Türk siyasetinin son 40 yılında var olan, parti içinde ve dışında büyük mücadeleler yürüten Deniz Baykal, siyasi yaşamının en büyük şokuyla sarsıldı. Kendisine ve Ankara Milletvekili Nesrin Baytok'a ait olduıu iddia edilen özel görüntülerin internete yayılmasının ardından üç gün evine kapanan Baykal, dün CHP'deki liderlik koltuğuna veda ettiğini açıkladı. Peki Türk siyasetinin son 40 yılında var olan Deniz Baykal kim? İşte Baykal'ın hem siyasi hem de özel yaşamından çarpıcı kesitler... Fakir bir aileydi Deniz Baykal’ınki. Kafkasya göçmeni Hüseyin Hilmi Bey ile Mısır göçmeni Feride Hanım'ın oğlu olan Deniz Baykal, 20 Temmuz 1938 tarihinde Antalya'da doğdu. Baykal, daha 40 günlük değilken babasının Kastamonu'nun araç ilçesine tayini çıktı. 6 yaşına kadar orada kalıyorlar. Babası emekli olunca tekrar Antalya’ya yerleşiyorlar. Baykal'ın çocukluk dönemlerinden itibaren politik bilincinin ekillenmesinde en etkili kişi, TEKEL’de küçük bir memur, sıkı bir CHP’li ve inançlı bir Atatürkçü olan baba Hilmi Baykal oldu. Deniz Baykal, çocukluğunda birkaç işte birden çalışıyor. 'SİMİT SATTIM, MİRA TUTTUM' Baykal, ilk nasıl para kazandığını şöyle anlatıyor: 'Babam, hayatın içine girmem, hayatı öğrenmem için simit sattırırdı bana. Antalya'da evimizin yakınında bir fırın vardı, hala da vardır. Simitleri tablaya koyar, satışa çıkardık. Yani böyle başladık ufak ufak para kazanmaya. Mira tuttuğum inşaat şirketinin parası iyiydi. Zaman zaman inşaat şirketinin sahibiyle karşılaşırız, `Benim ilk işverenimdir` derim yanımızdakilere. Ondan sonra TMO Bölge Müdürü eniştemin sayesinde Antalya`daki daireye girdik, buğday puantörü olarak.' KUVAYİ MİLLİYE ÖYKÜLERİYLE BÜYÜDÜ I. Dünya Savaşı’nın son dönemlerinde cepheye giden, Ulusal Kurtuluş Savaşı’na katılan ve rütbesi giderek yükselen Hilmi Baykal’dan heyecanlı cephe öyküleri dinledi Deniz Baykal. Çocukluk geceleri Kuvayi Milliye öyküleri ile örüldü. Kendisini, ev dışındaki dünyanın güç koşullarını tanıma konusunda yönlendiren de yine baba Hilmi Baykal oldu. Çıkık elmacık kemiklerinde oluşan çıkıntılar yüzünden arkadaşları ona Domates Deniz lakabını takmış. Orta ve lise öğrenimini Antalya’da sürdürdü Deniz Baykal. Çok çok çalışkan bir öğrenci değildi belki. Ama arkadaşları arasında güzel konuşması ve İngilizce’deki başarısı ile dikkat çekerdi. İngilizce bilgisindeki ana kaynak ise yine baba Hilmi Baykal idi. Baba Baykal, oğlunun dildeki başarısının ilk temellerini, yaz tatillerinde küçük Baykal’ı İngilizce bilen bir akrabasının evine göndermesiyle atmıştı. ORTA OKUL AŞKI Öğrencilik yıllarında yaşamına yön verecek olaylardan biri de gelecekteki eşi Olcay Hanım’la ortaokulda tanışmasıydı. Lise son sınıfta aralarındaki arkadaşlık büyüdü, giderek büyük bir aşka dönüştü. Ve üniversite yılları geldi. Henüz lise yıllarındayken kararını vermişti Deniz Baykal. Hukukçu olacaktı. Olcay Hanım’ın tercihi ise İstanbul’da tıp eğitimi almak yönündeydi. Düşünüldü, taşınıldı ve birlikte, aynı kentte okuma kararı alındı. Olcay Hanım da bu kararın ardından artık genç bir Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisiydi. 