun yolundan uzak durmayı öğrendiğini' kaydetti. '4 milyon dolarımız vardı ama açlıktan ölüyorduk' Marroquin, babasının 2 milyon doları yakmadığını, bunun dizi için üretilmiş bir hikaye olduğunu belirterek şunları söyledi: 'Gerçekte olanı anlatayım. Babam kendisi için inşa ettiği hapishaneden kaçmıştı. Bütün arkadaşları düşmanı olmuştu. CIA, DEA, Kolombiya hükümeti, bütün karteller... Açlıktan ölüyorduk ama yanımızda 4 milyon dolar nakit para vardı. İşte o zaman öğrendim, özgürlük olmadan para bir hiç. Düşünsenize, yatağımın yanında milyonlarca dolar vardı ama ölüyordum neredeyse. Köşedeki markete gidip yiyecek alacak özgürlüğümüz yoktu.' 'Babam intihar etti' Babasının polisler tarafından çatışma sırasında öldürülmediğini de savunan Marroquin, 'Babam dünyada hiçbir ülkenin bizi kabul etmeyeceğini, bizi kurtarmak için ölmesi gerektiğini anlamıştı' dedi. Marroquin, babasının öldüğü 2 Aralık 1993'te, 10 yıl boyunca hiç kullanmamasına rağmen, yedi defa telefon açtığını belirterek, 'Bunun kayıtları var. Ben babamın yakalanmak için bunu yaptığını anladım. Böylece biz serbest kalacaktık. Bu nedenle babam düşmanları tarafından çevrelendiğinde kendini öldürdü' diye konuştu. Marroquin, babasının intihar ettiğinden emin olduğunu söyledi: 'Dizide gösterildiği gibi babamı bulup sıkıştıran polis değildi. Babamdan çok korktukları için önce haydutları (Los Pepes Karteli'ni) saklandığı eve gönderdiler. Daha sonra ölüsüyle fotoğraf çektirdiler, 'Bakın biz bulduk, öldürdük' diye. Bakın bize hep şunu söylerdi 'Telefon ölümdür.' Eğer bir gün içerisinde yedi kez telefon açıyorsanız ölmek istiyorsunuzdur.' 'Kolombiya'da polis de haydut' Babasının 'Silahımda 15 kurşun var. Kuşatılırsam 14'ünü düşmanlarıma karşı kullanırım, son kalanı da kendime sıkarım' dediğini anlatan Marroquin şöyle devam etti: 'Bana nasıl intihar edeceğini de anlatırdı, hatta öğretirdi. Çünkü Kolombiya'da polis de haydut; diğerlerinden tek farkı üniforma giymeleri. Bana yakalanmamak için nasıl intihar etmem gerektiğini anlatırdı. 'Ağzına, şakağına, çenene sıkmayacaksın... Ölmek istiyorsan kendini sağ kulağından vurmalısın' demişti. Ve bilin bakalım otopsi raporlarında ne çıktı? Babamı öldüren kurşun sağ kulağından girmişti!' Marroquin, babasıyla Beyaz Saray önünde çektirdiği fotoğrafı 'Bence ABD'ye, Pablo Escobar'ı ne kadar güçlü bir adam yaptığını hatırlatıyor' sözleriyle anlattı. Kendisinin, annesinin ve kız kardeşinin 15'er, babasınınsa 50'den fazla koruması olduğundan bahseden Marroquin, 'Silahlar her yerdeydi. Çiftliğimizde silahlı adamların hepsi hem hayduttu hem de bana dadılık yapıyordu; çünkü hiç arkadaşım yoktu. Okuldaki arkadaşlarımın hiçbiri bana yaklaşmıyordu. Ben de korumalarla arkadaş oldum' diye konuştu. Marroquin, kendilerine ait bir havaalanı, futbol sahası, tenis kortu, 10'dan fazla villa olduğunu olduğunu, çiftliklerindeki hayvanat bahçesinde de dünyanın dört bir yanından getirilmiş 10 binden fazla hayvan türü bulunduğunu anlattı. 'Hamburger helikopterle gelirdi' Marroquin, 'Hacienda'da (Escobar'ın çiftliği) her şeyi isteyebilirdiniz. Eğer yoksa almak için helikopter gönderirlerdi. Mesela bir keresinde helikopterle hamburger getirmişlerdi. Ama tüm bu zamanı hayatımın kalanına oranlayacak olursam bana 5 dakika gibi geliyor' dedi. Kaynak: Habertürk