Fazla tuz ve şeker tüketimi, hipertansiyon ve diyabet gibi kronik hastalıkları doğuruyor. Uzun dönemde de böbrek yetmezliğine neden oluyor. Ülkemizde yüksek oranda tuz ve şeker tüketildiğine dikkat çeken yıllarda giderek yaygınlaşan hazır gıda tüketimine paralel olarak aşırı tuz ve şeker tüketimindeki artış, ülkemizde hipertansiyon ve diyabet gibi kronik hastalıkların da artmasına neden oldu. Bu rahatsızlıklar, uzun dönemde böbrek yetmezliğinin en önemli sebeplerini oluşturmakta. Böbreklerin fonksiyonlarını yitirmesi ve görevini yerine getirememesi sonucunda da her yıl binlerce vatandaşımız kronik böbrek hastası oluyor' Diyaliz hizmetlerinde dünyanın öncü kronik böbrek yetmezliğinin günümüzde hızla arttığını ifade ederek, 'Böbrek hastalıklarının farklı nedenleri olabilir. Çeşitli iltihabi hastalıklar (glomerulonefrit), kullanılan bazı ilaçlar böbrek dokusunda kalıcı hasar bırakarak böbrek fonksiyonlarının kaybına neden olurlar. Polikistik böbrek hastalığı gibi doğuştan gelen ve ailesel olan hastalıklar da böbrek yetmezliğinin sebepleri arasındadır. Ancak son yıllarda böbrek hastalıklarının artmasında asıl önemli rolü oynayan ve böbrek yetmezliği hasta grubunun çoğunu oluşturan iki temel sebep hipertansiyon ve diyabettir' UZUN YILLAR FARKEDİLMEZ 'Birçok böbrek hastalığı sessizce gelişir ve uzun yıllar fark edilmez. Bazı kronik böbrek hastaları, hastalığın geç bir aşamasına kadar bir uzmana danışmazlar. Nadiren de olsa, bazı vakalar birkaç gün veya hafta içerisinde hızla gelişerek akut böbrek yetmezliğine yol açabilir' 'Böbrekler görevlerini yeterli ölçüde yerine getiremediklerinde tüm organizmanın işlevsel etkinliği bundan etkilenir. Böbreğin 'süzgeci' arızalı olduğunda, vücüttan su ve tuz atılımında bozulma olur, idrarda protein çıkar. Bazı yararlı maddelerin kaybının yanısıra, atılması gereken zehirli maddelerin birikimi olur. Bu durum bacaklarda veya akciğerlerde ödemlere (su toplanması) yol açar. biriken atık maddeler kalp, beyin gibi hayati organlarda hasarlanmaya yol açar' 'Günlük en fazla 6 gram tuz ve 50 gram şeker tüketilmeli' 'Fazla tuz ve şeker böbreklerde hastalığa neden olan maddelerin başında geliyor. Bu maddelerin tüketiminin sınırlandırılması konusunda halkın bilinçlendirilmesi gerekiyor.'Böbrek yetmezliği riskini düşürmek için ilk alınacak önlemler arasında günlük tuz ve şeker tüketiminin azaltılması geliyor. Günlük alınması gereken tuz miktarı 5-6 gram iken Türk toplumunda bu miktar 15-18 gram'ı bulmakta. Günlük şeker tüketimi ise 30-50 gram arasında olmalıdır. 1 su bardağı gazlı içeceğin 22 gram şeker içerdiği göz önüne alındığında şeker tüketimi konusunda oldukça hassas davranılması gerekiyor. Tuz ve şekerin aşırı tüketilmesi vücutta özellikle böbreklerde dönüşü olmayan hasarlara yol açabilmekte' diye konuştu. Tuz ve şekerin vücuda olumsuz etkileri Eğer böbrekler tuzu yeterli düzeyde tasfiye edemezse, sodyum kanınızda birikmeye başlar. Çünkü, tuz suyu çeker ve tutar, dolaşım kanının toplam hacmi artar. Artan kan hacmi, damarlardaki basıncı artırarak, kanı damarlara taşıyan kalbinizi zorlar. Şeker ise kana hızlı karışır ve aşırı insülin salgılanmasına neden olarak pankreası zorlar. Bu da diyabet (şeker) hastalığının başlamasını hızlandırır. Şeker hastalığında böbreğin yapısında meydana gelen değişimlere bağlı olarak böbrek yetmezliği oluşma riski bulunmaktadır' 'Böbrekler güçlü organlardır' 'Böbrek yetmezliğine yol açan duruma erken müdahale edildiğinde, vücutta kalıcı hasar bırakmadan tedavi edilebilir. Böbreklerin işlevlerini tamamen yitirmeleri için süzme kapasitelerinin yüzde 15'in altına düşmüş olması gerektiği düşünüldüğünde, böbreklerin ne kadar güçlü organlar olduğu daha net ortaya çıkmaktadır. Gelecekte diyaliz makinelerine bağımlı kalmadan sağlıklı ve üretken bir hayat sürmek, ülke kaynaklarının verimli ve etkin kullanılmasına destek olmak; her şeyden önemlisi sağlıklı bir birey olarak yaşamaya devam etmek için tuz ve şeker tüketiminde aşırıya kaçmamak, düzenli tansiyon ölçümü, yıllık kan ve idrar tahlillerinin yaptırılması; böbreklerin işlevlerini sorunsuz sürdürebilmeleri için basit ve maliyetsiz önlemlerdir'