EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olduğu, bu yıl "Rüzgarın Yüzyılı" temasıyla düzenlenen 12. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi'nde (TÜREK 2023) konuştu.
Enerji arz güvenliği ve iletişim sistemi güvenliği kapsamında kaynak çeşitlendirme yapılmasının sektörde yeni ve farklı yatırımların önünü açacağını vurgulayan Yılmaz, "Yeni dönemin doğasına uygun olarak yeni kapasitelerle ilgili çalışmanın arz ve sistem güvenliği açısından sağlıklı yapılabilmesi için yeni depolamalı rüzgar ve güneş ön lisans başvurularını durdurduk. Yatırımcımızdan bu süreci çok iyi değerlendirmesini, doğru projeksiyonları ve analizleri yaparak hem kendisi hem de ülkemiz için en verimli yatırımlara yönelmesini bekliyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Yılmaz, 2023-2028 dönemi için TEİAŞ tarafından ilan edilen bağlanabilir kapasitelerin tamamı için kurulu gücü 260 bin megavatı aşan 5 bin 968 depolamalı rüzgar ve güneş ön lisans başvurusu aldıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Bunun içinde 126 bin 729 megavat gücünde 1883 RES başvurusu bulunuyor. Tahsis edilen yaklaşık 33 bin megavat kapasite için 23 bin megavatı aşan 428 başvuruya ön lisans verdik. Bu başvurulardan toplam 12 bin megavat gücündeki 176'sı RES, 11 bin megavat gücündeki 252'si ise GES kapsamındadır. Bu ön lisansların karşılığı olarak sahaya yaklaşık 35 milyar dolar düzeyinde yatırımın yansımasını bekliyoruz."
Depolamalı RES ve GES başvurularında da hiçbir kişiye ya da şirkete ayrıcalık tanımadıklarına dikkati çeken Yılmaz, "Başvuru süreçleri sırayla, tamamen şeffaf bir şekilde ilerledi ve Türkiye'nin enerjisini yükseltmek isteyen herkese kapılarımızı sonuna kadar açtık. Sektörümüzün bereketini gösteren gurur verici bir tablo ile 280 milyar dolar düzeyinde bir yatırım iştahıyla karşılaştık." ifadelerini kullandı.
"AUF İLE NİHAİ FATURALARDA YÜZDE 130'LUK FİYAT ARTIŞININ ÖNÜNE GEÇİLDİ"
Piyasa yapısına uygun olmayan girişimlere de değinen Yılmaz, söz konusu şirketler hakkında soruşturma süreci başlatıldığını ve 15,7 milyar liralık geri ödeme yapılmasını sağladıklarını aktardı.
Bu kapsamda, Azami Uzlaştırma Fiyat mekanizması (AUF) ile 18 ay boyunca elektrik tarifelerinde nihai faturalarda yüzde 130 fiyat artışının önüne geçildiğini vurgulayan Yılmaz, "220 milyar lirayı bulan bir meblağ da vatandaşlarımızın cebinde kaldı. Kısaca tüketiciden üreticiye tüm sektör oyuncularını koruyan ve gözeten bir sistemi başarıyla kurguladık, gerektiği gibi uyguladık ve nihayetinde tamamladık." diye konuştu.
"2 MİLYAR AVROYA YAKIN RÜZGAR TÜRBİNİ VE EKİPMAN İHRACATIMIZ VAR"
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank da yenilenebilir enerji kaynaklarının bir yandan enerjide dışa bağımlılığı azaltıp, diğer yandan sürdürülebilir sanayileşmeye hız kazandırmak için önemli bir alternatif olduğunu söyledi.
Varank, rüzgar enerjisi sektörünün ekonomisine katkısı sadece enerji değil, sanayi boyutuyla da büyük önem arz ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Global üretim ve tedarik zincirlerinin yeniden yapılandığı bu süreçte Türkiye, Avrupa'nın doğal gaz arz güvenliğinde önemli bir paydaşı olurken, yenilenebilir enerji alanında da güvenilir bir ortağı, güvenilir bir ekipman tedarikçisi haline geldi. Türkiye, teknolojisi ve kapasitesiyle, insana ve çevreye değer veren uygulamalarıyla çok gelişmiş üretim tesislerine sahip bir oyuncu. Çok uluslu şirketler artık Türkiye'yi Ar-Ge, tasarım, üretim, ihracat ve lojistik merkezi olarak tercih ediyorlar. Türkiye'den mevcut tedarik süreçlerini geliştirmek için ciddi yatırımlar yapan, yatırımlarını artıran firmalar da var, satın alma ve yeni yatırımlar yoluyla Türkiye'ye giren oyuncular da var."
Mustafa Varank, Türkiye'nin Avrupa'nın en büyük 5. rüzgar ekipmanı üreticisi haline geldiğini anımsatarak, "2 milyar avroya yakın rüzgar türbini ve ekipman ihracatından, 40 bin kişilik bir istihdamdan bahsediyorum. Şimdi deniz üstü rüzgar teknolojilerinde neler yapabiliriz bunun için de çalışmaya başladık." dedi.
