Trump son olarak, ülkesinin önümüzdeki dönem dış politika perspektifiyle ilgili devrim niteliğinde bir çıkış yaptı: "Önce Amerika. Rejimleri ve hükümetleri devirmeyeceğiz! Ortadoğu için harcanan 6 trilyon doları hatırlıyor musunuz? Amacımız istikrar, kaos değil.
Çünkü kendi ülkemizi ayağa kaldırmak istiyoruz" Trump ABD müesses nizamına yaptığı bunca cesur hamleden sonra, başına bir şey gelmeden Ocak'ta Başkanlık koltuğuna oturabilecek mi, bilemiyorum? Ama oturursa da birilerinin üstüne iyi "oturacağı" kesin.
Zira yıllardır Irak savaşına da karşı olduğunu söyleyen Trump'ın, bir ABD Başkanının "Ulus inşa etme ve rejim değişikliği stratejimiz kanıtlanmış bir başarısızlık" demesi az uz şey değil.
Öyle ya, 70'lerin San Francisco'lu akvistleri tadında hayatımıza giren siyah gölge Obama'yı düşünün. Güya sola daha yakın olan oydu. Devrim ondan gelecekti. Onun ağzından bile duymadık böyle şeyler.
Hadi bakalım. Bakarsınız "sarı saçlı mavi gözlü" Trump dediğini yapar ve Latin Amerika'nın, Ortadoğu'nun, Afrika'nın ABD destekli darbelerle perişan olmuş halkları da rahat eder. Tabii ki mazlum halkların umudu olan bu mutlu son, bizde ABD darbelerinin konforuna alışmış siyasilerin, medyanın ve rekabetten korkan sermayenin kâbusu. Üzgünüm, korkunun ecele faydası yok.
Melih Altınok/Sabah
Sabah Gazetesi, beni de bu toplantıların Washington ayağına davet etme teveccühünü gösterdi.
Washington'da Amerikan Kongresi'nde düzenlenen toplantıya çok sayıda katılımcı ilgi gösterdi. Sabah Gazetesi yazarları Nagehan Alçı, Hilal Kaplan ve Kerem Alkin ile birlikte dinleyicilere 15 Temmuz'u olabilecek en yalın dille anlatmaya çalıştık.
Hilal Kaplan'ın slayt sunumuyla rakamlar ve verilerle anlattığı FETÖ terörünün gelişim şeması dikkatle izlendi. Nagehan Alçı, 15 Temmuz gecesi şehitlerini anlatırken, Gölbaşı Özel Harekat Merkezi'nin FETÖ'cü pilotlarca bombalanmasının ardından şehit olan isimleri gündeme getirdi. Kerem Alkin de ekonomik göstergelerle 15 Temmuz gecesi milletin sokağa çıkışını ve sonrasında Türk ekonomisinin izlediği istikrarlı tabloyu açıkladı.
Türk halkının Batı'nın darbe sonrası tutumuna ilişkin yaşadığı rahatsızlık ve hayal kırıklığını anlattığım konuşmamda, Batı dünyasının demokrasi dersinden sınıfta kaldığını vurguladım. Saygı Öztürk, Hande Fırat, Mete Yarar'ın 15 Temmuz ile ilgili kitaplarını dinleyicilere göstererek, farklı düşüncelerden gazetecilerin de darbenin arkasında FETÖ'nün bulunduğuna yaptıkları vurguyu anlattım.
Konuşmaları ilgiyle izleyen ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, toplantı sonrasında yaptığımız kısa sohbette, toplantının önemine dikkat çekti ve "Washington'da ilk günlerde kimse 15 Temmuz'u anlamadı. Keşke iki ay önce yapılsaydı" dedi.
Kendi doğusunda olan bitenleri bir bilgisayar oyunu ya da film formatında izleyen, atılan bombanın gürültüsüne, akan kanın acıttığı canlara ilişkin hiçbir fikri olmayan Batılılara bıkmadan usanmadan anlatmaya devam etmek gerekiyor. Eninde sonunda gerçek fotoğrafı görmek zorunda kalacaklar. Anlamamaya yeminli olsalar da, anlatmaya çabalamaktan vazgeçmemek gerekiyor.
