Gazze'de on yıllardır ateş açma, zorla girme, tarım arazileri ve binalarının yağmalanması gibi birçok İsrail ihlaline maruz kalan Vadi es-Selka köyü, son olarak da üç çocuk şehidin üzüntüsünü yaşadı. İsrail ordusunun sınırın yakınında bulunanların 'Çocuk mu genç mi?,' 'Oyun mu oynuyor bomba mı yerleştiriyor?' bilecek kadar yüksek ve gelişmiş teknolojik imkanlara sahip olduğunu belirten Filistinli aileler, İsrail'i 'çocuklarını infaz etmekle' suçluyor. İsrail, bu kez de abluka altındaki Gazze Şeridi sınırında kuş yakalamak ve koyunlarına ot toplamak için bir araya gelen üç çocuğun hayallerini mahvetti. Ancak bundan daha acı olan şey ise, bu vahşete rağmen tüm dünyanın büyük bir sessizliğe bürünmüş olması! Gazzeli üç arkadaş, başlarına geleceklerden habersiz kuş yakalamak ve ot toplamak için 28 Ekim'de gün batımından yarım saat sonra sınırdaki Vadi es-Selka köyünün doğusunda buluştu. İsrail füzeleri, yabani kuşları yakalamak için ağ yerleştirmeye çalışan 13 yaşındaki Muhammed es-Satari, evlerinin yanındaki küçük ahırda beslediği koyunlar için ot toplamaya çalışan 14 yaşındaki Halid Ebu Said ve arkadaşlarına eşlik eden 13 yaşındaki Abdulhamid Ebu Zahir'i hedef alacaktı. Üç arkadaşın belki de basit bir akşam yemeği ve çayla bitirmeyi ümit ettiği bu anlar bir İsrail füzesiyle son buldu. Düşen füzenin ardından gökyüzünü kaplayan İsrail keşif uçakları ile helikopterler ve onlara eşlik eden topçu mekanizmaları dakikalar içerisinde sınır bölgesini savaş alanına çevirdi. İsrail bu saldırıyla doğa tutkunu üç samimi arkadaşın gülüşlerini ve hayallerini paramparça etti. Köylerinin İsrail-Gazze sınırında bulunması kendi seçimleri olmadığı gibi tehlikeli bu bölgede bulunmaları da tuhaf bir durum değildi. AA muhabirine konuşan şehit çocukların aileleri, İsrail ordusunun ilk aşamada ambulansların olay yerine ulaşmasına izin vermediğine dikkati çekti. Aileler, belki de saldırı anında çocukların hepsinin veya hiçbirinin hayatını kaybetmediğini ancak ambulansın gecikmesi nedeniyle çocuklarının yaşamını kaybetmiş olabileceğini belirtti. Han Yunus kentindeki Filistin Kızılayı İlk Yardım Merkezi Müdürü Muhammed el-Hesa'nın açıklamaları da bunu destekler nitelikte. İsrail güçlerinin cesetleri almalarına izin verdiğinde, çocuklardan ikisinin cesedinin çömelir pozisyonda olduğuna işaret eden Hesa, çocukların belki de füzelerden veya mermilerden sakınmak için duvar dibine sığındığını ifade etti. İsrail ordusunun sınırın yakınında bulunanların 'Çocuk mu genç mi?,' 'Oyun mu oynuyor bomba mı yerleştiriyor?' bilecek kadar yüksek ve gelişmiş teknolojik imkanlara sahip olduğunu belirten aileler, İsrail'i 'çocuklarını infaz etmekle' suçluyor. Şehit Muhammed es-Satari'nin babası İbrahim (46), aynı mahallede oturan ve küçüklüğünden bu yana arkadaş olan 3 çocuğun genelde boş vakitlerini birlikte oyun oynayarak geçirdiğini ve kuş yakalamayı sevdiğini söyledi. İsrail'in hava saldırısında ölmeden bir saat önce Muhammed'in, tarlada kendisine yardım ettiğini ve işini bitirince arkadaşlarıyla oyun oynamak için yanından ayrıldığını anlatan baba İbrahim, oğlunun sınırın yakınlarına kuş yakalamak için ağ koymaya gittiğini, İsrail'in çocukların bomba yerleştirdiği iddialarının ise gerçek olmadığını ifade etti. 