AVRUPA, MÜZAKERELERİ BİTİRELİM DERKEN... Türkiye-Almanya ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldı. Aynı durum Hollanda, İngiltere, Fransa ve diğerleri ile olan ilişkilerde de geçerli. 2016'da Türkiye ile müzakereleri bitirmeyi bile gündeme getiren birçok Avrupa ülkesi bugün Türkiye'yle normalleşme peşinde. Peki son 2 yılda ne oldu da Avrupa'nın o saldırgan tavrı 'müzakereleri donduralım' noktasından dönüp, iyi ilişki kurma seviyesine geldi?Merak edilen soruları Taha Dağlı sabah.com.tr için yanıtladı. ALMANYA-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE YENİ SAYFA AÇILDI DİYEBİLİR MİYİZ? 2016 ve 2017'yi hatırladığımızda Almanya'nın Türkiye'ye yönelik çok yoğun saldırgan politikaları vardı. Anayasa referandumunda hayır propagandası, terör propagandasına verdikleri destek buna karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanlarımız ve milletvekillerimize yönelik sansür uygulamaları Almanya'nın agresif tutumlarından bir kaçıydı. Şimdi Almanya'nın tüm bu yaşananların üzerine sünger çektiğini görüyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Berlin'e bizzat davet eden Almanya Cumhurbaşkanıydı. Bu ziyaret onlar için de çok önemliydi. TÜRKİYE, ALMANYA'DAN NE İSTİYOR? Türkiye'nin talepleri açık, teröre verilen desteğin sonlandırılması, bunun içinde PKK da var FETÖ de var. Almanya PKK'nın terör örgütü olduğunu kabul ediyor ama farklı isimler altında terör propagandasının devam etmesine göz yumuyorlar. Türkiye bunları bir kenara yazıyor. Taleplerin hangileri karşılanacak hangileri yarım kalacak bunlar hesaba katılacak mutlaka. Ve ona göre yeni ilişki sürecinde bir boyut belirlenecek. Türkiye burada duygusallığa yer vermiyor. Almanya ile ilişkiler önemli ve kazanımı varsa Türkiye açısından bir karşılığı olacak. Şu anda özellikle ekonomi konularında iyi bir sürecin başladığını görüyoruz. ALMANYA TÜRKİYE'DEN NE İSTİYOR? Almanya 2 yıl boyunca Türkiye'ye saldırgan politika uyguladı ve bunun hiçbir faydasının olmadığını gördü. Bugün Merkel güçlükle kurulan bir koalisyonun başbakanı. Türkiye'nin Almanya ile beraber olması Merkel için de önemli. Çünkü işin içinde hem ABD'nin ekonomik saldırıları hem de Suriye meseleleri var. Bunun dışında ziyarette tutuklu gazeteci iddiaları fazlasıyla gündemi meşgul etti. Almanya'da hükümete karşı kamuoyu baskısı var. Merkel ve Steinmeier bu tarz meseleleri kamera önünde tartışmaya açarak, kendi kamuoylarına mesaj veriyorlar. DİĞER ÜLKELERİN TÜRKİYE'YE BAKIŞI DA DEĞİŞTİ Mİ? 2016 sonrası gerginlik süreci Almanya'nın tutumu ile kırıldı. Buna Almanya ile birlikte Hollanda, Fransa, İngiltere gibi ülkeleri de ekleyebiliriz. Hollanda ile 16 Nisan referandum sürecinde yaşanan kriz aşıldı, yeni bir süreç başladı. Fransa ve İngiltere ile zaten büyük çaplı krizler yoktu. Şu an bu iki ülkenin Türkiye'ye daha yakın mesajlar verdiğini görüyoruz. AVRUPA NEDEN TÜRKİYE'NİN YANINDA? Avrupa ülkeleri Türkiye'yi bu süreçte yanında görmek istiyor. Çünkü ABD'nin başlattığı ekonomik saldırı ve ticaret savaşları AB'yi de hedef alan bir süreç. Türkiye ekonomisi saldırı altına girerse bundan AB ülkeleri de etkilenecek, en azından bankacılık sistemleri kesinlikle etkilenecek. Avrupalılar bunun farkında. Bununla birlikte