'YAŞAMIMIZI HEP PAYLAŞTIK' Deniz Baykal, o dönemi şöyle anlatıyor: “Beni Siyasal’dan mezun bilirler, çünkü hep oraya giderdim Olcay yüzünden, ama Olcay’ın refakatçisi olarak oradaydım. Olcay ise Ankara Hukuk Fakültesi’ne benimle birlikte gelirdi, birkaç derse birlikte girerdik, onu da o yüzden Ankara Hukuk mezunu sanırlar. Kütüphane yöneticisine kadar bizi bilirlerdi, konser varsa konsere de birlikte giderdik. Yaşamımızı hep paylaştık.” PARASIZLIKTAN DÜĞÜN YAPAMADI Üniversite yıllarına, Amerikan ve İngiliz kültür programlarındaki İngilizce dersleri de eşlik etti. Ve 1959 yılında Deniz Baykal, üniversiteyi bitirdi. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde doktorasını tamamlayacak, ardından ABD’ye gidecek, Columbia ve Berkeley üniversitelerinde iki yıl akademik çalışmalarına devam edecekti. Baykal 1961’de Siyasal Bilgiler Fakültesi Anayasa Hukuku Kürsüsü’nde asistan olmuştu. Olcay Hanım da mezundu ve Hazine Müsteşarlığı’nda göreve başlamıştı. Artık sırada evlilik vardı. Ailelerin onayı alındı. Ekonomik durumlarının yeterli olmayışı, düğünlerini “kuraldışı” yapmalarına yol açtı. Akçakoca’ya gittiler. Sessiz sedasız, şahitleri de nikahlarının kıyıldığı Akçakoca Belediyesi’nde gördükleri ve daha önceden hiç tanımadıkları iki kişi olmak üzere, evlendiler. MENDERES'İN YAKASINA YAPIŞTI MI? Üniversite yıllarında Demokrat Parti karşıtı gösterilerde yer almıştı Baykal. Hatta bir dönem, Menderes’in “yakasına yapıştığı” dahi iddia edilmişti. 12 MART’IN ‘SAKINCALI’ LİSTESİNE GİRDİ 12 Mart Muhtırası’nın ardından Deniz Baykal askere gitti. Denizciydi. Bu ayrıntı kendisi için çok önemliydi; çünkü Baykal, çok daha önceki yıllarda denizci olmak istemiş, lise öğrenimi için Heybeliada Askeri Deniz Lisesi sınavlarına dahi girmiş, ancak sağlık muayenesinde yapılan teşhisteki yalnışlık sonucu beyaz denizci üniformasını hiç giyememişti. Baykal, Yassıada Deniz Yedeksubay Okulu’nu birincilikle bitirdi. Kendisinin, okul birincisi olarak mezuniyet konuşmasını yapması gerekirdi. Ancak, 12 Mart’ın “ihbar furyası”ndan Baykal da nasibini almış ve “tehlikeli solcu” Deniz Baykal bu nedenle bu konuşmayı yapamamıştı. 1972’de asteğmen olarak İskenderun’a atandı ve askerlik görevini de burada bitirdi. 36 YAŞINDA BAKANLIK YAPTI Deniz Baykal askere gitmeden önce CHP’de Genel Başkan İnönü’ydü. Döndüğünde ise artık İnönü’nün yerini Ecevit doldurmuştu. Bülent Ecevit’in isteği üzerine Deniz Baykal, milletvekilliğine adaylığını koydu ve 1973 genel seçimlerinde, 35 yaşındayken, CHP’den Antalya milletvekili seçildi. Artık parlamentodaydı. 1974 yılında kurulan ilk Ecevit hükümetinde Maliye Bakanlığı, 1978 yılındaki üçüncü Ecevit hükümetinde ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevlerini üstlendi. Parti Meclisi, Merkez Yürütme Kurulu ve Genel Sekreter Yardımcılığı görevlerinde de bulundu. 12 Eylül askeri müdahalesini Antalya’da, yaz tatilini geçirdiği sırada duydu Deniz Baykal. Ankara’ya geldi, birkaç gün sonra da Ankara Ordu Dil ve İstihbarat Okulu’nda gözetim altına alındı. Gözetim süresi sona erdiğinde avukatlık yapmaya karar vermişti. 