Şems-i Tebrizi sözlerinde aşk, sevgi, yalnızlık ve hayatın incelikleri iç içe geçer; her cümle adeta bir öğüt, her söz bir bilgelik ışığı taşır. Şems'in düşünceleri, insanı düşündüren, ruhu besleyen ve hayata farklı bir perspektiften bakmayı sağlayan ilham verici mesajlarla doludur. İşte Şems-i Tebrizi'nin aşk ve yaşam üzerine en derin ve etkileyici sözlerinden seçmeler…
Şems-i Tebrizi 1185 yılında Tebriz'de doğdu. Küçük yaşlarda iyi bir dini tahsil gördü. Tebrizli Ebubekir Sellaf'ın müridi olan Şems, ününü duyduğu bütün meşhur şeyhlerden feyz almaya çalışmış ve farklı yerleri seyahat etmiştir. Gezginliğinden dolayı kendisine "Şemseddin Perende" (Uçan Şemseddin) denilmiştir. Ayrıca Tebriz'de tarikat pirleri ve hakikat arifleri ona "Kamil-i Tebrizî" adını vermişlerdir.
"Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmaktır. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir."
"Önemli olan gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir."
"Kalp ruha der ki: Ben severim, aşık olurum ama acısını nedense hep sen çekersin. Ruh da cevap verir: Sen yeter ki sev."
"Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı? Yoksa yanan ateşe dokunmak mı?"
"Gam çekme, tasalanma, umutsuzluğa düşme! Karanlığın uzamasından, uzun gecelerden sonra aydınlık günler başlar."
"Yazının kaleme gelmeyen sesi kısılır, harfler silinir. O zaman susmak mana eksikliğinden değildir, belki de mananın parlaklığındandır."