NESLİHAN PERKER Değişik... İlk bakışta biraz garip geliyor, kadınsı cazibe ile erkeksi bir hava arasında bocalıyorsunuz. Android bir hal var Didem Soydan’da. Son zamanlarda moda çekimlerinde, defilelerde sürekli karşımıza çıkıyor. Özellikle son İstanbul Fashion Week’te 10 ayrı defilede podyuma çıktı. Türkiye top modellerin artık yok denecek kadar az olduğu bir süreçten geçerken, Didem Soydan sadece modelliğiyle ön plana çıkarak önemli bir boşluğu doldurdu. Nasıl model oldu? Alışveriş yapar ve gider. Ardından iki saat geçmemiştir ki Ünal’ın ekibinden birkaç kişi gelip modacının bir ay sonra yapacağı defileye çıkıp çıkamayacağını sorar Didem’e. Bir ay sonra “La Russie” defilesinde podyumdaki yerini alır ve ardından, defileyi izlemeye gelen moda dünyasından birçok fotoğrafçı ve tasarımcı tarafından keşfedilir. Yıllardan 2004’tür ve Didem Soydan henüz 20 yaşındadır. Aslında moda dünyasına çok da yabancı değildir: “Çocukluktan beri bir şekilde bu işin içindeydim. Dayım fotoğrafçılıkla ilgileniyordu ve tabii ki evde onun modeli hep bendim. Ayrıca babam, kardeşleri ve kuzenleri Orta Doğu dâhil birçok ülkeye ihraç yapan büyük tekstil atölyelerine sahipler ve çocukluktan beri onların yaptıkları katalog çekimleri dâhil hep bu işle alakalıydım. Bu yüzden gerek kumaş, gerek fotoğraf anlamında bu işin içindeydim.” Kütüphanede unutulmak Dünyadaki bütün kitapları okuma isteği hala sürüyor. Aynı zamanda çok sosyal bir çocukmuş, annesinin kıyafetlerini giyerek evdekilere defile yaparmış. En büyük ideali ise dansçı olmakmış. İçinde bir at çiftliğinin, bir kütüphanenin ve hayvanat bahçesinin olduğu bir yerde yaşamak ise hâlâ en büyük hayali... Bunun biraz “ütopik” olduğunu söylese de... Kendisi modellikten önce devam eden iş hayatını çok fazla bozmamış. Üç buçuk yıldır bir tekstil şirketinde, şirketin genel imajından, ürünlerin piyasaya sürülen bölümüne kadar ilgilendiği bir pozisyonda çalışıyor. “Tekstil ailemden dolayı da iyi anladığım bir iş ve modellikten sonra da devam edeceğim bir sektör. Modellik sadece podyuma çıkıp ya da fotoğraf çektirip, sonra verim alamayacağınız kadar sığ bir iş değil. Bu yüzden gerektiği gibi yararlanılırsa birçok alanda kullanılabilir. O yüzden hâlen yapmakta olduğum şekilde devam edip, ileride kendi tekstil şirketimle ilgilenmeyi düşünüyorum.” Güzelliğinin sırrı annesi “Babam ülkesini çok seven ama işlerinden ve bizden dolayı burada kalmış bir adam. Fakat akrabalarının yarısı orada ve her zaman görüşüyoruz” diyor ve ekliyor: “Ben annemin ve babamın çok güzel bir karışımıyım, çünkü ikisi de Balkanlar’dan gelen bir kökene sahipler. Fizik olarak zayıf ve uzun oluşum babamdan miras, aynı zamanda onun inatçılığını almışım. Annemden ise sosyal zekâmı ve keskin hislerimi almışım. O, çok zevkli giyinen; vücudunu, kendini çok iyi bilen bir kadındır ve bunu öğretmiştir bize. Fakat onun kadar güzel değilim. O, hatları çok orantılı, güzel bir kadındır. Yıllar önce Beymen’in ayakkabı modeliydi, modelliğim annemden geliyor yani.” Dördüncü İstanbul Fashion Week’teki performansı için ise şunları söylüyor: “Fashion Week yılda iki kez gerçekleşen bir organizasyon. O yüzden, yılda iki kere yorulmak beni sarsmıyor doğal olarak. Ama genel olarak tempom fazla, fakat ben buna şöyle bir mantıkla bakıyorum: Bu bir iş, yani hepimiz hayatımızı yaptığımız işimize göre idame ettiriyoruz. Böyle olunca çalışmayı kabullenmek kolay oluyor ve bir şekilde ailemi fazla görmekten fedakârlık ederek de olsa dengelemeye