Mevlüt TEZEL - GÜNAYDIN Geçtiğimiz cuma günü, lüks tatil konseptinin Antalya Belek'teki ilk temsilcilerinden olan Calista Luxury Resort 10'uncu yıl kutlamasını bir grup gazeteciyle birlikte takip ettim. Gala gecesinde Hollanda'yı ağlatan ses Karsu Dönmez de sahneye çıktı. Karsu'yu bilen biliyor, muhteşem bir ses, sahnede piyanonun başına geçtiğinde adeta devleşiyor. Bugün sizlerle Karsu ile yaptığım kısa sohbeti paylaşmak istedim. Hatay'dan Hollanda'ya göç eden bir ailenin kızı olan Karsu, adını ailesinin Hatay'da yaşadığı Karsu köyünden alıyor. 1990 doğumlu Karsu, 14 yaşına kadar klasik müzik eğitimi aldı. Karsu ilk sahne deneyimini Amsterdam'da garsonluk yaptığı, babasının Kilim adlı restoranında yaşadı. Hollanda'da katıldığı bir yarışmada birinci olduktan sonra da hayatı adım adım değişti. Kendisini bir caz sanatçısı olarak nitelendiriyor Karsu ama yaptığı müzik caz, blues, funk ve etnik müziklerin bir karışımı. Piyanist, besteci, aranjör ve söz yazarı olan Karsu'nun kendi besteleri var, albüm satışları iyi gidiyor. Dünyanın prestijli sahnelerinden New York Carnegie Hall'de üç kez sahneye çıktı, dünyanın birçok şehrinde konser verdi. Barış Manço'nun 'Domates Biber Patlıcan' şarkısı gibi klasikleşmiş birçok Türk şarkısına yaptığı sıra dışı cover'larla da ilgi çekiyor. Karsu ile olan sohbetime 'Hollandalı hayranlarının, bizim gurbetçilerden çok olması ilginç' diyerek başladım. Karsu, Türkçe'ye çok hakim değil ama derdini anlatabiliyor. Soruma 'Hollandalıların beğenmesi tabii ki güzel, Hollanda'daki Türkler, Türk televizyonuna çıktığımda beni keşfediyorlar. Çünkü çoğu sadece Türk kanallarını izliyorlar. Türkler Hollanda'dan biraz kopuk yaşıyor olabilirler. 60'larda geldikleri için 'Aman kültürümüzü kaybetmeyelim' diyorlar' diye yanıt verdi Türkiye'de kaç konser verdin? Türkiye'de 50, dünya çapında da 200 konser oldu galiba. İlk konserine kaç kişi gelmişti, hatırlıyor musun? İlk konserime Hollanda'da 750 kişi gelmişti. Açıkçası ben o sayıyı da beklemiyordum. En kalabalık konserim benim de sahneye çıktığım Hollanda'da bir festivalde gerçekleşti; 140 bin kişi vardı galiba. Hollanda'daki Türklerin entegrasyonunda genç semboller arasında gösteriliyorsun. Hayranların arasında eski Hollanda Kraliçesi Beatrix'in kızları da var. Ne hissediyorsun? Evet, müziğimi takip ediyorlar, konserlerime gelmeleri çok güzel ama entegrasyonun sembolü müyüm bilmiyorum. Örnek gösterilmem gurur verici fakat 'Ben şöyle böyleyim' diye konuşmayı da sevmem. Konuşmak yerine işimi, müziğimi yaparım. Hedefim Türkiye'nin ve Hollanda'nın kültürlerinden en iyisini almak ve onları birleştirip dünya insanı olmak. Kariyerin bir peri masalı gibi başladı, 'Bir gün dünya starı olacağım' diye hayaller kuruyor musun? Bu yaşadıklarımı hayal bile etmemiştim. Böyle devam etsin süper; adım adım ilerliyoruz. Çok küçük şeylerden mutlu olurum. Asıl hedefim güzel müzik yapmak, star olursam da bu popülariteyi sosyal sorumluluk projelerinde kullanmak isterim. Örneğin; Suriyeli mültecilere yardım etmeye çalışıyorum şu sıralar. Dört hafta önce Atina'da bir mülteci kampında kendi okulumu