Al aşağı etmek: Birini bulunduğu yerden, mevkiden indirmek.
Alçak gönüllü olmak: Gurur ve kibre kapılmayıp kendini olduğundan daha aşağı düzeyde sayma, başkalarından yüksek görmeme durumu.
Allem etmek, kallem etmek: İstediğini elde etmek için her türlü kurnazlığa başvurmak.
Altından girip üstünden çıkmak: Bir serveti, bir parayı, bir kaynağı gereksiz yere, düşüncesizce, sorumsuzca harcayıp kısa zamanda bitirmek.
Ana baba günü: 1) Mahşer günü. 2) Sıkıntılı kalabalık; telâşlı, tehlikeli, kimsenin kimseyi tanımadığı kalabalık.
Anasından doğduğuna pişman etmek: Çok eziyet ederek canından bezdirmek, bir kimseyi çok üzmek.
Anasından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek: Bir işi yaparken çok sıkıntı çekmek, eziyete katlanmak.
Aralarından kara kedi geçmek (veya aralarına kara kedi girmek): İyi anlaşan iki kişinin veya dostun ilişkileri bozulmak, aralarına soğukluk girmek, birbirlerine gücenmek.
Arkası /sırtı yere gelmemek: 1) Sarsılmamak, sağlam ve sağlıklı durumunu sürdürmek. 2) Hiç yenilgi yüzü görmemek.
Armudun sapı var, üzümün çöpü var demek: Hiçbir şeyi beğenmemek, her şeyin bir kusurunu bulmak.
Astarı yüzünden pahalı olmak: Bir işin ayrıntısına ödenen paranın aslına ödenen paradan fazla olması, gerçek değerinden fazlaya mal olması.
Ateş bacayı sarmak: Bir iş ya da olay önüne geçilemez, tehlikeli bir durum almak.
Ateşle oynamak: Çok tehlikeli, zarar verecek bir işin üstüne üstüne gitmek ya da böyle bir işe girişmek.
Atı alan Üsküdar`ı geçti: "Fırsat kaçtı, artık yapılacak şey kalmadı" anlamında kullanılır.
Avucunu yalamak: Umduğunu ele geçirememek, beklediğini elde edememek.
Ayağı (ayakları birbirine) dolaşmak: Yürürken herhangi bir sebepten ötürü ayakları birbirine takılmak, sendelemek.
Ayağına / ayaklarına kara su inmek: Bir yerde ayakta beklemekten veya uzun süre dolaşmaktan çok yorulmak.
Ayağını sürümek: 1) Verilen bir görevi ağırdan yapmak. 2) Bir yerden ayrılmak üzere bulunmak. 3) Ölmek üzere olmak. 4) Halk inanışına göre birinin gelmesi, ardından başkalarının da gelmesine yol açmak.
Baklayı ağzından çıkarmak: Gizli tuttuğu şeyleri açıklamak, söyleyemediği şeyleri sabrı tükenince söylemek.
Baltayı taşa vurmak: Farkında olmadan karşısındakini rahatsız ede cek, kızdıracak söz söylemek.
Bardağı taşıran son damla : Sonunda insanın sabrını tüketen, olum suz tepki yaçatan söz, davranış vb.
Basireti bağlanmak : Olabilecekleri sezdiği halde uygun biçimde davranamamak.
Baş etmek (bir şeyle) (bir kimseyle) : Onu yenmeye gücü yetmek, o konuda başarı kazanmak.
Başına çorap örmek : Birini kötü duruma düşürmek için gizli plan ha zırlamak; çorap örmek.