Avrupa Birliği (AB) liderleri dün gerçekleştirilen özel Brexit zirvesinde İngiltere ile varılan ayrılık anlaşmasını ve tarafların gelecekteki ilişkileri hakkındaki siyasi deklarasyonu onayladı ancak süreçle ilgili belirsizlikler devam ediyor. Brüksel'de düzenlenen Brexit zirvesinde İngiltere ile varılan ayrılık anlaşması ve tarafların gelecekteki ilişkileri hakkındaki siyasi deklarasyon onaylandı. Şimdi anlaşmanın İngiliz parlamentosundan ve Avrupa Parlamentosundan (AP) onay alması gerekiyor. Brexit anlaşmasına göre İngiltere ile AB vatandaşları karşılıklı olarak yaşadıkları ülkelerdeki kazanılmış haklarını koruyacak ancak iş gücünün serbest dolaşımı bitecek. İngiltere ve AB arasında vizesiz seyahat ise devam edecek. İngiltere AB'ye, birliğin bütçesine taahhütlerinden kaynaklanan yaklaşık 40 milyar sterlinlik bir ayrılık ücreti de ödeyecek. NORMAL SÜREÇ Anlaşmanın gerekli onayları alması halinde İngiltere 29 Mart 2019 gecesinden itibaren AB'den resmen ayrılmış olacak. Hemen ardından başlayacak 21 aylık 'geçiş sürecinde' taraflar gelecekteki ilişkilerine ilişkin müzakereleri sürdürecek. 'TEDBİR MADDESİ' Müzakerelerin en önemli ayağını da AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti ile İngiltere'nin parçası Kuzey İrlanda arasında fiziki sınır oluşturulmamasını sağlayacak kapsamlı serbest ticaret anlaşması oluşturacak. Taraflar böyle bir anlaşmaya 31 Aralık 2021'e kadar varamaz ise bu defa devreye üzerinde anlaşılan 'tedbir maddesi' girecek. Ancak taraflar Temmuz 2020'den önce 'geçiş sürecini' 2 yıl daha uzatmak üzerinde de anlaşabilecek. Böyle bir uzatma olmaması halinde devreye girecek 'tedbir maddesi'yle İngiltere'nin bütünü, belirsiz bir süre için AB ile Gümrük Birliği içinde kalacak. İngiltere'nin tek yanlı olarak çekilemeyeceği bu düzenleme içinde ülke bazı AB kurallarına da tabi olmayı sürdürecek. 'Tedbir maddesinin' AB ile daha yakın bir ilişki içinde kalmasını öngördüğü Kuzey İrlanda ile İngiltere arasında mal dolaşımında ise 'düzenleyici kontroller' yapılacak. Taraflar hedeflenen kapsamlı serbest ticaret anlaşması üzerinde anlaşmaya varana dek İngiltere pek çok yönüyle fiili AB üyesi olarak kalacak ancak Avrupa Parlamentosu başta olmak üzere birliğin karar ve yönetim kademelerinde temsil hakkını yitirecek. Öte yandan, tarafların gelecekteki ilişkileriyle ilgili varacakları anlaşmanın İngiliz parlamentosu ve Avrupa Parlamentosuna ilaveten 27 üye ülkenin parlamentolarınca da onaylanması gerekecek. 'Tedbir maddesi' İngiltere'nin AB'den anlaşmasız ayrılık ihtimalini de ortadan kaldıracak. İTİRAZLAR Brexit anlaşması özellikle 'tedbir maddesi' yüzünden İngiltere'de hem sert Brexitçilerin hem de ılımlı Brexitçiler ile AB'de kalınmasından yana olanların tepkisini çekiyor. Sert Brexitçiler anlaşmayla İngiltere'nin AB'nin uydu devletine dönüşeceğini ve Kuzey İrlanda'nın da ülkeden kademeli kopacağını savunuyor. Sert Brexitçilere göre İngiltere AB'ye ödeyeceği ayrılık ücreti ile elindeki en önemli müzakere kozunu da yitirmiş olacak. Sert Brexitçiler, AB'nin tedbir maddesinin kaldırılmasını engelleyerek İngiltere'yi Gümrük Birliği içinde mahsur bırakacağını iddia ediyor. Bunlara göre AB üyesi ülkeler de tedbir maddesini İngiltere ile ikili sorunlarının müzakerelerinde koz olarak kullanmaya yönelebilecek. Ilımlı Brexitçiler ile AB yanlıları da anlaşmanın İngiltere'yi, üye sıfatıyla yönetiminde söz sahibi olduğu AB'nin pasif parçası haline getireceği eleştirisini yöneltiyor. İŞTE O SENARYOLAR İngiltere'de hemen hemen hiç kimsenin memnun olmadığı Brexit anlaşmasının bu nedenle parlamentodan onay alması da zor görünüyor. 