'Muhammed'in yabani kuşlar yakalamak ve onlara bakmak gibi bir tutkusu vardı.' diyen İbrahim, oğlunun Kur'an-ı Kerim'den 23 cüzü ezberlediğini, son zamanlarda da eve destek için bisiklet tamir işlerini öğrendiğini dile getirdi. Halid Ebu Said'in babası Muhammed de oğlunun, akşam ezanından sonra koyunlara ot toplamak için arkadaşlarıyla sınır bölgesine gittiğini söyledi. Evlerinin yakınlarında küçük bir ahırları olduğunu ve Halid'in küçüklüğünden beri koyunlara ot topladığını anlatan baba Muhammed, 'Evladımın ilk kez gittiği bir yer değildi orası. Ama son kez gittiği yer oldu.' sözleriyle acısını dile getirmeye çalıştı. Hava saldırısının gerçekleştiği dakikalarda neler olduğunu anlamak için evin kapısına koştuğunu belirten Muhammed, daha sonra üç kişinin şehit olduğu haberini aldığını ancak oğlu Halid'in şehit olanlar arasında olabileceğinin aklına gelmediğini, sınır bölgesinden her zaman ki gibi bilgisayar oyunu oynamak üzere bir internet kafeye geçtiklerini düşündüğünü aktardı. 'Çocuklar oyuna dalmıştır. Ondan hemen eve dönmediler dedik.' ifadelerini kullanan Muhammed, oyun oynayan çocukların hedef alınabileceğini nasıl ihtimal dışında tuttuklarını anlatmaya çabaladı. İsrail'in, saldırı düzenlediği bölgeye ambulansların girişini engellediğinde çok sinirlendiğini kaydeden Muhammed, 'Oğlumun şehit olduğunu bilmiyordum. Başka birinin hayatının kurtarılmasını isteyen her insanın hissedebileceği şeylerdi hissettiklerim.' diye konuştu. Muhammed, İsrail ordusunun, sivil, asker, yaşlı, çocuk, genç ayrımı yapmadan Gazze'deki herkesi hedef aldığını söyledi. Vakit geçip de Halid eve dönmeyince endişelenmeye başlayan Anne Selva (47) ise içine oğlunun da saldırıya uğrayanlar arasında olabileceği korkusunun düştüğünü belirtti. Birkaç dakika sonra çığlıklarla kapıyı çalan Halid'in kız kardeşleri, sosyal paylaşım sitelerinde morga kaldırılan şehitlerin arasında Halid'in fotoğrafını gördüklerini annelerine söylüyor. Aile, annesinin ifadesiyle 'Koyunlara ot toplamaya gitme suçuyla parçalara ayrılan' çocuğun o fotoğrafının şokunu atlatamadı. Halid'in şehadeti üzerinden geçen iki günün ardından Selva hanım titrek sesiyle 'Halid'in yokluğu evde kardeşlerinin dolduramayacağı büyük bir boşluk bıraktı.' dedi. Şehid üç çocuktan biri olan Abdulhamid'in babası Muhammed Ebu Zahir, 'Dünya, Gazze'de üç çocuğun öldürülmesi karşısında sessiz kaldı.' dedi. Bu suçun 'dünya vicdanını sarsması' gerektiğini vurgulayan Ebu Zahir, 'İsrail'in katlettiği bu masum çocuklar, gezinti amacıyla orada bulunuyorlardı. Başka bir şey için değil.' diye konuştu. Ebu Zahir, ilk yardım ekiplerinin kendisine çocuklardan ikisinin birbirine sarılmış halde bulunduğunu söylediğini, bunun da o anlarda halen hayatta olduklarına işaret ettiğini belirtti. Ebu Zahir, çocukların İsrail ordusunun Gazze'deki ilk yardım ekiplerinin müdahalesine engel olması nedeniyle hayatını kaybettiğini vurguladı.