Vali Aydoğdu, TYB Kültür evinde yaptığı konuşmasının bir bölümünde: "Dedelerimiz torunlarına değerler manzumesini öğretirdi. Yapılan araştırmalar babaların çocuklarına ayırdığı süre 5 dakika. Öğrencinin okulda geçirdiği süre hayatının yüzde onu. Kalanını ise sokakta bilgisayar başında internette ve arkadaşlarıyla geçiriyor. Aile olarak biz ne yapıyoruz? Biz okulda geçen yüzde onluk bir süreyle her şeyi çözdüğümüzü sanıyoruz. Çocuklarla oturup konuşmuyoruz, kitap okumuyoruz. Mevcut değerler manzumesinin bir modeli olamıyoruz. Sonra da diyoruz ki, eğitim sistemimiz bozuk olduğu için böyle oluyor diyoruz. Buna katılmamız mümkün değil. Yeniden bir murakabeye, öze dönüşe ihtiyaç var. Murakabemizi iyi yaparsak okul da, sokak ta şekil değiştirir. Geldiğim ilden bir örnek vermek istiyorum. Bir yıldaki evlenme sayısı bin 820, boşanma sayısı ise bin 600, Erzincan'da halk günü yapıyoruz. Gelenlerin büyük ekseriyeti boşanmış kadınlardan oluşuyor. Bunun ekonomik sosyal sebepleri olabilir. Asıl sebep değerlerimizin saldırı altında olduğudur. Bir çocuk doğduğu iklimde ailesinden şefkati, merhameti ve insan sevgisini alabilmeli. Eğer bunları alamamışsa en iyi eğitim sistemi bile bu duygu ve düşünceleri ikame edemiyor, iyi bir diploma sahibi olmak mümkün. Ailesinden bir şey alamayan insan iyi bir insan olamıyor maalesef." şeklinde konuştu.
Vali Aydoğdu konuşmasının devamında, "Merhametli insanlara bakın. Onlar mutlaka annesinden ailesinden o duyguyu almıştır. İnsanın kabında ne varsa dışarıya o sızıyor. Gençlerde okumaya karşı bir iştiyak var. Kütüphaneler dolu. Öğrenciler okumak için mi tez çalışmak için mi gidiyorlar. Bu nesil bana göre tez ve tost nesli oldu. Suç onların mı? Hayır. Çocuklarımız bize inanmıyor. Niçin inanmıyor, yıllar boyunca ne yaptığımızı biliyorlar. Bizim çocukları kandırmamız mümkün değil. Diziler, internet sokak bizden daha çok çocuklarla ilgileniyor. Ahlaksızlıklar zihin altına işleniyor. Kötülükleri yavaş yavaş enjekte ediyorlar. İyilikleri çoğaltmaya yönelik çocuklarımıza sorular sormamız gerekiyor. Harçlığın var mı diye sorduğumuz kadar daha etkili sorular sormamız gerekir. Biz anne ve babalar iyi anne babalık yapamıyoruz. Bana göre gençler sıratı müstakimde devam ediyorlar. Fakat bizler maddileşiyoruz. Diplomalı bir insanın duygusuz olması şaşırtıcıdır. Taziye evine giden bir çocuğun orada nasıl başsağlığı dileyeceğini bilmemesi anne ve babanın suçudur. Okuma kültürü aileden gelir. Çocuklar bizim sözümüze değil, ayak izlerimize bakar." şeklinde konuşmasını sürdürdü.
Vali Hamza Aydoğdu yeni neslin artık her şeyin farkında bir nesil olduğunu, kibirli yöneticilere sıcak bakmadığını örnekler vererek anlattı. Konuşmasında: "İnsanların göz hizasında olmak gerekiyor. Yukarıdan bakanları devirecek bir dalga, bir tusunami geliyor. 3 Yıl sonra kibirli yöneticiler taca çıkacak. Çünkü gençler onları hiç umursamıyor. Çocuklara baba mesleklerini sormanıza müsaade etmiyorlar. Kendilerinin öne çıkarılmasını istiyorlar. Çakarlı arabalardan gençler nefret ediyorlar. Çakarlı arabalar gidince çocuklar kendi aralarında konuşuyorlar 'Eyvah bizin vergiler gidiyor' diyerek sistemle dalga geçiyorlar. Çocuklar doğalı seviyor. Batı Osmanlı kültürünü almış ve kendi kültürüne adapte etmiş. Osmanlıdaki tebdili kıyafet buradan geliyor. Kendimiz değişip dönüşmemiz gerekiyor. Yoksa gençler bizi taca atacak. 'Lisanî Hal lisanı halden üstündür.' Söylemek değil yaşayarak göstermemiz gerekiyor." dedi.
Söyleşinin sonrasında Vali Hamza Aydoğdu kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı. Yazarlar birliği üyeleri ile de tanışan Vali Aydoğdu'ya Yazarlar Birliği Şube Başkanı Halil İbrahim Özdemir tarafından bir teşekkür plaketi verildi.