Karadakinden çok daha büyük ebatlarda üretilen deniz üstü rüzgar türbinlerine yönelik çalışmalarının önemine dikkati çeken Varank, "Yeni gelişen küresel deniz üstü rüzgar sanayinin büyüme beklentileri ve ülkemizin sahip olduğu avantajların değerlendirilmesi ihracat ve istihdam anlamında rakamları çok daha yukarılara çekecek. Tedarik ve yan sanayide bu kadar yol almışken kendi rüzgar türbin markamızı ortaya çıkarabilmek için de inanarak çalışmaya devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Varank, yakın zamanda başlayan bir projeye de değinerek, "Dünya Bankası, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK ve KOSGEB eliyle başlatılan yeşil sanayi projesiyle 450 milyon dolar büyüklüğünde bir finansman KOBİ'lerimizin, ihracatçılarımızın ve sanayicilerimizin faydasına sunulacak. Bilhassa firmaların yenilenebilir enerji, kaynak verimliliği, atık yönetimi konularındaki yatırımları ve AR-GE projeleri bu kaynakla desteklenecek." bilgisini paylaştı.
Türkiye'nin enerji serüveninin 1923'ten bugüne üç önemli aşamayı kapsadığını belirten Erden, kalkınma ve sanayileşme hamlelerinin geçen bir asrın sonunda Türkiye'yi dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasına taşıdığını dile getirdi.
Türkiye'nin kalkınma hamlelerinin itici gücünün enerji olduğunu belirten Erden, "Bugün 106 bin megavat kurulu güce sahip Türkiye enerji sektörü, bu uzun yüzyılda zorlu süreçlerden geçmiş ve dünya genelinde bugün ulaştığı güçlü pozisyonunu özellikle, yüzünü son dönemde yenilenebilir enerjiye dönerek sağlamlaştırmıştır" diye konuştu.
TÜREB'in 1992'de kurulduğunu ve sektörün ilk rüzgar enerjisi santralinin ise 1998'de hayata geçirildiğini anımsatan Erden, "Özellikle son 15 yılda rüzgar sektörü neredeyse sıfır noktasından bugün 12 bin megavatlara ulaştı, kurulu güçte dünyada 12., Avrupa'da da 6. sıraya yerleşti. Sanayide ise ülkemiz Avrupa'da en büyük 5. rüzgar sanayi gücü haline gelmiştir. Bu sanayi tesislerimiz içerisinde 7 kule, 4 kanat, 4 jeneratör ve dişli kutusu tesisi, onlarca hatta yüzlerce farklı rüzgar sanayi kuruluşu mevcuttur" ifadelerini kullandı.
Erden, rüzgar sektöründe gelinen noktanın önemine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Ülkemizde an itibarıyla 30 bin megavata yakın kapasite tahsisi yapılmış durumda. Mevcut kapasiteler ve önümüzdeki yıllarda Ulusal Enerji Planı çerçevesinde açıklanmasını beklediğimiz deniz üstü rüzgar kapasitelerini de dikkate alırsak, gelecek dönemde proje kapasitemiz 35 bin megavatlara, kurulu gücümüzü de bunlarla beraber düşünürsek aslında 45 bin megavatlara ulaşma potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla 2035 yılına kadar geçecek sürede Ulusal Enerji Planı'nda bahsi geçen 29 bin 600 megavat hedefini aşacak çok daha büyük bir potansiyelimiz olduğunu görüyoruz."
"CUMHURİYET'İN 100. YILININ RÜZGAR YÜZYILI OLMASINI İSTİYORUZ"
WindEurope Üst Yöneticisi (CEO) Giles Dickson da Avrupa'da tüketilen elektriğin yüzde 17'sinin rüzgar enerjisinden karşılandığını belirterek, "Avrupa Birliği (AB) bundan çok daha fazlasını istiyor. Avrupa'da tükettiğimiz elektriğin çoğunluğunun rüzgardan karşılanmasını istiyorlar. Avrupa'daki politikacıların istediği bir şey daha var, o da tüm bu rüzgar enerjisinin Avrupa'da yapılması" değerlendirmesini yaptı.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in ekimde Avrupa Rüzgar Enerjisi Eylem Planı'nı duyurduğunu hatırlatan Dickson, "Plan, Avrupa'da rüzgar enerjisinin yaygınlaşmasını desteklemek ve özellikle Avrupa'nın rüzgar enerjisi endüstrisinin rekabet gücünü artırmak için 15 özel eylem ve önlemden oluşuyor" bilgisini paylaştı.
Dickson, her rüzgar türbini inşasında ortalama 13 milyon avro değerinde ekonomik katkı sağladıklarını ifade ederek, "Bu ekonomik faydaların Avrupa dışına aktarılması kolektif çıkarlarımıza uygun değildir. Rüzgar enerjisinin kullanımı gittikçe yaygınlaşıyor. Söz konusu teknoloji, Avrupa topraklarının yüzde 2'sini ve denizinin yüzde 3'ünü kaplayacak" değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa'nın Çin'e bağımlılığını azaltması gerektiğinin altını çizen Dickson, "Avrupa, rüzgar enerjisi sektöründe Çin'e olan bağımlılığını azaltmak için Türkiye'den destek alabilir" dedi.
Dickson, Avrupalı diplomatların rüzgar enerjisinin gelişmesi için gösterdikleri üstün çaba için Türkiye'ye minnettar olduğunu dile getirerek, "AB, rüzgar enerjisinin yaygınlaşmasına yardımcı olmak için Türkiye'yi bekliyor. Aynı zamanda ülkenizde rüzgarın yaygınlaşmasındaki iddialı hedeflerinizde size yardımcı olmak için AB'ye güvenebilirsiniz. Cumhuriyet'in 100. yılının aynı zamanda gerçekten rüzgar yüzyılı olmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.