Onkoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Halit Karaca, yaşam kaybına yol açan hastalıkların ilk sırasında yer alan kanserin, ne kadar erken evrede teşhis edilebilirse tedavi şansının da o oranda yükseldiğini söyledi. HER YIL 12 MİLYON KİŞİYE KANSER TANISI KONULUYOR Kanser hastalığının, vücuttaki herhangi bir hücre grubunun aşırı ve kontrolsüz şekilde çoğalması sonucu meydana geldiğini belirten Doç. Dr. Halit Karaca, dünyada her yıl 12 milyon kişiye kanser tanısı konulduğunu ve bu insanların 7,6 milyonu yaşamını kaybettiğini dile getirdi. Günümüzde tıp ile teknolojinin işbirliği sayesinde tanı olanaklarının gelişmesi ve sağlık kuruluşlarından yararlanma imkanının artmasının, her geçen gün daha çok kanser vakasının erken teşhis edilmesine yardımcı olduğunu belirten Doç. Dr. Halit Karaca, '1970'li yıllarda gerek dünyada gerekse ülkemizde kanser, nedeni bilinen yaşam kayıpları arasında dördüncü sıradayken, bugün kardiyovasküler sistem hastalıklarından sonra ikinci sıraya gerilemiştir. Amerikan Kanser Topluluğu'nun istatistiklerine göre; son yıllarda erkeklerde en sık prostat, akciğer ve kalın bağırsak; kadınlarda ise meme, akciğer ve kalın bağırsak kanserlerine rastlanmaktadır. Yaşam kayıplarına bakıldığında ise cinsiyet farkı göz etmeksizin akciğer kanseri ilk sırada yer almaktadır' diye konuştu. KANSER TÜRLERİNİN ÜÇTE BİRİ ÖNLENEBİLMEKTEDİR Kanser türlerinden sık görülenlerin yaklaşık üçte birinin önlenebildiğini, üçte birinin de erken tespit edilebilir grupta olduğunu kaydeden Doç. Dr. Halit Karaca, sigara ve alkolden uzak durup, sağlıklı ve dengeli beslenerek, düzenli egzersiz yapmanın, kanser riskini yüzde 30 oranında engellediğinin altını çizdi. Bazı kanser türlerinin belirti vermeden, sinsice ilerlediğini belirten Doç. Dr. Halit Karaca, 'Ancak dışkılama ve idrar alışkanlıklarında değişiklik, uzun süren ve iyileşmeyen yaralar, beklenmeyen kanama ve akıntılar, meme veya başka organlarda elle hissedilen şişlikler, yutma güçlüğü veya hazımsızlık, nedeni bilinmeyen kilo kaybı, siğil ve benlerde belirgin değişiklik, uzun süren ses kısıklığı veya öksürük gibi belirtiler halinde bir uzmana başvurulması önem taşımaktadır' ifadelerini kullandı. HANGİ KANSER TÜRÜ NASIL ÖNLENİYOR? Doç. Dr. Halit Karaca, hangi kanser türünün nasıl önlenebileceğine dair ise şu bilgileri verdi: 'MEME KANSERİ 20 yaşından itibaren tüm kadınların her ay düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapması gerekmektedir. 20-39 yaş arasında üç yılda bir klinik meme muayenesi ve ultrason; 40 yaş ve üzerindeki kadınlarda ise yılda bir kez doktor muayenesi ve mamografi yaptırılması önem taşımaktadır. Uzmanlar; kendi kendine meme muayenesinin ideal olarak adet döngüsünün beşinci-yedinci günleri arasında, menopoz döneminde de ayda bir kez yapılmasını önermektedir. Ayna karşısında yapılması gereken muayene sırasında; memede belirgin şişlik, görüntü veya şeklinde değişiklik, kızarıklık gibi renk değişiklikleri, meme cildinde 'portakal kabuğu görünümü', meme başında çekilme, içe gömülme, şekil ve renk değişiklikleri ya da akıntı gibi belirtilerin kontrol edilmesi gerekmektedir. PROSTAT KANSERİ Erkeklerde sık görülen prostat kanserine karşı, 50 yaşından sonra mutlaka rutin kontrollerin yapılması gerekmektedir. Aile öyküsünde bu hastalığın olması halinde ise hastalığın ortaya çıktığı ferdin hastalandığı yaştan 10 yaş geriye giderek taramalara başlanması önerilmektedir. Uzman doktor tarafından yapılan rektal muayenede prostat kanseri tanısı konulmaktadır. Diğer bir tarama testi ise prostat spesifikantijen yani PSA testi olarak adlandırılmaktadır. Bu sayede kandaki prostatspesifik antijen miktarı ölçülmektedir. Testin 50 yaşından sonra yılda bir kez, risk faktörleri varsa 40 yaşından itibaren yılda bir kez uygulanması gerekmektedir. KALIN BAĞIRSAK KANSERİ Bu hastalığın en bilinen tanısı gaitada gizli kan testine göre konulmaktadır. 50 yaşından sonra yılda bir kez yaptırılması gereken bu testte sadece mikroskop altında gözlenebilecek kan örneği araştırılmaktadır. Bir diğer yöntemde, rektumdan ilerletilen sigmoidoskop (lens ve ışık) ile rektum ve sigmoid kolon görüntülenmesidir. Beraberindeki aparatla doku örneği de alınarak mikroskop altında incelenip tanı konulabilmektedir. Bağırsak ve rektuma ilişkin pozitif çıkan her testten sonra, tüm kalın bağırsağa bakılması için kolonoskopi yapılması gerekmektedir. RAHİM VE RAHİM AĞZI KANSERLERİ Bu hastalıkların rutin kontrolünde, PAP smear test altın standart olarak kullanılmaktadır. Serviks ve vajenden toplanan hücreler, mikroskop altında incelenmekte, cinsel olarak aktif olan ve 18 yaşın üzerindeki tüm kadınların yılda bir kez PAP testi ve pelvik muayene yaptırması önem taşımaktadır. 30 yaşından sonra peş peşe üç yıl PAP testi normal çıkan kadınlar, bu periyodu iki yılda bire çekebilmektedir. AKCİĞER KANSERİ Akciğer kanserleri için rutin önerilen tarama testi olmasa da, yüksek riskli hastalarda belirli periyotlarla yapılan düşük doz bilgisayarlı tomografi faydalı olmaktadır. Yüksek risk grubunu ise 50 yaş ve çok sigara içmiş üzeri en az 20 paket/yıl sigara içmiş ve sigarayı bırakalı 15 yıldan az olmuş kişiler oluşturmaktadır.' Kaynak: İHA