EYLEM BİLGİÇ EXPO 2016 Antalya kapsamında konser veren dünyaca ünlü sanatçı Sarah Brightman, çeşitli bahanelerle Türkiye konserlerini iptal eden ünlü isimler gibi düşünmediğini söyledi: Dünyanın her yerinde problemler var. Benim işim şarkı söylemek; ben her yere gider, şarkılarımı söyler, insanlara umut aşılarım. Dünyanın en çok izlenen müzikallerinden 'Phantom of the Opera'nın (Operadaki Hayalet) artık klasikleşmiş şarkısını Sarah Brightman'dan daha iyi hiç kimse söyleyemiyor. Çünkü o dünyanın en iyi sopranolarından biri olarak gösteriliyor. Dünya çapında 66 milyon kopya CD ve 2 milyon kopya DVD satışı ile tüm zamanların en çok satan sopranosu olan Brightman, geçtiğimiz hafta sonu Sabah gazetesinin ana medya sponsoru olduğu EXPO 2016 Antalya kapsamında sahneye çıktı. Sanatçıyla konserden birkaç saat önce Antalya'da konakladığı Maxx Royal Hotel'de buluştuk; doğu müziğine olan ilgisinden ertelenen uzay yolculuğuna kadar birçok konuda sohbet ettik... ANTALYA'NIN DOĞASI BÜYÜLEYİCİ Bu, Antalya'ya ilk gelişiniz mi? Evet, bu güzel şehre ilk kez geliyorum. Konsere konsantre olmak için daha çok otelde kalmayı tercih ettiğimden şehri gezemedim ama doğası ve havası bile insanı büyülemeye yetiyor. Daha önce İstanbul'da konser vermiştiniz. Türk dinleyicisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Türk dinleyicisi çok çabuk kavrıyor, hemen size eşlik ediyor ve gerçekten sizi dinliyorlar. Ben, yaptığım müziğin dünyadaki herkese seslendiğini düşünüyorum. Bu nedenle müziğim, dünyanın neresinde sahneye çıkarsam çıkayım hemen kabul görüyor. Antalya konserimde de en sevilen şarkılarımı söyleyeceğim. Aslına bakarsanız; Avrupa'nın biraz doğusuna gidince genelde böyle bir repertuvar hazırlıyorum, en bilinen şarkılarımı seslendirmeyi tercih ediyorum; genelde de çok beğeniliyor. Bir de konserlere genelde 50 kişilik bir orkestrayla birlikte çıkıyorum çünkü insanlar büyük orkestraları çok seviyor. Aslında, bir konserde izleyip dinlemek istediklerim neyse, kendi konserlerimde de dinleyiciye onu sunmaya çalışıyorum. Sarah Brightman denilince akla gelen ilk şeylerden biri de 'Phantom of the Opera' müzikali ve şarkısı. Sizin kariyerinizdeki yeri ne bu eserin? Çok önemli bir yeri var. Benimle özdeşleşmiş bir parça. Her konserimde dinleyici mutlaka duymak istiyor şarkıyı. Ben de onları hayal kırıklığına uğratmak istemediğim için her konserimde seslendiriyorum. İnternette bir yorum okumuştum; 'Cennetin sesi olsaydı, sanırım Sarah Brightman'ın sesi olurdu' diyordu. Bu tarz iltifatlar size neler hissettiriyor? Ahhh bu harika bir iltifatmış, çok hoşuma gitti! Bu iltifatlar aslında insanın üstünde baskı da yaratıyor. Önceki gün de bir arkadaşıma söylemiştim, olay sadece sahneye çıkıp ya da kayıt stüdyosuna girip şarkı söylemekten geçmiyor. İçinizdeki ruhani duyguyu, Tanrı'nın varlığını, gizemini dinleyiciye en iyi şekilde aktarabilmek, dinleyiciyle bağ kurabilmek önemli. TÜRKİYE'DE OLMAKTAN MUTLUYUM EXPO'ya gelecek bazı isimler, Türkiye'yi güvenli bulmadıkları gerekçesiyle konserlerini iptal etti. Sizin çekinceniz oldu mu? Hayır, olmadı. Ben müzisyenim ve barışçıl bir insanım. Politikadan anlamıyorum ve zaten politika beni ilgilendirmiyor. Her ne olursa olsun