650 sandalyeli İngiliz parlamentosunun alt kanadı Avam Kamarasında İngiltere Başbakanı Theresa May'in liderliğindeki Muhafazakar Partinin 315 milletvekili bulunuyor. May hükümeti Kuzey İrlanda'nın aşırı sağ ve İngiltere ile birlik yanlısı Demokratik Birlik Partisinin (DUP) 10 milletvekilinin desteğiyle azınlık hükümeti kurabilmiş durumda ancak DUP anlaşmaya ret oyu vereceğini ilan etti. Muhafazakar Parti içindeki yaklaşık 60 sert Brexitçi milletvekili ile 15 kadar AB üyeliği yanlısı milletvekilinin de ret oyu vermesi bekleniyor. May'in muhalefet partilerinden 15 kadar milletvekilinin desteğini alabileceği bekleniyorsa bile bunun da Brexit anlaşmasının parlamentodan geçmesini sağlayacak 326 sayısına yaklaşmaya yetmeyeceği belirtiliyor. Parlamentonun üst kanadı Lordlar Kamarasının çoğunluğu da AB üyeliği yanlılarından oluşuyor. Lordlar daha önce AB müktesebatını İngiltere'nin iç hukuku haline getirecek Brexit yasasını geri çevirerek hükümete zorluk çıkarmıştı. Şu an için gündemde olmasalar da Brexit anlaşması önlerine geldiğinde bu konuda da bir engel çıkarmaları ihtimaller arasında yer alıyor. Brexit anlaşmasının 25 Aralık'taki Noel'den önce Avam Kamarasında oylamaya sunulması hedefleniyor. Bunun öncesinde anlaşmanın çeşitli yönleriyle parlamentoda günler boyunca tartışılması öngörülüyor. Anlaşmanın parlamentodan onay alamaması halinde ülkeyi bekleyen seçenekler karmaşık bir tablo oluşturuyor. YENİDEN MÜZAKERE Parlamentonun reddini takiben Theresa May anlaşmayı Brüksel ile yeniden müzakere etmeyi ve hızlı bir şekilde bazı değişiklikler yapılmasını sağlamayı deneyebilir. Ancak bu, AB tarafında daha şimdiden dışlanmış bir seçenek durumda. İSTİFA İkinci seçenek May'in başarısızlığı kabullenip istifa etmesi olabilir. Öte yandan, parti içi muhalefetin de May'i devirmesi beklenebilir. Bu, seçilecek yeni parti lideri ve başbakanın Brüksel ile Brexit'i yeniden müzakere etmesi anlamına gelebilir. ERKEN SEÇİM May'in istifa etmek yerine ülkeyi erken genel seçime götürmesi de olasılıklar arasında yer alıyor. Ancak May'in geçen sene ülkeyi götürdüğü erken seçimde partisinin parlamentodaki çoğunluğunu yitirdiği göz önüne alındığında, İngiliz siyasetçinin böyle bir senaryoda koltuğunu koruması zor görünüyor. GÜVEN OYLAMASI Bir diğer ihtimal de ana muhalefetteki İşçi Partisinin hükümet hakkında güven oylaması talep etmesi olarak görülüyor. May'in azınlık hükümetine dışarından destek veren DUP anlaşmaya içerdiği 'tedbir maddesi' nedeniyle ret oyu vereceğini ilan etti. DUP güven oylamasında da hükümete desteğini çekerek May'in devrilmesine kapı aralayabilir. Bu, ülkenin erken seçime gitmesiyle sonuçlanacak bir süreci başlatır. YENİ REFERANDUM Senaryolar arasında ülkenin Brexit konusunda yeni bir referanduma gitmesi de yer alıyor. İngiltere'de yeni referandum için yürütülen çok sayıda kampanya bulunuyor. Bunlara Macar asıllı ABD'li iş adamı George Soros mali destek sağlarken, eski başbakanlardan Tony Blair'in de aralarında yer aldığı bazı eski siyasetçiler de destek veriyor. Referandumda AB'de kalınmasından yana sonuç alınması durumunda İngiltere'nin 50. maddenin durdurulması için başvurması gerekiyor. İngiltere'nin maddeyi tek yanlı durdurup durduramayacağıyla ilgili hukukçular arasında görüş ayrılıkları bulunuyor. ANLAŞMASIZ AYRILIK Diğer bir seçeneği de İngiltere'nin AB'den anlaşmasız olarak ayrılması oluşturuyor. İngiltere'nin birlikle bağlarını radikal biçimde kesecek bu yolun milyarlarca sterlinlik ayrılık faturasından kurtulma gibi bir avantajı olsa da ülkede gıda ve ilaç sıkıntısı başlaması ile toplumsal olayların patlak vermesi gibi olasılıkları gündeme getirebileceği belirtiliyor. İSKOÇYA Brexit anlaşmasının Kuzey İrlanda'ya ayrıcalık tanıdığını savunan İskoçya da denklemde önemli bir yer tutuyor. İngiltere'nin AB'den bu anlaşmayla veya anlaşmasız ayrılması durumunda İskoçya'da da yeni bir bağımsızlık referandumunun gündeme gelmesine kesin gözüyle bakılıyor. İskoçya hükümetinin May'e ilettiği teklif İngiltere'nin önündeki bir diğer Brexit seçeneğini teşkil ediyor. Buna göre İngiltere'nin 50. maddenin öngördüğü 2 yıllık ayrılık süresini uzatmak için başvuruda bulunması ve daha iyi bir anlaşma müzakere etmek için zaman kazanması mümkün görülüyor. İngiltere 23 Haziran 2016'da yapılan referandumda yüzde 48'e karşı yüzde 52 oy oranıyla AB'den ayrılma kararı almıştı.