Saadet Oruç/Star
Sık ülke değiştiren FETÖ yöneticilerinden biri de Ergenekon ve 17 Aralık süreçlerindeki kumpaslarda 'savcı' sıfatıyla başrol oynayan Zekeriya Öz. Öz'ün firar ettiği dönemde ilk gittiği ülke Gürcistan'dı. 10 Ağustos 2015'te kaçan Öz, tanınmamak için bıyıklarını kesmiş, kafasına da bir şapka geçirmişti. Gürcistan'dan sonra Ukrayna'ya gittiği öne sürülen Zekeriya Öz buradan Almanya'ya geçti.
FETÖ'nün devletin arşivinden çalıp hard disklere yüklediği mahrem bilgileri Alman derin devletine verme vaadiyle iltica talebinde bulunan Zekeriya Öz'ün Avrupa'da sık sık ülke değiştirdiği belirtiliyor. Belçika, gittiği ülkelerden biri.
Cemaat jüristokrasisinin kudretli savcısı Zekeriya Öz, istediğini cezaevine attırdığı dönemlerde tanınmış işadamlarıyla tavla oynardı. Genellikle bahis büyük olurdu. Daha doğrusu Öz kazanırsa -ki rakiplerinin onun hışmını çekmemek için yenilmeyi tercih ettikleri de vakidir- fiyatları 10-30 bin dolar arasında değişen gösterişli saatlerden alırdı. Nadirattandı ama kendisi kaybederse de kolundaki 200 dolarlık mütevazı saati verirdi. Zekeriya Öz'ün tavla oyunlarından kazandığı saatleri İstinyePark ve Nişantaşı'ndaki saatçilerde gerçek fiyatının biraz altında bedelle nakde çevirdiği de biliniyor. Bu bilgiler, işadamlarının ve saatçilerin tanıklığıyla sabit.
Adının ilk harfini, çekiştire çekiştire yürüdüğü kemerine Zorro'nun Z'si gibi kazıttığı o şaşalı dönemlerinde devletin, hukukun gücüyle kabadayılık yapıyordu Zekeriya Öz. Savcısı olduğu Ergenekon Davası sürecinde 100 binden fazla telefon izlendi. 60 bin telefon dinlendi, 3 bin kişi hakkında takip yapıldı, bin 360 kişi ifade verdi, 588 kişi tutuklandı, 7 sanık ifadesini veremeden öldü, 7 sanık kansere yakalandı. Dava ile ilgili 19 iddianamenin toplam sayfa sayısı 17 bini aştı, davanın ek klasör arşivi 5 terabayt büyüklüğüne ulaştı. Zekeriya Öz, şimdi yaptığı hukuksuzlukların bedelini ödeyeceği yargılamadan kaçmak için ülke ülke dolaşıyor.
Ferhat Ünlü/Sabah
Gerçekler, ABD'nin yeni Başkanı Donald Trump'ın "teşekkür gezileri" sırasında ortaya çıktı. Trump, Ohio Eyaleti'nde son derece çarpıcı ifadeler kullandı. Bundan sonra Amerika'nın diğer ülkelerin rejimlerini hedef alacak politikalar izlemeyeceği konusunda garanti verdi:
-Rejimleri ve hükümetleri devirmeyeceğiz. Ortadoğu için harcanan 6 trilyon doları hatırlıyor musunuz? Amacımız istikrar, kaos değil. Çünkü, kendi ülkemizi ayağa kaldırmak istiyoruz.
Ne anlama geliyor bu sözler?.. Amerika'nın, geçmişte dünya üzerinde rejimleri ve hükümetleri devirdiğini, bu iş için trilyonlarca dolar harcayarak pek çok ülkeye kaos yaşattığını anlatıyor! Söyleyen de ABD'nin Yeni Başkanı. Peki, bu itiraftan yola çıkarak, Türkiye'de yaşanan ve yüzlerce şehit vermemize yol açan 15 Temmuz Darbe Girişimini de aynı çerçevede değerlendirebilir miyiz? Bence değerlendirebiliriz. ABD'nin 15 Temmuz günü ve sonrasında takındığı tavır, bugün sürdürdüğü politika ve en önemlisi de Fethullah Gülen denilen adamı halen koruyup kollaması zaten onu gösteriyor.
