Röportaj: Oğuzhan TORACI / GÜNAYDIN Fotoğraflar: Recai KÖMÜR Bu Şehir Arkandan Gelecek dizisinin Rauf Anne'si Osman Alkaş: 'Türkiye dünyanın merkezi, böyle bir coğrafyayı kim istemez ki! İstikrar için birlik olursak bu ülkede yaşayan herkes kazanır' Kıbrıs doğumlu tiyatro sanatçısı Osman Alkaş, Derviş Zaim'in yönettiği 'Gölgeler ve Suretler' filmiyle 2011 yılında Türkiye seyircisiyle tanıştı. Ardından pek çok projede yer alan Alkaş, şimdilerde atv'nin sevilen dizisi 'Bu Şehir Arkandan Gelecek'te 'Rauf Anne' karakteriyle izleyiciyle buluşuyor. Yerleşik düzeni, ailesi ve hayat arkadaşı Kıbrıs'ta olan Alkaş, iş için İstanbul'da olduğu zamanlarda otelde yaşıyor. Oyuncuyla Taksim'de buluştuk; güneşin ve parkların keyfini çıkararak sohbet ettik... 'Bu Şehir Arkandan Gelecek' dizisinde 'Rauf Anne' karakterini canlandırıyorsunuz. Dizi nasıl gidiyor? Siz de gördünüz, kızlar adımla hitap ederek 'Osman Bey fotoğraf çektirebilir miyiz?' dediler. Bazıları da 'Rauf Anne' diye sesleniyor. Seyircinin sokaktaki tepkisi, dizinin güzel gittiğinin yansıması niteliğinde. Dizinin seyirci tarafından beğenildiğini düşünüyorum. Şeytan kulağına kurşun; setimiz ve oyucular da müthiş uyumlu. En mutlu olduğum setlerden birindeyim. JÖN ROLÜ BEKLİYORUM Bu arada sizde büyük değişim var, fazlalıklarınızdankurtulmuşsunuz. Sizi zayıflamaya iten şey neydi? Fark ediliyor mu? (Gülüyor) Aslında halimden memnundum ama hareketlerim kısıtlanmaya başladı, elimde-belimde ağrılar oluştu, şeker ve kolesterol de sınırda çıkmıştı. En sonunda dizimizin senaristi Ece Yörenç bana bir haber gönderdi ve 'Rauf Anne'yi hasta yaptık ve bir ameliyat geçirecek. Sonrasında da kendisini kilo vermiş olarak görmek istiyoruz. Fark edilebilecek kadar kilo vermeniz mümkün mü?' dedi. Ben de bunun üzerine hiçbir operasyon yaptırmadan; diyetisyen kontrolünde diyetle 35 kilo verdim ama çok memnunum. Zayıflamayla birlikte oyunculuktaki çeşitliliğim arttı, bundan sonra komediye de yönelebilirim. Hatta jön rollerini bekliyorum! Televizyon izleyicilerine geç kavuştunuz diyebilir miyiz? Evet, biraz siz beni geç buldunuz. (Gülüyor) Şakası bir yana, bundan önce beni bulsalardı da gelmezdim. Ben Kıbrıs'ta yaşıyorum ve daha önce Türkiye'den çok fazla teklif gelmişti. Ancak, Lefkoşa Belediye Tiyatrosu'nun kurucularındanım, dolayısıyla beni aradıkları dönemde tiyatroyu bırakıp gelmem zordu. Artık emekliye ayrıldım, tiyatroyu da yetiştirdiğimiz gençlere bıraktık ve ondan sonra rahatladım. Ankara Devlet Konservatuvarı'nda okuduktan sonra neden Kıbrıs'adöndünüz? Tek hayalim; Kıbrıs'a gidip Kıbrıs Türk Tiyatrosu'nu kurmaktı. Türkiye'de zaten tiyatrocular vardı ve bir şeyler üretiliyordu ama Kıbrıs'ta hiç yoktu. 'OĞLUM İŞSİZ KALIRSIN' O dönem Kıbrıs'ta darbeler, harekatlar oluyordu. Şartlar sizin içinzor değil miydi? 1974 Barış Harekatı'nda öğrenciydim; tatile gitmiştim ve savaşa katılmak zorunda kaldım, ufak tefek yaralar aldım. Toplum o tarihten sonra yepyeni bir yapıya kavuştu. Annesinden yeni doğmuş bir bebek gibiydik. Yani Kıbrıs, kişiliğini yaratması gereken bir durumdaydı, bizde tiyatroyla buna fayda sağlamaya çalıştık. Neden ilk başlarda anneniz oyuncu olmanızı istemedi? Annem, 'Oğlum bak işsiz kalırsın, sanatçılar sefil bir hayat yaşıyor' diyordu. Beni zorla üniversite seçme sınavlarına gönderdi. 'Üniversite seçme sınavlarına da gireceğim, konservatuvar sınavına da; hangisini kazanırsam onu okurum' dedim. İki sınava da girdim. 'Anne konservatuvarı kazandım' dedim. 'Bekle, üniversite sınavları da sonuçlansın' dedi. Türkiye'de ilk defa sınav soruları çalındığı için sınav iptal edildi. Annem de, 'Konservatuvara git bari' dedi. ŞİMDİ İSTİKRAR İÇİN BİRLİK ZAMANI Kıbrıs'ta emekli olduktan sonra yeni bir serüven için İstanbul'ageldiniz ama benzer zorlukları Türkiye yaşamaya başladı... Ben yabancılık çekmedim ve sorun yaşamadım. Türkiye birdarboğazdan geçiyor ama kötü günler bitecek. Amacımızışaşırmazsak; Türk halkı da, televizyonlar da, oyuncular da kazanır. Şimdi istikrar için birlik zamanı diyebilirim. Sabrın sonu selamet midir? Önemli olan hedef belirleyerek yılmadan çalışmak. Bir milletinhedefi ve kafasında varmak istediği noktayla ilgili net bir amacı olmazsa o toplum ne yapacağını şaşırır. Bugün Türkiye'nin yaşadığı iç ve dış sorunlar var, ben bu sorunları tek bir şekilde özetliyorum: Türkiye şu an dünyanın merkezinde bir ülke ve Türkiye'nin üzerine her yerden saldırılar var. Bu saldırılarla mücadele edip başarılıolabilmesi için vatandaşların; 'Ben devletime sahip çıkacağım' amacı gütmesi gerekiyor. Türk milleti ve hükümet şu anda da bunu yapıyor. Yunanistan sınır komşumuz, Hollanda bir şey yapmış, Rusya'yla sorunlar vardı gibi şeyler değil. Türkiye'nin sorunu çok daha derinlerde; çünkü çok zengin toprakları, kültürel birikimi var ve tam ticaret yollarının üzerinde. Kim böyle bir yere sahip olmakistemez ki! Herkes bir taraftan didiklemeye çalışıyor. Bakın Avrupa Birliği gidiyor, Amerika da zaten çıkmazda, Rusya'nın da önü kapandı. Gözünü üstümüze dikmiş ülkelerin gözü kör olsun. Bu dönem birlikte ve sabırlı olma, iç barışı sağlama zamanı. Türkiye'nin önünün çok açılacağını düşünüyorum.