Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, önümüzdeki süreçte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ana politikasının dezenflasyon odaklı, veriye dayalı, toplantı bazlı, ihtiyatlı bir yaklaşımla sürdürülmesini beklediklerini ifade ederek, "Enflasyonun ana eğilimindeki kalıcı iyileşmeye paralel olarak kademeli bir gevşeme patikasına girilmesini öngörüyoruz." dedi.

BANKALAR 2026'DA BİLANÇO YAPILARINI KORUDU
Dezenflasyona yönelik uygulanan sıkı para politikası sonucunda, büyümenin dengelendiğini, enflasyonun düşmeye başladığını ve finansal piyasalarda öngörülebilirliğin arttığına dikkati çeken Çakar, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sıkı para politikasının tamamlayıcı unsuru olarak devreye alınan makro ihtiyati önlemler, bankacılık sektörünü doğrudan merkeze alarak likidite yönetimini, kredi kullandırım sürecini ve mevduat piyasasını önemli ölçüde şekillendirmiştir. Bankacılık sektörü mevcut koşullara kendisini en iyi şekilde adapte ederek güçlü finansal yapısını korumuş ve sağlıklı büyümesini sürdürmüştür. Belirtilen çerçevede 2025 yılında bankalarımız temel olarak sağlıklı bilanço yapılarının korunmasına, selektif kredi yapısının merkezde olduğu dengeli kredi büyümesine, yüksek fonlama maliyetleri nedeniyle daralan faiz marjlarının etkin yönetimine ve kredi kalitesinin doğru yönetimine odaklanmıştır."
Çakar, belirsizliklerin yıl içerisinde yoğun olduğu bu dönemde mevduatın ana fonlama kaynağı olmaya devam ettiğini kaydetti.
TL mevduat öncelikli olmak üzere tüm mevduat türlerinde müşterilerin güçlü ilgisi ile büyümeyi sürdürdüklerinden bahseden Çakar, tabana yaygın mevduat yapılarının desteği ile sürdürülebilir bir fonlama yapısı kurduklarını anlattı.
"TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN RİSK İŞTAHI DAHA GÜÇLÜ OLACAK"
Ziraat Bankası Genel Müdürü Çakar, Türkiye açısından fırsat oluşturan temel alanlara da değindi.
Bu alanların makro ekonomik istikrar, güçlenen rezervler, mali disiplin ve bütçe dengesi, güçlenen cari denge, küresel finansal koşullar, düşen borçlanma maliyetleri, yön değiştiren küresel sermaye akımları ve düşük borçluluk oranının getirdiği geniş hareket alanı olarak ortaya çıktığını ifade eden Çakar, hem iç hem de dış risk unsurlarının hali hazırda 2025 yılından bu yana küresel piyasalarda belirgin olduğunu ve tüm karar alıcı aktörlerin karar verme süreçlerinin içine girdiğini söyledi.
Çakar, bu bağlamda bahsi geçen risklerin piyasalarda ilave bir etki oluşturma potansiyeli taşımadığını ve karar alıcı tüm oyuncuların olası risklere karşı hazırlıklı olduğunu gördüklerini dile getirerek, "Türkiye ekonomisinin barındırdığı fırsatların çok daha belirgin olduğu ve 2026 yılının bireylerin ve firmaların finansal hayatında daha görünür olumlu etkiler göstermeye aday olduğunu ve bu anlamda Türkiye ekonomisi ile ilgili risk iştahının daha güçlü olacağını değerlendiriyoruz." dedi.

"TCMB 2026 YILI BOYUNCA POLİTİKA FAİZİNİ KADEMELİ OLARAK İNDİRECEK"
TBB Başkanı Çakar, 2026 yılında ekonomiye ilişkin öngörülerini de paylaştı. Çakar, "Dezenflasyon sürecindeki kararlı ilerleme, 2026 yılında sektörümüzün faaliyet ortamını şekillendirecek en temel makroekonomik dinamik olacaktır. Bu sürecin para politikası, faizler ve kredi-mevduat dengesi üzerindeki yansımaları, yılın genel seyrini belirleyecektir." dedi.
2025 yılında ekonomi programında kaydedilen ilerlemeye dikkati çeken Çakar, şunları kaydetti:
"Önümüzdeki süreçte de Merkez Bankasının ana politikasının dezenflasyon odaklı, veriye dayalı, toplantı bazlı, ihtiyatlı bir yaklaşımla sürdürülmesini ve enflasyonun ana eğilimindeki kalıcı iyileşmeye paralel olarak kademeli bir gevşeme patikasına girilmesini öngörüyoruz. Genel olarak baktığımızda Merkez Bankasının enflasyonda sağlanacak iyileşme ile aynı doğrultuda olacak şekilde 2026 yılı boyunca politika faizini kademeli olarak indirerek yılı yüzde 30'un altında kapatacağını öngörmekteyiz."
Faizlerdeki düşüşün, TL varlıklar için var olan reel getiriyi koruyacak şekilde olmasını ve 2025 yılında başlayan TL mevduata yönelim eğiliminin 2026'da güçlenerek devam etmesini beklediklerini ifade eden Çakar, kredi büyümesinin enflasyonla uyumlu ve 2025 yılında olduğu gibi kontrollü olmasını öngördüklerini söyledi.
Çakar, sektör için kredilerde yüzde 25-30 bandında, mevduatlarda ise yüzde 20-25 aralığında bir büyüme tahmin ettiklerini aktararak, "Kredi kompozisyonumuzda yine tüketimden ziyade üretim, yatırım ve ihracat temel önceliğimiz olacaktır." ifadesini kullandı.