Tekrarlıyorum, Trump'un bu sözleri korkunç bir itiraf!.. Normal şartlarda Türkiye'nin de, dünyanın da ayağa kalkması lazım. Çünkü, basit ve yabana atılacak sözler değil bunlar. Hele bir de ABD tarafından çeşitli ülkeler için sarf edilen "oraya demokrasi götüreceğiz" iddiaları ile birlikte değerlendirilirse, vahameti daha da büyüyor. O "demokrasi götürüleceği" iddia edilen ülkelerin haline baktığımızda Trump'ın sözleri çok daha fazla anlamlar kazanıyor. Trump, 6 trilyon dolardan söz ediyor… Nereye harcanmış bu para?
Ortadoğu'nun bugünkü haline bakarsak, cevabı kendiliğinden ortaya çıkıyor: Kan ve gözyaşı üretmeye, demokrasi kamuflajının altında demokrasileri çökertmeye, yakıp yıkmaya, yok etmeye ve istikrarsızlaştırıp kaos oluşturmaya. Bakın bunları ABD'ye düşmanlık besleyen ya da o ülke ile problemleri bulunan bir isim söylemiyor. Amerika'nın yeni başkanı, eğip bükmeden, lafı evirip çevirmeden, herkesin gözünün içine bakarak, açıktan itiraf ediyor.
Emin Pazarcı/Akşam
Faiz konusunda yalnızlığımı biliyorum ama mücadelemi sürdüreceğim...
Recep Tayyip Erdoğan dün Cevahir Haliç AVM'nin açılışında bu sözleri söyledi ve çok çok haklıydı... Faizler düşmeden yani para ucuzlamadan yatırım artmaz ve ekonomi gelişmez ama piyasada para bollaşmadıkça da faizler kalıcı olarak düşmez...
Alanı ekonomi olan Cumhurbaşkanımız da şüphesiz bu temel kuralı çok iyi bilmekte ve o sebeple bu ülkenin bir finansmanpara cenneti olması gerektiğini sürekli söylemektedir. Varlık barışı ve zimmet yasasının iptali dışarıdan bu ülkeye rahat ve huzur içinde para girmesi için yapılan çok doğru işlerdir...
Öte yandan hükümete yakın bazı gazetelerde ve TV'lerde paranın ve yabancı sermayenin düşmanı öyle salakça yazılar ve konuşmalar görüyorum ki bu salakları faiz lobisi ters manyel yapsınlar diye mi tuttu acaba diyorum.
Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti parayı kaçırtmak ve faizleri artırmaktan başka işe yaramayan bu salak zihniyeti tasfiye etmek amacıyla iktidara geldi. Bu bildiğimiz Ankara bürokratik-devletçi kafasıdır ve Türkiye'yi sefil bırakmıştır. Bu kafa AK Parti'ye hakim olursa gidişat hep daha kötü olur...
Cumhurbaşkanı'nın yalnız kaldığı faiz meselesini herkesin anlayacağı bir örnekle anlatmak isterim... Diyelim ki yaşadığınız semtte 30 daireli güzel bir apartman var. O semtte başka güzel apartman olmadığından apartmanın sahibi aylık 5-6 bin TL'den daireleri kiralamış... O sırada yeni apartmanların inşası için araziler imara açılıyor. Bu arsalara dışarıdan sermaye ile yeni apartmanlar yapılıyor. Bu yeni gelişmeden en çok apartman sahibi zarar eder...
Çünkü yeni apartmanlar ortaya çıkınca 5-6 bin TL'ye evlerine kiracı bulamaz. Daire başı kira fiyatını 2-3 bin TL noktasına indirmesi zorunlu olur... Faiz de aynı verilen daire kirası gibidir. Faiz ile kira arasında hiçbir fark yoktur. Ne zaman ki ülkede parayı bollaştırırsın, orada paranın değeri azalır. O zaman düşük faizlerle kredi bulabilirsiniz.
Paraya ulaşmak ucuzlamış olur. Bir şey ne kadar çoksa, değeri o kadar azalır... İşte o yüzden ülkemize nereden gelirse gelsin kaynağı ne olursa olsun bol sermayenin akmasını sağlamalıyız. Erdoğan'ın önayak olduğu Varlık Barışı yasası tüm dünya sermayesini kapsayacak şekilde genişletilmeli ve süresi uzamalıdır. Gelen paraya sıfır vergi/sıfır sorgu politikası çok doğrudur. Faizler böyle düşer...
Rasim Ozan Kütahyalı/Sabah