çalışıyorum. Biz ailece çalışmayı çok severiz, o yüzden sorun yok. İlla ki Fashion Week için neden tercih ediliyorum diye düşünürsek; ben kıyafeti taşıyan bir askıyım. O kıyafetin ruhu neyse, kendimi öne geçirmeden onu taşımaya çalışıyorum, işin özü budur. Sanırım bu yüzden benimle çalışmak istiyor olabilirler.” Fiziğini korumak için düzenli olarak spor yapıyor ve “zayıf olmak bu iş için yeterli değil” diyor. “Ben sigara içmedim hiç, içki ise kırk yılda bir keyif için... İyi bir içici değilimdir her şeyden önce... İstesem de midem bunu kaldıramıyor, sanırım bu bir avantaj. Cildim için yıllardır en ağır makyajları bile kayısı yağı ve acıbadem kremi ile çıkartırım ve makyaj yapmadığım zamanlarda maden suyu ile yıkarım yüzümü.” İş odaklı bir aile yapısından geldiği için hep işle ilgili korkuları olmuş. “Her şeyi garanti görseydim ilerlemek gibi bir gayem olmazdı” diyor. Ailesine çok düşkün ve en büyük korkusu ise onlara bir şey olması. “Bu konuda çok zayıfım, geçen sene kıymetli babamı kaybettim ve artık ciddi derecede korkularım var.” Hayat felsefesini ise şöyle özetliyor: “En büyük derdim kendimle. Hep kendimi anlamaya çalışıyorum, çünkü kendimi anladıkça diğer olayları anlamaya başlıyorum. Her şeyin birbiri ile bağlantısı olduğunu çok iyi biliyoruz. En azından anlamak veya kavrayabilmek adına önce kendini çözmektir felsefem.” Keskin batıl inançları yok ama karanlıktan korkuyor. Tahammül derecesi doğuştan az olduğu için çabuk sinirlenen bir karaktere sahip. Kişilerin haklarını kaybetmemek adına asi olmaları gerektiğine inanıyor. Ama aynı derece de duygusal... Takım tutmuyor. Koç burcu ve burcunun tüm özelliklerini taşıdığını söylüyor. Favori filmi Bernardo Bertolucci’den “Çölde Çay”. En beğendiği tasarımcılar Türkiye’den Ümit Ünal ve Hakan Yıldırım. Yurt dışından ise Alexander McQueen, John Galliano, Yohji Yamamato, Damir Doma, Boris Bidjan Saberi. Türkiye’den dünya çapında top model çıkar mı? Türkiye, yurt dışında çalışacak kalitede bir modelin çıkabileceği gerekli şartlara ve zemine sahip değil. Modellik için avantaj anlamında sayabileceğimiz bir genetik yapıya sahip değiliz ülke olarak. Bu iş erken yaşlardan başlayarak öğrenilecek ve yapılacak bir iş ve bizim ülkemiz modelliği ya da halk dilinde mankenliği kötü gözle gören bir ülke... O yüzden modellik bu ülkede avantajlı bir meslek değil ve tabii ki bu da büyük bir dezavantaj. Avantaj olarak şunu görebiliriz. Bu iş Türkiye’de yeni yeni halkın da telaffuz etmeye başladığı bir meslek haline gelmeye başladı. Böyle olması, daha fazla iş alanının da içinde olmaya başlayacağı bir sektör haline geldiğinin göstergesi. Bu da bir avantaj bizler için.” Kendisi moda dünyasının içinde koştururken, kişiliğini bir tasarıma çevirecek olsa bu ne olurdu diye merak ettiğimizde bize diyor ki: “Üzerimde zehir yeşili, ipekten bir uçuşan gömlek ve altımda koyu şarap rengi ipek bir şalvar, ayağımda deri sandaletlerimle yürüyorum.” BU MESLEĞİ UZUN YILLAR YAPMAK İÇİN... Kendi fiziğinizi çok değiştirmeden ama her fotoğrafta farklı çıkarak gerçek bir model olduğunuzu kanıtlamanız gerek ki, bu çok güçlü bir takip, zekâ ve sosyal iletişim gerektirir. Ne kadar obsesif olup her yeni çekimi ve defileyi takip ederseniz o kadar yenilenir ve geri kalmazsınız, bu işin uzun yıllar yapılacağını kanıtlamış olursunuz. Sağlıksız bir ruhun yapacağı bir iş olmadığını baştan kabul edip, her şeyden önce ruh sağlığınıza dikkat etmeniz, kendinizi çok iyi tanımanız gerekmektedir ki, başarının sırrı budur.”