"SİGORTACILIK, TÜRKİYE'DE FİNANSAL SİSTEMDEKİ EN BÜYÜK İKİNCİ AKTÖR"
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan, Türkiye'de hızlı bir şekilde büyüyen sigorta sektörünün, bankacılığın ardından finansal sistemdeki en büyük ikinci aktör konumunda olduğu bilgisini paylaştı.
Bahçıvan, "Nitekim Türkiye Sigorta Birliği'nin yayınladığı rakamlara göre sigorta, emeklilik ve reasürans faaliyetlerini kapsayacak şekilde sistemin toplam aktif büyüklüğü 2022'de 781 milyar liraya ulaşmıştır ki bu rakam söz konusu yılın milli gelirinin kabaca yüzde 5'ine karşılık geliyor. Aynı yılda 70 firmanın faaliyet gösterdiği sektörün istihdam alanında da önemi artan bir aktör konumuna geldiği görülüyor." dedi.
Bu süreçte İSO olarak, sigortanın reel sektör için yalnızca potansiyel riskler karşısında katlanılan bir "masraf" olarak değil, riskler realize olduğunda firmayı ve ülke değerlerini yok olmaktan kurtarabilecek bir "kaynak" olarak görülmesi gerektiğini düşündüklerini kaydeden Bahçıvan, "Başta KOBİ'ler olmak üzere, sanayinin bu konuda bilinç seviyesinin artırılmasını ve tüm kurumlarımızın sigorta şemsiyesi altına alınması yönündeki ihtiyacı sayısız platformda vurguladık. Bu doğrultuda, iş yerlerinin açılması ve çalıştırılmasının sigorta yaptırma koşuluna bağlanması önerimizi her fırsatta dile getirdik." dedi.
"DEPREM RİSK KATSAYILARININ BÖLGELERE GÖRE GÜNCEL VE TUTARLI BİR ŞEKİLDE YENİDEN DÜZENLENMESİ GEREKİYOR"
Erdal Bahçıvan, kimya, boya, plastik, kağıt gibi sektörlerde olmak üzere sigorta şirketlerinin sanayi tesislerini sigortalamaktan kaçınmaları, çok yüksek primler talep etmeleri veya teminat vermek istememeleri gibi durumlarla sıklıkla karşılaştıklarını belirterek, 2024 ile birlikte sigorta yenilemelerin başlamasıyla bu sorunların artık sanayinin geneline yayılarak daha da gün yüzüne çıkmış durumda olduğunu dile getirdi.
Bahçıvan, bunun bir nedeninin uzunca bir süredir devam eden yüksek enflasyon ortamı olduğunu aktararak, enflasyonist dönemin uzadıkça fiyat algısında yaşanan bozulmanın, bu örnekte de istismarlara, fırsatçılıklara açık bir ortam yarattığını söyledi.
Bu konuda stresi artıran bir diğer unsurun da hiç kuşkusuz deprem gerçeği olduğunu vurgulayan Bahçıvan, konuşmasına şöyle sürdürdü:
"Henüz üzerinden bir yıl geçen ve acıları oldukça taze olan 6 Şubat depremlerinin yol açtığı yıkım ve maliyetlerin yanı sıra başta İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi'ne ilişkin yıllardır dile getirilen deprem riskleri, sanayi ile sigorta sektörü arasındaki ilişkileri daha da zorlayıcı hale getiriyor. Özellikle deprem risk katsayısı hesabında birbirlerine çok yakın bölgelerde dahi ciddi katsayı tutarsızlıkları görülmektedir. Bu çerçevede deprem risk katsayılarının bölgelere göre güncel ve tutarlı bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir."
Bahçıvan, sigorta şirketlerinin belirledikleri muafiyet oranlarına değinerek, yıllardır fabrikasını aynı sigorta şirketine beyan ve karşılıklı mutabakata dayanarak muafiyetsiz sigortalatan sanayicilerinin, şimdi yaygın bir şekilde muafiyet oranları baskısıyla karşılaştıklarına dikkati çekerek, bu noktada sanayi ile sigorta sektörünü ortak bir paydada buluşturacak yapıcı bir diyalog arayışının giderek daha acil bir hal aldığına inandığını kaydetti.