1982 Anayasası’nın 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirdiği politikacılar arasında yerini aldı. Avukatlık yaptı; bu dönem, yaşamında en çok para kazandığı dönem olarak anıları arasında yerini aldı. ZİNCİRBOZAN’DA ‘EĞİTİM’ SEMİNERLERİ Baykal, 1983 yılında siyasal partilerin kurulmasına izin verilmesinden sonra yasaklı olmalarına rağmen faaliyetlerini sürdürdüğü gerekçesiyle önde gelen bir grup CHP ve AP’li politikacıyla birlikte Çanakkale Zincirbozan Askeri Tesisleri’nde ikinci kez gözetim altına alındı. Kendi ifadesiyle, bu dönem çok verimli geçti; Zincirbozan’da Türkiye sorunlarıyla ilgilenildi, seminerler yapıldı. Eylül 1987’deki genel seçimlerde Erdal İnönü liderliğindeki SHP’den Antalya milletvekili seçilen Baykal, önce Grup Başkan Vekilliği, ardından Genel Sekreterlik görevlerinde bulundu. Haziran 1988’de başladığı Genel Sekreterlik görevinden 10 Eylül 1990’da istifa etti. Çok geçmeden CHP’ye geçecekti. Baykal, Temmuz 1992’de kapatılan siyasi partilerin açılmasına izin veren yasanın sağladığı olanakla 9 Eylül 1992’de toplanan CHP Kurultayı’nda Genel Başkanlığa seçildi. 18 Şubat 1995 günü SHP ve CHP bütünleşme kurultayında aday olmadı ve Genel Başkanlık’tan ayrıldı. 9 Eylül 1995 tarihinde birleşmeden sonra yapılan CHP Olağan Kurultayı’nda yeniden Genel Başkanlığa seçilen Baykal, 30 Ekim 1995 tarihinde kurulan DYP-CHP koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerini üstlendi. 24 Aralık 1995 milletvekili genel seçimlerinde yeniden Antalya milletvekili seçildi. 53. Hükümet’in kurulmasıyla 7 Mart 1996 tarihinde Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerinden ayrıldı. Deniz Baykal, 23-24 Mayıs 1998 tarihlerinde yapılan 27. Olağan Kurultay’da yeniden CHP Genel Başkanlığı’na getirildi. 18 Nisan seçimlerinde partinin barajı aşamaması nedeniyle genel başkanlık görevinden istifa etti. Siyaseti bıraktığına ilişkin sinyaller veren Baykal, partisinin 30 Eylül 2000 tarihinde yapılan 11. Olağanüstü Kurultayı’nda bir kez daha genel başkan seçildi. Erken seçim kararının ardından yapılan anketlerde ilk sıralarda gözüken CHP’nin genel başkanı, önemli bir manevra yaparak daha önce İsmail Cem’in YTP’si ile hareket edeceğini açıklayan eski Devlet Bakanı Kemal Derviş’i yanına çekmeyi başardı. 2002 seçimlerinde CHP yeniden yükselişe geçti. AK Parti'nin tek başına iktidarına engel olamasa da CHP yüzde 19,41 oy aldı. 29 Ocak 2005'te yapılan CHP Olağanüstü Kurultayı'nda, rakibi Mustafa Sarıgül'ü yenerek genel başkanlık görevine devam etti. 2007 seçimlerinden önce CHP'nin de içinde bulunduğu sol ittifakı, 22 Temmuz 2007'de yapılan Genel Seçimleri'nde yüzde 20,8 oy aldı. 'Oyların arttığını' söyleyen Baykal, 'mücadeleye devam' dedi. Deniz Baykal 26 Nisan 2008'de yapılan CHP 32. Olağan Kurultayı'nda 1231 delegeden 1021'inin oyunu alarak 10. kez genel başkan seçildi. Bu, Baykal'ın 10. kez yeniden genel başkan seçilmesiydi. Baykal, partisinin anayasa paketini Anayasa Mahkemesi'ne götürme, buradan bir sonuç alamazsa, referandumda meydan meydan dolaşıp 'hayır' mitingleri yapmaya hazırlandığı bir dönemde, 6 Mayıs perşembe gece yarısına doğru hayatının en büyük şokunu yaşadı. İnternete eski Özel Kalem Müdürü, partisinin Ankara Milletvekili Nesrin Baytok ve kendisine ait olduğu iddia edilen özel görüntüler dolaşıyordu. Üç günlük sessizliğin ardından dün, Genel Başkanlıktan istifa etti. Şimdilerde en çok merak edilen sorular ise 'Baykal yeniden döner mi?' ve 'CHP'nin yeni genel kim olacak?' Baykal'ın dönüp dönmeyeceğini ve CHP'nin geleceğinin ne olacağını zaman gösterecek.