açtım, adı; Happy Caravan. Mülteci çocuklara müzik ve İngilizce dersi veriyoruz. Bunun için popüler olmak istiyorum; insanlara yardımcı olmak, dünyayı daha güzel bir yer yapmak için. Bu proje bir organizasyonun parçası mı? Yoksa kendi başına mı yapıyorsun? Kendi başıma yaptığım bir yardım işi bu. Suriyeli Alaa diye arkadaşım var, onunla beraber çalışıyoruz. Dört haftada 6-16 yaş arası 30 öğrencimiz oldu. Bazı çocuklar savaşta doğduğu için hiç okuma yazma bilmiyorlar. Gönüllü arkadaşlarımız var; ders veriyorlar onlara. 'ÇOCUKLARI KARŞILADIM' Suriyeli çocuklara yardım etme fikrinin çıkış noktası neydi? Suriye'deki savaşı hepimiz izliyoruz. Bir şeyler yapmak istiyorsunuz. Avrupa'ya Suriyeli göçü başlayınca arkadaşlarımla Amsterdam'da tren istasyonunda; Avrupa'ya tek başına gelen, anne-babasını kaybeden çocukları karşıladık. Hiç konuşamayan çocuklar vardı, üç ay her gece o çocukları karşıladım. Daha sonra Suriyeli arkadaşım Alaa ile Atina'daki bir mülteci kampında çocuklara yardım etmek için bu okulu açtık. O çocuklarda en çok ne dikkatini çekti? Çok büyük acılar yaşamışlar, çoğu ailesini kaybetmiş, büyük bir travma yaşıyorlar. Eğitimde yavaş yavaş ilerliyoruz, çoğu okuma yazma bilmiyor. Film gösterimleri yapıyoruz, psikolog desteği de alacağız. O çocuklar biz gelene kadar kampta hiçbir şey yapmıyorlardı, biz okulu açınca bazı şeyler değişti. Bir kız çocuğu mesela iki haftada bütün İngilizce alfabeyi öğrendi. Sanatçı popülaritesiyle güzel şeyler yapmak böyle bir şey galiba... Kendi hayatının hedefine biraz ulaştığında;, gençlere, yaşlılara, çocuklara ve doğaya geri bir şeyler vermelisin. Bu yüzden mülteciler için okul açtım. Çünkü ben şanslı bir çocuktum, her türlü olanağım vardı, iyi bir eğitim aldım, güzel deneyimlerim oldu ve müzisyen oldum. Hedeflerime ulaştım, çok mutluyum, sağlım iyi, yanımdaki insanlar mutlu. Şimdi insanlara yardımcı olmalıyım diye düşünüyorum. Zamanımızın yüzde 10'unu iyi bir şeyler yapmaya, insanlara yardımcı olmaya harcarsak dünya daha güzel bir yer olur. '3 MİLYON MÜLTECİ İNANILMAZ!' Avrupalılar'ın Suriyeli göçmenleri istememesine, sınırlara teller çekilmesine ne diyorsun? Her ülkede isteyen de var, istemeyen de... Örneğin Hollanda'da benim çevremdeki insanlar istiyor, mülteciler konusunda pozitif düşünüyorlar. Politik konularda yorum yapmak istemiyorum. Ama Avrupa ülkeleri çok az mülteci kabul ediyor. Evet, niye daha fazla mülteci almıyorlar, onlara da sormak lazım; keşke daha fazla mülteci kabul etseler. Örneğin Türkiye'de 3 milyon mülteci var... Evet, 3 milyon! 3 milyon insan ne demek biliyor musunuz? Onlara kamp yapmak, onlarla ilgilenmek büyük bir iş. Suriyeli mültecilere yardım eden Türklere çok çok saygı duyuyorum. 3 milyon kişi! İnanılmaz bir rakam. Şimdi bu röportajı okuyanlar o okulu neden Türkiye'de açmadın diye sorabilirler... Atina'da okul açma fırsatı doğdu ve bunu gerçekleştirdik, önemli olan insanlara yardım etmek. İleride Türkiye'de de açabiliriz, neden olmasın. Son soru müzikten olsun. Tarzında bir değişiklik olacak mı? Yeni albüm biraz elektronik pop, R&B ve hip-hop olacak. Yeni şeyler deneyeceğim.