Bir başka gelişme, sosyal demokratların elindeki politika araçlarının el değiştirmesiyle yaşandı. Sosyal adaleti sağlayacak girişimler, beyaz masa gibi halkı yönetime katma gayretleri, alt yapı, eğitim, sağlık ve spor gibi alanlarda başarılanlar, CHP'yi "olan biteni izleyen" noktaya taşıdı. CHP'nin talepleri tırmandırılmış seçmen karşısına "yapılanları kötüleyen" tutumuyla çıkması, ana muhalefetin varlığını sorgulatacak hal aldı. Bugün seçmen, metrobüsün "olsun veya olmasın" tartışmasını çoktan geride bıraktı, "daha etkili nasıl kullanılır?" sorusunun cevabını arıyor. Bugün seçmen duble yolların varlığı veya yolsuzluk odaklı tartışmasından ziyade kendi beldesine ne zaman geleceğini tartışıyor. Sağlıkta yaşanan devrimi, Başbakan'ın "benim vatandaşımı hastanede rehin alacak kişinin alnını karışlarım" ifadesiyle içselleştiren seçmen, daha ucuz ve daha nitelikli sağlık hizmeti talep ediyor. Eğitim, istihdam, liradan sıfır atılması, tek haneli enflasyon, ulaşım, yatırımlar ve 7 yıl pozitif büyüme, ana muhalefet partisi olarak CHP'nin işini çok daha zorlaştırmış durumda. Neticede mevcut olanın üzerine "ne koyacaksınız?" sorusunu akla getiriyor. CHP'nin bu soruya verdiği cevap genelde "projelerle" değil, söylemlerden ibaret kalıyor; "arkadaşlar üzerinde çalışıyor...."Oysa ülke 3 ay sonra seçim sathı mahalline giriyor ve seçmenin "AK Parti'nin yaptıklarının üzerine ne koydunuz?" sorusunun cevapları henüz ortada yok. CHP'nin Türkiye'nin yarını projeleri olmayınca da ülkenin yarınki siyasetinde CHP, yeniden kaybetmeye mahkûm kalacak gibi görünüyor.