Suriye mülteci meselesi de AB için hayati bir konu. İDLİB BAŞARISI AB İLİŞKİLERİ İÇİN NE İFADE EDİYOR? İdlib'te insani kriz olsaydı göç akını beraberinde gelecekti. Bu da Avrupa'yı olumsuz etkileyecekti. Türkiye İdlib'te katliamı durdurarak, bir anlamda AB'ye de rahat nefes aldırdı. Bu diplomatik başarı özellikle BM zirvesinde geniş yankı buldu. AB bizzat teşekkür etti, diğer ülkeler de öyle. Tabi bir de Suriye gibi merkezi bir konuda Türkiye'nin hem diplomatik hem de askeri-istihbarat anlamındaki gücü bir kez daha kanıtlanmış oldu. Batı, Suriye krizinin çözümünün Türkiye olmadan yapılamayacağını da artık iyice kavradı. AVRUPA İLE TERÖR SORUNU ÇÖZÜLÜR MÜ? Almanya PKK'yı terör örgütü olarak tanıyor, faaliyetlere izin verilmeyeceğini söylüyor. Hollanda'dan yine PKK-PYD kararı geldi, onlar da Suriye'deki PKK terör örgütü konusunda Türkiye ile aynı çizgiye geldiler. Tabii ki PKK'ya göz yumulmuyor da değil. Bununla birlikte FETÖ konusu da var. Almanya hala FETÖ'ye sahip çıkmaya devam edeceğe benziyor. Bu tarz meseleler bir çırpıda aşılamaz. Ama mesafe kat edilebilir. 'TÜRKİYE'NİN TERÖRLE MÜCADELESİNE KARIŞMASINLAR' YETERLİ Mİ? Avrupa ile ilişkiler Türkiye'nin terörle mücadelesi yüzünden bozulmuştu. PKK ve FETÖ'ye karşı operasyon yapınca AB, müzakereleri dondurmakla tehdit etmişti. Şimdi gelinen noktada PKK için bizimle aynı fikirde olduklarını söylüyorlar, FETÖ'yü ayrı tutuyorlar. Aslında Türkiye kendi göbeğini kendi kesebilen bir güç. Terörle mücadele ederken elbette müttefiklerinin yanında olmasını ister ama olmuyorlarsa da en azından köstek olmasınlar. FETÖ'ye terör örgütü demesin belki ileride der ama bizim FETÖ ile mücadelemize karışmasın. Daha önce karıştılar ve Türkiye'nin terörle mücadeleden ödün vermediğini gördüler. Öncelik Avrupa'nın, Türkiye'nin terörle mücadelesine saygılı olmasıdır. Şu anki aşama bunun sinyallerini gösteriyor. AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE TRUMP'IN ETKİSİ NE? Trump bütün dünyadaki denklemleri bozacak tarzda eylemler yapıyor. AB'yi de hedef aldı, aynı anda İran ve Çin'i de ve tabii ki Türkiye'yi de. Trump'ın bu saldırgan tavrında Türkiye ile AB'yi aynı çizgide görüyoruz. Bunun en çarpıcı örneği de İran ambargosuna karşı atılan adımlar. Trump ambargo koydu ve uyulsun diye baskı da yapıyor ama AB ticarete devam kararı aldı. Türkiye de aynı şekilde İran'la ticarete devam edecek, ABD ambargosuna uymayacak. Bu tarz ortak hamleler, yeni ortaklıkları da beraberinde getirecektir. TİCARİ BAĞIN DIŞINDA DA ORTAK PAYDALAR VAR MI? Trump'ın Filistin'e yönelik saldırgan politikası da Türkiye ile AB'yi yakınlaştıran bir diğer hamle oldu. Ekonominin yanı sıra AB ile Filistin konusunda da aynı çizgiyi paylaşıyoruz. İran meselesinde de öyle. Ve elbette Suriye krizinin çözümü için de AB, Türkiye'yi destekliyor. Bunların hepsi Trump yönetiminin politikalarının sonucu. Bugün AB ile Türkiye arasındaki gerginlikler gideriliyor derken, AB'nin Suriye meselesi gibi konularda Türkiye'yi desteklediğini söylüyoruz ama bu destek genel anlamda siyasi söylemin ötesinde değil. İşte bu konularda da somut adım atılması şart. Türkiye'nin Suriye'de yaptıkları ortadayken, AB sadece sözle sınırlı kalmamalı maddi ve eylem açısından da aktif olmalı.