buraya gelirdim ve geldiğim için de mutluyum. Ayrıca müzik öyle kuvvetli bir şey ki; insanları tüm problemlere rağmen bir araya getiriyor. Ayrıca sadece Türkiye değil ki, dünyanın dört yanında sorun yaşanıyor. Kiev'de, Meksika'da, Tayvan'da; dünyanın birçok yerinde büyük olayların yaşandığı dönemlerde konserler verdim. Ben her yerde işimi yaparım ve insanlara umut aşılarım. SEYAHAT ETMEYİ SEVİYORUM ÇİNGENE RUHLUYUM Sesinizi korumak için bir şeyler yapıyor musunuz? Yaşlandıkça bunu yapmak daha zor oluyor çünkü kaslarınız değişiyor. Bu nedenle işinize iyi konsantre olmanız gerekiyor. Bir de ben ses koçlarımla çalışmaya devam ediyorum. Nasıl yani, herkesin hayran olduğu sesinizi geliştirmeye devam mı ediyorsunuz? Tabii ki. Hâlâ dünyanın farklı yerlerindeki koçlarımla çalışıyor, dersler alıyorum, sürekli prova halindeyim. Bunun başka yolu yok ki. Çünkü siz sesinizdeki değişimleri kendiniz fark edemeyebilirsiniz, güvendiğiniz insanların görüşlerine ihtiyacınız oluyor. Ayrıca sesiniz üzerine çalışırken kendinizle baş başa kalıyorsunuz, bu da işinize daha çok motive olmanızı sağlıyor. UZAYLA BAĞIM GÜÇLÜ Sahneye çıkmadan önce yaptığınız bir şey var mı? Dua etmek! Çünkü o anda Tanrı'yla baş başa kalıyorsunuz, ona dua etmekten başka yapabileceğiniz bir şey yok. Sahne öncesi hiç kimseyle konuşmama gibi bir alışkanlığınız var mı? Aslına bakarsanız tamamen içime kapanıyorum ve etrafımda fazla insan olmasını istemiyorum, kimseyle konuşmuyorum. Ama sahneye çıkıp seyirciyi karşınızda gördüğünüz anda her şey değişiyor ve parti başlıyor. Konserler için sürekli seyahat halindesiniz, zor bir hayat değil mi sizinki? Öyle ama başka türlüsünü bilmiyorum ki! Ama bu sayede çok farklı insanlar ve kültürlerle tanışıyorsunuz; bu da hayatınıza renk ve ilginçlik katıyor. Sanırım bende biraz da Çingene ruhu var. Uzaya turistik ziyaret yapacak isimler arasında seçilmiştiniz ama daha sonra uzaya gitmekten vazgeçtiğiniz... Aslında vazgeçmedim. Bir şeyler oldu ama bu konu hakkında konuşmam yasak. Şunu söyleyebilirim ki; benimle ilgili değil. Eğitimlerimi alıyordum, her şey de yolunda gidiyordu ama böyle gerekti işte. Ama belki gelecekte yine söz konusu olabilir. Uzaya özel ilginiz var mı? Evet! Yaptığım işle bağlantısı olduğunu düşünüyorum; gizemli ve büyüleyici. DOĞU KÜLTÜRÜ BENİ ÇOK ETKİLİYOR 'Harem' adlı albümle doğuya olan ilginizi de keşfetmiş olduk... Evet, doğuyu çok seviyorum, albümü de o yüzden yaptım ve yaparken de çok büyük keyif aldım. Sadece Orta Doğu ve Asya ülkelerini ziyaret etmeyi değil, oralardan müzisyenlere çalışmayı da çok seviyorum. O kadar zengin bir kültür ki; etkilenmemek mümkün değil. Gelecekte o bölgeye daha çok gidip kalmak istiyorum. Peki, doğuda sizi cezbeden neler var? Bilmiyorum ki, belki de nedenini bilmediğim bir şekilde kan çekiyor. Bilmiyorum, sadece bir his o. Doğunun tarihine de, kültürüne de, müziğine de bayılıyorum. 'Harem' albümü oryantal ezgiler taşıyordu, fanlarınızın o albüme tepkisi nasıl oldu? Çok sevdiler çünkü albüm onları alışık olmadıkları bir yere götürdü. Ayrıca benim farklı bir yönümü de keşfetmiş oldular. Albüm belki politik olarak dünyanın biraz karmaşık olduğu bir döneme denk geldi ama yine de hemen benimsendi.