Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.s) salavat getirmek ile ilgili birçok hadis ve ayet bulunur. Salavat-ı Şerif ve Salatüselam olarak da adlandırılan Salavat, özellikle dini gecelerde daha çok söylenmektedir. Peygamberimizin manevi şahsiyatını selamlamak anlamında kullanılan salavat okunuşu, yazılışı ve Türkçe anlamı sabah.com.tr'de. Peki, salavat nedir ve nasıl getirilir?
Müslüman âlemi için mühim bir yere sahip olan salavat, herkesin dilinden düşürmemesi gereken, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'i (s.a.s) selamlamak ve ona saygıda bulunmak için kullanılan bir tabirdir. Günümüzde özellikle dini gecelerde daha sık söylenmektedir. Mübarek gecelerin feyzinden en verimli şekilde yararlanmak isteyenler Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.s) salavat getirir.
1 - Sallallahü aleyhi ve sellem veya aleyhissalatü vesselam
2 - Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed"
3 - "Sallallahü aleyhi ve sellem"
4 - "Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Rasulallah"
5 - "Âllâhümme salli alâ Muhammed."
Anlamı: "Allâh'ım, Efendimiz, büyüğümüz Muhammed'e, salat-u selam eyle." demektir.
- Salavatı mecule,
- Salavatı fatih,
- Salavatı kübra,
- Salavatı tefriciye ve salavat duası şeklinde olmaktadır.
Bir âyette, "Allah ve melekleri peygambere salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve onu tam bir teslimiyetle selâmlayın" buyurulur (el-Ahzâb 33/56; ayrıca bk. el-Bakara 2/157; et-Tevbe 9/99, 103; el-Ahzâb 33/43). Müfessirler, bu âyette Allah'ın peygambere salâtının ona rahmet etmesi ve onu melekleri katında övmesi, meleklerin salâtının peygamber için istiğfarda bulunmaları ve müminlerin salâtının Allah'tan peygamberin kendi katındaki makamını yüceltmesi için dua etmeleri anlamına geldiğini ifade ederler. Âyetin ikinci kısmında geçen "tam bir teslimiyetle selâmlama" ifadesi ise ya -namazların son ka'desinde okunan Tahiyyat duasında olduğu gibi- belli selâm kelimelerini kullanarak Hz. Peygamber'in mânevî şahsiyetini selâmlama ya da onun emirlerine tam anlamıyla boyun eğme şeklinde anlaşılmıştır. Âyetteki emrin gereklilik mi (vücûb) yoksa tavsiye mi (nedb) ifade ettiği tartışılmış, vücûb ifade etmekle birlikte hayatta bir defa yerine getirilmesinin yeterli ve diğerlerinin mendup hükmünde olacağı (Kādî İyâz, II, 64), bir mecliste Resûl-i Ekrem'in adı ilk anıldığında veya bir metinde ilk yazıldığında salâtüselâmda bulunmanın âyetteki emri yerine getirmek için yeterli sayılacağı kabul edilmiştir.